Karayılan'ı 'oğlu' bitirecek
Türkiye Cumhuriyeti, uzun
yıllardır temel sorunlarını çözme iradesi gösteriyor.
Başta Ermeni, Alevi ve Kürt açılımlarıyla ilerletilen bir
dizi sürecin bazılarında başarıya ulaşıldı.
Azınlık cemaatlerinin haklarının verilmesi temel sorunlardan
birçoğunun çözümünü kolaylaştırırken sözde soykırım konusunda maalesef yeterli
yol alınamadı.
Ergenekon olayı ile Aleviler ötekileştirildi.
Kürt açılımıyla kanayan bir yaranın kapatılmasına küresel
güç dengeleri müsaade etmedi ve süreci baltaladı.
Çok doğal!...
Neticede PKK’nın kontrolünde gerçekleşen büyük bir
uyuşturucu trafiği var.
Mafyanın ve tüm illegal yapıların yer aldığı bu düzenden
nemalananlar, bu çarkın durmasına olumlu bakmadı.
Farklı farklı ülkelerdeki bazı siyasilerin de bu işten
nemalandığı söylentileri de PKK’nın hayatta kalmasını gerekli kıldı.
Bunların yanında İsrail’in bölge denklemi ve ABD’nin oyun
kurgusunun yanında Yunanistan, Fransa ve Almanya’nın tutumlarını da dışlamamak
gerekiyor.
Bahsi geçenlerin ayakçısı FETÖ’nün süreci baltalayan
girişimleri başlamadan önce “Acaba bu iş gerçekten de başarılı olacak mı?”
sorusu akıllarda yer ediniyordu.
PKK’nın direkt muhatap alınmasından rahatsız olan birçok
kişi bu ihtimale karşı bir süre yumruklarını sıkmayı tercih etti.
Süreç son bulup da tekrar silahlar çekilince FETÖ’nün
emniyet güçleri ve TSK içindeki kolları ile Türkiye’nin mücadelesi zaafiyete
uğratıldı.
Sonuçta herkes “Keşke böyle bir yola girilmeseydi”
eleştirisi yaptı.
15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün Jandarma, Polis ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinden büyük ölçüde temizlenmesi PKK ile mücadelede önemli bir yol alınmasını
beraberinde getirdi.
İnsansız Hava Aracı (İHA) ile başlayan doğru istihbarat
toplama süreci, FETÖ’den arındırılmış güvenlik güçlerinin daha etkili saldırılar
düzenlenmesine imkân verince PKK’ya karşı hızlı bir üstünlük kuruldu.
Bir de Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA)’nın bu serüvene
katılması Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma ve Polis güçlerinin elini daha da
rahatlatacak bir süreci beraberinde getirdi.
4 yıldır hızla gerileyen PKK yapılanması ülke içinde
neredeyse bitme noktasına geldi.
Öyle ki 2021 yılı başından bu yana örgüte katılım 20 kişi
ile sınırlı kaldı.
Bunların büyük çoğunluğunu da Türkiye dışından katılımlar
oluşturdu.
Ayrıca 2021 yılı başından bu yana 80 kişiye ulaşan teslim
olan sayısı örgütteki çözülmenin ne boyutta olduğunu açıkça gösteriyor.
Güvenlik kaynaklarıyla yaptığım görüşmede ülkenin her
yerinde PKK’ya yönelik ihbarların arttığını ve vatandaşlarımızın PKK’nın ülkenin
hiçbir yerinde varlık göstermesine tahammülü olmadığını öğrendim.
Başarılı operasyonlarla sürekli küçülen terör örgütünün
içinde kazanların kaynadığını söyleyen İçişlerinin kıdemli personelleri örgütte
çekirdek kadro denilen üst yönetimin örgüt üyeleri tarafından sorgulanır hâle
geldiğine vurgu yapıyorlar.
Tam bu aşamada kırmızı kod ile aranan ve örgütün içinde
önemli bir yeri olan Özgür Gabar kod adıyla bilinen sözde Botan Eyalet
Sorumlusu Fırat Şişman’ın 8 Nisan’daki operasyonla ele geçirilmesi bambaşka bir
serüveni başlattı.
Çatışmada yaralanan ve vücuduna 7 kurşun isabet eden Fırat
Şişman, öleceğini düşündüğü bir anda Jandarmanın kanıyla hayata döndü.
Gördüğü muamele karşısında şoka uğrayan Şişman 11 yaşından
bu yana PKK’nın söylediği yalanları ancak fark etti.
90 günlük bir tedavi süreci sonrasında adli süreç devam
ederken PKK içerisinde söylenen yalanları açıkça ortaya döken Şişman’ın
açıklamaları Pazar günü Milat Gazetesinde geniş bir şekilde yer bulacak.
Murat Karayılan’ın “oğlum” dediği Fırat Şişman’ın açıklamaları
örgütte birçok yeni kopmaya neden olacaktır.
Bu süreci yakından takip etmeye devam edeceğim.
Bir yandan bu açıklamaların HDP’nin kapatılma davasıyla
ilişkilendirileceğini şimdiden söylemek işten bile değil.
Bir kısım zevat muhakkak suyu bulandırmak için çabalayacak
hatta HDP İzmir İl Binasına yapılan saldırıyla bile bağlantı kuracaktır.
Bunlara itibar edilmemeli.
Çok acayip şeyler olacak...
Detayları paylaşacağım.