Karapürçek Şehit Osman Kablan Ortaokulu
Güzellikleri dillendirme hususunda oldukça cimriyiz. Kötülüğün yayılma hızı teknolojinin ilerleyişiyle paralellik arz ediyor bu yüzden. Dev aynasında büyütülen kimi resimler karamsarlığın binbir tonuyla şekillenip hanelerimizin başköşesinde yer alıyor. Arada bir, birilerinin çıkıp “her şey o kadar da berbat değil, güzellikler de var” diye haykırması hepimize iyi gelecek. Üstelik yalan değil. Şurada, hemen yanı başımızda, “Beton duvarlar arasında” çiçekler açmaya devam ediyor. Sonra “siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın” mısraını söyletiyor bize.
25 Aralık Cuma için Sevgili Nilgün Biler’den Karapürçek Şehit Osman Kablan Ortaokulu’nda gerçekleştirilen “Anneler Okursa” projesi kapsamında bir davet aldım. Programa ne şartlar altında, nasıl bir ruh durumu içinde gittiğimi bilen bilir fakat aracıma binip yola çıktığım anda bambaşka bir iklime adım attım. İçim huzurla doldu. Anladım ki bu davet samimiyet yurdundan gelmişti ve ben de samimiyetin lisanıyla buluşmak için bir yolculuğa çıkmıştım. Yolun sonunda beni kurumun İngilizce öğretmeni Müzeyyen Güven Alver karşıladı. Kalemini takdirle takip ettiğim bu kıymetli, ağırbaşlı, vakur yazarı öğretmen kimliğiyle karşımda görmek büyük sürpriz oldu. Kendisi tüm zarafetiyle bana okul müdürümüz Hikmet Yıldız’ın odasına kadar ve sonrasında eşlik etti. Müdür beyle hasbihâlimizeışığı, güzellik ve nezaketiyle davet sahibi Fen Bilimleri öğretmeni Sevgili Nilgün Biler de katıldı. Malatya’nın sıcaklığını üzerinde bir elbise gibi Ankara’ya taşıyan ve BİLSAM’dan sonra kurumda vazifesine devam eden Din Kültürü öğretmeniZeynep Doğruyol, güzel yüzleri gülümseyen özleriyleDin kültürü öğretmeni Fatma Dilmen, Fen Bilimleri öğretmeni Damla Liman, Bilişim öğretmeni Leyla Tunçdöken ve kurumun Türkçe öğretmeni Nezahat Dilmen de sohbetimizde bulundular. Duruşuyla tam bir Osmanlı hanımefendisi olan ve Türkçemizin güzelliğini gür sedası ile yansıtan Nezahat Özdil Hanımefendi’nin projenin fikir mimarı olduğunu bu vesileyle öğrendim. Nezahat hocam söyleşi sırasında ve sonrasında satırlarımın sesi oldu. Ayrıca programa iştirak edenler arasında psikolojik danışmanımız Dilek Sonat da vardı.
Kurumun müdürü Hikmet Yıldız basiret sahibi, samimi, hoş sohbet bir beyefendi. Sadece Karapürçek Şehit Osman Kablan Ortaokulu’nda bulunan 1980 öğrenciyle değil, velilerle de bir eğitim birlikteliği kurmayı hedefliyor. Tecrübeli yolculuğu müdürümüzü veli profilini düzeltmenin öğrencilerin selameti için öncelikli iş olduğu noktasına getirmiş. Bu sebeple velilerle hasbihal akşamları yapılıyor ve bu hasbihâller çocuğun başarısını öğrenme amaçlı değil, veliyi tanımaya yönelik çay sohbetleri üzerine gerçekleştiriliyor. Sohbetin merkezine alınan “bizi tanıyın, biz de sizi tanıyalım” cümlesi oldukça anlamlı geldi bana… Yabancı dil sınıfı uygulamasının da yapıldığı kurum iki senedir “uygula paylaş” projesinde de yer alıyor. Yılsonu mezuniyet şenlikleri, geziler, sinema ve pizza etkinlikleri bu gayretin parçalarından. Hikmet Bey “ailelerin eğitim yuvalarına şüpheyle baktıkları, değerlerin çabucak tüketildiği, kıymetsizleştiği ve çocuğun tuttuğu telefondan farksız duruma getirildiği” böylesi bir dönemde okuyan annelerin geri dönüşlerini ortamda tesir bırakarak anlatıyor. Bu sebeple “babaların okumasına” da verdikleri önemi dile getiriyor. Burada, Gazze’ye düzenlenen yardım kermesiyle kurumun bölge içinde öncü bir rol oynadığının da altını çizmek gerekiyor. Çok iyi ve nahif yahut çok vasat bir nesil arasında bulunduklarını anlatan Hikmet müdürüm ve müdür yardımcımız Hasan Göktaş söyleşinin son ânına dek okuyan öğretmen ve velilerimizle birlikte salondan ayrılmıyorlar.
Karapürçek Şehit Osman Kablan Ortaokulu’nun okuyan anneleri beni ellerinde çizilmiş, kalpler bırakılmış onlarca Gönül Devleti kitabıyla söyleşinin yapılacağı salonda karşıladı. Toplumun mimarları olan bu gayretli hanımefendilerin gözlerinde titreşen ışık kümeleri konuşmamı şekillendirdi. Anladım ki anlatıcı sadece bir araç, konuşmacı olarak bulunduğumuz platformlar aslında susanın da konuşana bir şeyler ikram ettiği maneviyat merkezleri. Programı büyük bir dikkatle dinleyen canım kadınlarımız program sonu sorularıyla da düşündürdüler, zorladılar beni, samimiyetleriyle kuşatıp kucakladılar ortamı… Beslendiğim ve zehirlendiğim kaynakları sorarak soru halkasını başlatan başta zarif ve nahif Yasemin Hanım olmak üzere, Nezahat Hanım’a, Leylâ Hanım’a, Kezban Hanım’a, Gülhan Hanım’a ve çarpıcı sorularıyla konuşma faslını noktalayan Esma Hanım’a buradan ayrıca teşekkür etmek isterim. İmza sırasında Fatma Hanım’ın altını çizdiği satırlarla mutluluğumu katlaması, Songül Hanım’ın “okudukça hayatım ve ifadem değişti” sözüyle ufkumu açması ayrıca değerliydi. Söyleşimi samimi gözyaşlarıyla sulayan sevgili Huriye Evcim’e, döndükten sonra da güzel mesajları ile bu büyülü atmosferi devam ettiren Zeynep Deveci, Gülhan Arık, güler yüzlü Hülya Gürel, Kezban Özden ve Leyla hanımefendilerime teşekkür ederim.
Dünyalar güzeli minicik kızını da imza faslına taşıyan ve onunla sıcak sohbetimize imkân tanıyan sevgili Ayşe Çabuk Çakmaz’a ve bir buçuk yaşındaki bebeği ile programa iştirak edip kapı eşiğinde oturan gayretli Zennure Kesekler hanımefendilerime teşekkür ederim.
İsmen hatırladıklarım ve anımsayamadıklarımla “İki günü eşit geçen ziyandadır” hadisinin güzelliğini hâl lisanıyla yaşayan eğitimcilerimize ve velilerimize kış’ıma bir bahar armağan ettikleri için çok teşekkür ederim. Yolları açık ve aydınlık olsun…
Selam ile.