Karbon ticaret/kölelik sistemi
Halklar yani bizler, yani sıradan insanlar iki yıldır karantina uygulamasıyla ve yasaklarla boğuşurken Davos’ta söz alan Oxfam Direktörü Gabriela Bucher, Moderna’nın patronu Stephane Bancel'in huzurunda “Corona şimdiye kadarki en karlı ürünlerden biri” deyiverdi.
Bizim ekran doktorları maske, mesafe diyerek hayatı
eve sığdırmaya çalışırken meğer korona bir “ürün” olarak hayli kazanç getirmiş.
Öyle ki, pandemi
sürecinde her 30 saatte yeni bir milyarder doğmuş. Bunların önemli bir
kısmı gıda, enerji, ilaç ve teknoloji sektörlerinde faaliyet gösteren
şirketler.
Oxfam’a göre bu yıl pandemi öncesine göre tahminen 263 milyondan dahafazla insan aşırı
yoksulluk içinde yaşayacak. Gıda ve enerji fiyatlarındaki artış, bu
sektörlerdeki milyarderlerin servetine günde 600 milyon dolar ekliyor.
Bu
da her 33 saatte bir, bir kişinin aşırı yoksulluğa düşmesi anlamına geliyor.
Milyarderlerin
toplam servetleri 12,7 trilyon doları buldu ve bu küresel GSYH’nin yüzde 14’üne
denk geliyor.
Dünyanın en zengin 40 insanı, tüm insanlığın en
yoksul yüzde 40’lık kesiminin toplam servetine sahip oldu.
Yapılan tartışmalarla milleti korkudan deliye
döndüren uzmanlar ve onların önünü açan medya bu servetten payına düşeni aldı
mı bilinmez ancak ortada büyük bir rant paylaşımının olduğu muhakkak.
Şimdi
size koronavirüsten daha karlı bir ticaret modelini tanıtacağım. Zira asıl
vurgunu buradan yapacaklar. Üstelik sıradan insanları da köleleştirecekler.
Elbette gezegenimizin bekası için!
Dünyanın elitleri jetleriyle ve lüks otomobilleriyle
gelerek Davos’ta sürdürülebilir(bu kelimeyi hiç sevmiyorum) bir çevre için
karbon ayak izini tanıttılar.
Örneğin Alibaba
Group Başkanı, bundan böyle tüketicilerin karbon ayak izlerini ölçeceklerini
söyledi. Yani ne satın aldığınızı, ne yediğinizi, nereye ve nasıl seyahat
ettiğinizi izleyecekler.
Sonrasında belli ki insanlar küresel bir dijital
kimliğe bağlanacak ve karbon ayak izini belirleyecek özelleştirilmiş bir izleme
sistemi geliştirilecek.
Çünkü
karbonun vergilendirmesi herhangi bir borsa veya bankacılık sisteminden daha
karlı bir seçenek gibi duruyor!
Düşünsenize yemek, seyahat, konut, ulaşım araçları
hatta satın alabileceğiniz giysiler gibi toplum hayatını yakından ilgilendiren
hemen her alanda karbon ayak izi sürülecek ve bu da kredilendirilecek.
Bu
aynı zamanda bugüne kadar insanı kontrol etmenin en etkili yöntemlerinden biri
olarak görülebilir. Şeytanın bile aklına gelmez derler ya!
Neticede küresel elitler biz insanları yeryüzünde
bir parazit olarak görüyorlar. Bu yüzden de öncelikle varoluşumuzun bedelini
ödetmek niyetindeler.
Bu bakımdan insanların gezegenimizde aşağılayıcı bir
şekilde karbon ayak izlerini takip edecekler. Şayet karbon kredilerini ödeyemezlerse yeni dünya nimetlerinden asla yararlanamayacaklar.
Karbon ayak izi 2015 yılından beri BM
Sürdürülebilir(!) Kalkınma Hedefleri arasında var. Sıradan insanların dünyaya
verdiği zarar hesaplanarak kişiye kredi notu vermeye yönelik bir düzenleme bu.
Örneğin
kişi besin zincirini belirledikleri ölçüde kullanmazsa hükümetlerin sağlık
sisteminden yararlanamayabilir. Epeydir sanal alışveriş siteleriyle zaten hemen
herkesin bir besin haritası oluştu.
Biz bunun bir kolaylık olduğunu düşünüyoruz ancak
onlar bu sayede ne tüketip tüketmediğimizi bundan dünyanın ne kadar zarar görüp
görmediğini belirleyecekler.
Kıtlık
senaryosunun da bununla yakından alakası var. İleride tahmin ettikleri gibi
oluşabilecek göçleri kontrol altında tutmak için insanın özeline müdahale etme
hakkını bile kendilerinde görebiliyorlar.
Kısacası dijital kimliğiniz bireysel davranışınıza
bağlanacak ve bu sayede karbon ayak izlerinizi izleme süreci kolaylaşacak.
Anlayacağınız asıl tiranlık burada başlayacak.
Hangi onurlu ve şerefli insan buna razı olur ki?