Karar ver; nefret mi birlik mi?
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Türkiye’de Arap nefreti pompalayan sözde solcu, laik, ilerici tayfa ile İran nefreti pompalayan bazı muhafazakârların tam olarak hedefi nedir?
Ya da şöyle sorayım; Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada komşularıyla bağlarını kopartmak isteyenler kimlere alan açmak istiyordur?
Eğer bunu salt Türklük için yapıyorlarsa, bu nefretin bir sonucu olarak Amerika’nın bölgede hâkimiyet kurması en çok kime zarar verecektir?
Amerika’nın ve İsrail’in, ülkemizi de içine alacak şekilde her geçen gün bölgeye ateşe atmasını ve genişlemesini Türklüğün bir gereği olarak mı düşünüyorlar acaba?
Amerikancı Arap liderlerini elbette kızacağız ancak halkların birliğini ve dirliğini bozacak nefret söylemlerinden de sakınacağız.
Irak’ı, Libya’yı, Yemeni, Suriye’yi, Filistin’i ne hale getirdiklerini görmüyor musunuz?
“ABD, Irak’ı parçaladı, Saddam’ı astı, sırada biz olabiliriz, birlik olmalıyız” diyen Kaddafi’nin sonunu görmedik mi?
Bizler, 11 Eylül 2001 yılından sonra 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştirmek isteyen emperyalist güçlerin yayılmasına karşı birlik olmayı istedikçe birileri de bu dirliği bozmak için durmadan nefret pompalıyor. Peki, neden?
Bu nefret, bu ayrılık en çok kime hizmet ediyor?
Yıllardır aynı vatanın, aynı toprağın, aynı dinin, aynı coğrafyanın, aynı medeniyetin insanlarını birbirleriyle savaşmaya zorlayan bu gücün karşısında neden birlik olamıyoruz?
Daha geçenlerde katil Netanyahu’yu ayakta alkışlayanları görmediniz mi?
Tüm dünyada kaos ortamı oluşturarak halkların servetlerini sömüren bu emperyalist düzenin tam karşısında olmamız gerekirken neden CFR, CIA, Pentagon, Rand Corporation, MİT (MassachusettsInstitute of Teknology) gibi birçok kuruluşu ve ana akım medyayı kontrol eden Tavistock’un algılarına yenik düşüyoruz?
Düşünün, hukuk tanımadan, insanlık değerlerini hiçe sayarak, pervasızca hareket eden ve aylardır çocuk öldüren İsrail’i kınamak şöyle dursun kalkıp, “İsrail’i haritadan sileriz diyenlerin hepsinin icabına bakıldı“ diyebiliyorlar.
İran’da alçakça bir suikasta kurban giden Hamas lideri İsmail Haniye’ye hakaret edip İsrail’in bayrağını dalgalandırmayı tercih edebiliyorlar.
Amerika’nın kanla beslediği çocuğunu övgüler dizmek ve bu gücü dünyanın başına musallat etmek ne derece bir eziklik ve uşaklıktır ve bu nasıl bir vicdan ve ahlaksızlıktır anlayan beri gelsin.
Bugün olimpiyatlarda bir erkeği, genç bir kadının karşısına çıkarıp dövdüren ve bunu da insan hakları ve demokrasi diye yutturan bu kirli zihniyeti desteklemek hangi aklın ürünüdür?
Bugün hemen her alanda topyekûn bir saldırı ile karşı karşıyayız, onu demek istiyorum.
Bu zihin tutulmasını aşabilirsek ve bu kirli planları okuyup zihnimizi açabilirsek Haniye gibi vatansever, namuslu bir insanın İran’da neden şehit edildiğini daha iyi anlarız.
İsrail tarafından adım adım takip edilen Haniye’nin tüm güvenlik önlemlerine rağmen İran’da katledilmesi, Salih Tuna’nın da tespitiyle; herkesten çok İran'ı vurmuştur.
Yani hem Hamas liderini ortadan kaldırıyorsunuz hem de İran’ı hedefe koyarak orada bir fitneyi ateşliyorsunuz. Öyle ki bu suikastın İsrail tarafından değil bizzat İran tarafından yapıldığını inanacak derecede bir nefret toplumu oluşturuyorsunuz.
Şimdi gelin de emperyalizme karşı birlik olalım!
Suriye’nin kuzeyinde hedeflenen bir PKK Devleti’nin Büyük İsrail Projesi için ne denli önemli rol oynadığını konuşamıyorsak ve bunun ülkemiz için ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu kavrayamıyorsak, birliği ve dirliği hesaba katmaksızın hala nefret tohumları ekmeye devam ediyorsak bu katil sürüleriyle nasıl mücadele edeceğiz?
Oysa saldırı hepimize yönelik. Onlar nasıl bir araya geliyorsa bizde gelmeliyiz. Yoksa bu savaşı kaybederiz.