Dolar (USD)
35.09
Euro (EUR)
36.50
Gram Altın
2933.27
BIST 100
9765.12
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ocak 2020

Kardeş payı

Saat 11.30. İstanbul Şirinevler üst geçidinin merdivenleri…

Merdivenlerde 13 yaşlarında, temiz yüzlü, yırtık elbiseli, çıplak ayaklı, üstünde kendine 3 beden büyük montlu bir çocuk…

Gözleri yaşlı. Öyle kendini acındırmak için dökülen yaşlar değil, için için inci gibi dökülen yaşlar. Sokaklarda 3 sene yaşamış biri olarak deneyimliyorum bu yaşları. Yanına yaklaştım, eğildim;

“Adın ne senin?”

Şöyle kafasını kaldırıp kirlenmiş yüzüyle öyle bir baktı ki yüzüme… Bedeni kirlenmiş ama yüreği öyle temiz, öyle merhametli ki…

“Üzülmüyorum ki”, dedi. “Seviniyorum aslında.”

“Neye seviniyorsun?” dedim. “Anlatırsan dinlerim. Benim adım Yücel.” Elimi uzattım.

“Yusuf benim adım”, dedi. Tokalaştık.

“Ne oldu anlat Yusuf, neye seviniyorsun?”

“Köpeğimi aldılar. Adı Pascal’dı. Pascal’ı aldıklarına seviniyorum.”

“Ama ağlıyorsun Yusuf.”

“Nasıl ağlamayayım abi. Pascal benim tek dostumdu. Geceleri birbirimize sarılıp yatardık. Lokantalardan yemek toplardım, Pascal’la bölüşüp yerdik.”

“Yusuf benim karnım çok acıktı. Birlikte yemek yiyelim mi? Hem orada anlatırsın sohbet ederiz.”

“Olur abi.”

Yusuf, üst geçidin merdivenlerinden kalktı ve birlikte karşıdaki köfteciye gittik. Yusuf’a 1,5; kendime 1 porsiyon köfte söyledim. Köfteler geldikten sonra sohbetimize devam ettik:

“Kim aldı köpeğini? Yani Pascal’ı?”

“Bu sabah belediyenin arabası geldi, Pascal’ı yakaladılar. Durun, dedim. Nereye götürüyorsunuz? Zehirleyecek misiniz köpeğimi? Bırakın diye bağırdım. Sonra belediyeci abi, ‘yok oğlum’ dedi, ‘köpeğini barınağa götürüyoruz. Orada aşılarını yapacağız, barınağı olacak, düzenli yemek yiyecek.’ O zaman sevindim hiç olmazsa evi olacağına, izin verdim gitmesine.”

Anlamıştım. Yusuf sokaklardaki tek dostunu, tek arkadaşını alıp barınağa götürdüklerine üzülüyor, için için ağlıyordu.

“Yusuf üzülme” dedim. “Hadi köftelerini ye.” Birden kafasını kaldırdı, “Yücel Abi insan barınağı yok mu?” dedi.

Ben küçük sokak çocuğunun bu sorusuyla insanlığımdan utandım. Cevap veremedim. Tabağında 2 tane köfte kalmıştı, “hadi köftelerini bitir Yusuf”, dedim.

“Doydum abi”, dedi. “Yemeyeceğim daha.”

“Olmaz bak iki tane kalmış. Bitir köfteni.”

“Yiyemeyeceğim abi.”

“O zaman kardeş payı yapalım.”

Bir bana, bir sana diyerek köfteyi ağzıma attım. Yusuf da kalan köfteyi attı ağzına. Sonra şaşkınlıkla “bu kardeş payı mı?” dedi.

“Evet Yusuf. Kardeş payı bu.”

“Keşke her şey kardeş payı olsa.”

“Nasıl?”

“Bir anne sana, bir anne Yusuf’a; bir baba sana, bir baba Yusuf’a; bir ev sana, bir ev Yusuf’a...”

Ama öyle değil diyerek devam etti.

“Bir anne sana, Yusuf’a yok...

Bir baba sana, Yusuf’a yok...

Bir ev sana, Yusuf’a yok!..”