Karanlıktan Aydınlığa
İslam barış dinidir. İslam kelimesinin kökeninde bulunan “silm” kelimesinden türetilen “selam” sözcüğü barış ve esenliğe vurgu yapar. İslam aynı zamanda teslimiyettir. Allah’a “teslim” olan müminler birbirlerine selam verdiklerinde aslında muhataplarına barış ve esenlik dilerler, kendilerinden zarar gelmeyeceğine dair birbirlerine söz vermiş olurlar. Hz Peygamber’in “aranızda selamı yayınız” buyruğunun arkasında toplumu oluşturan fertlerin birbirlerine güven duyan emin insanlar olmaları için barışı ve esenliği kendi aralarında yaymaları, bunu bir sözcükle ifade etmekle birlikte aynı zamanda sosyal bir davranış haline getirmeleri öğütlenir. Bir yönüyle yeryüzünde insanlar arasında barışı, esenliği ve güveni tesis etmek gayesiyle ikmal edilen İslam, fitneyi, kargaşayı, kaosu ve fesadı yasaklayarak insanların bir sosyal düzen içerisinde barış ve saygı duygularıyla yaşamalarını emreder. Kur’an’da emredilen “Fitne kalkıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın” buyruğunun arka planında beşeri bütün sistemlerin fitne ve fesat üreten kaotik yapısına meydan okuyarak insanlığı İslam’ın esenliğine davet etmek vardır.
Gerçekten de insanlık ne zaman ilahi çizgiden saparak İslam’dan yani fıtrattan uzaklaşıp heva ve hevesine uymuş, ne zaman kendi elleriyle kendisini zulmün, karanlığın ve şirkin pençesine atmışsa o vakit dünyada savaşlar, kargaşalar, fitne, zulüm ve isyan eksik olmamıştır. Tam insanlık raydan çıkmaya yüz tuttuğunda kavim kavim bütün beşeriyet alemine yine kendi içlerinden doğru sözlü uyarıcılar yani peygamberler gelmiştir. Allah’ın muradıyla yeryüzünde fitne ve fesadı kaldırıp yerine selameti ve barışı tesis etmekle mükellef bu ilahi temsilciler uyarma ve tebliğ vazifelerini ifa ederek ilahi ve tarihsel misyonlarını ikame etmişler bıraktıkları izler bütün beşeriyet tarihi boyunca insanlık için birer ders ve ibret teşkil etmiştir. Nitekim Kur’an’da kıssaları anlatılan her bir peygamber sadece gönderildikleri toplumlar için değil bütün insanlık alemi için örneklik teşkil etmiştir. Hepsinin ana gayesi yolunu şaşırmış insan kalabalıklarını tekrar ana gayelerine döndürmek yani Allah’ın yoluna sevk etmektir.
Teslimiyet ve bağlılık gerektiren Allah’ın yolu dosdoğru yoldur. Bu dosdoğru yol birbirini katleden birbirinin kurdu haline gelmiş insanları bir arada barış içinde yaşatacak yegane yoldur. Tarihin en kanlı savaşları en büyük katliamları, en kötü olayları insanlığın Allah’ın yolundan saptıkları, asileştikleri ve zalimleştikleri dönemlerde vuku bulmuştur. Tarihin en aydınlık, en huzurlu ve en medeni dönemleri ise insanlığın Tanrı buyruğuna en çok sarıldıkları ve ilahi mesaja kulak verdikleri dönemlerdir. Asr-ı saadet dönemi böyle bir dönemdir mesela. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, zayıfın ezildiği, köleliğin zirve yaptığı, yoksula hakkının verilmediği, servetin küçük bir azınlık arasında paylaşıldığı, dileyenin dilediği günahı işlediği ama işlediği günah yüzünden hesaba çekilmediği karanlık bir dönemden Allah’ın çağrısına uymuş, teslim olmuş, fitne ve fesad yerine barışı ve esenliği esas almış bir Medine toplumu ortaya çıkıvermiştir.
İslam Peygamberi Hz Muhammed Mustafa’nın adil, emin, güven veren, şefkatli, kucaklayıcı ve sabırlı önderliğinde karanlıkları yırtan bir yeni nefesle ilahi mesaj o zalim ve kudurmuş topluluktan bir silm ve esenlik toplumu ortaya çıkarabildi. Benzer örneklerinin tarihin farklı dönemlerinde de görüldüğü bu olağan üstü sosyal devrimler beşeriyet eliyle gerçekleştirilen kanlı devrimler yerine barışı ve esenliği merkeze alan şanlı birer devrim olarak tarihe geçtiler. Hz Peygamberin Mekke’yi fethettiğinde ahaliye karşı takındığı tutum bütün insanlığa örnek teşkil edecek büyük mesajlar içermektedir. Bu mesaj iyi anlaşıldığında insanlığın İslam’a ve Müslümanlara bakışının da değişeceği muhakkaktır.
İçinde bulunduğumuz dehşet asrında İslam yeniden insanlık ailesi ile buluşacak, yeniden nefesini çağa üfleyecek ve yeniden güzel günler geri gelecektir. İnsanlığın içinde düştüğü bu bunalım çok uzun sürmeyecek bu karanlık elbet bir gün aydınlığı muştulayacaktır.
Bu vesileyle barışın, esenliğin ve selametin doruk noktaya çıktığı bayramlarımızdan olan mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik eder nicelerine hep birlikte ulaşmayı temenni ederim.