Karanlıkta Yazılan Rapor
Avrupa Parlamontosu'nun bağlayıcılığı bulunmuyor ama Türkiye karşıtlığından da vazgeçmiyor. Avrupa Parlamentosu müzakerelerin askıya alınmasını öneren raporunun kabul edilmesi kendisini inkar etmesidir. Kendi ilkelerini yok sayması, provokasyonlara kapı aralaması anlamı taşımaktadır.
Biz yapıcı eleştirilere daima açığız. Ancak alınan karar asla yapıcı değil yıkıcıdır.
Ortaya atılan tezler; illegal yapıların iddiaları ve derin lobilerin tezgahlarından ibarettir. Raporu yazanların, onaylayanların akıl danesi vesayetçiler olunca rapor, ne Türkiye gerçeği ne de Dünya ölçeğine uymamaktadır.
Özetle; Avrupa Parlamentosu çoğulculuğunu kaybetmiştir.
Tarafsız değildir. Raporları, eleştirileri, kararları hukuki değil, siyasidir. Adil değil, objektif değil, Türkiye'ye karşı bilinçli olarak yürütülen ırkçı kampanyanın dışa vurumudur.
**
Avrupa Parlamentosu'ndan beklenen (-samimi iseler-) AB ile ilişkilerimizi daha ileriye götürmemize destek olacak, yeni dönemde yapılacak çalışmalara ışık tutacak raporlar hazırlamasıdır. Ancak anlaşılan söz konusu rapor karanlıkta yazılmıştır!
Şu da bir gerçektir; Türkiye gücünü milletinden, ilkelerinden, değerlerinden almaktadır. Bizim AB'den çok AB'nin bize ihtiyacı vardır. Ortada da kerhen yürüyen bir ilişki var. Türkiye'nin vazgeçilmez olduğunu söyleyip ardından kendilerini küçük düşürecek kararlara imza atıyorlarsa çelişki bize değil kendilerine aittir. Vizyonsuz kararlarla enerjimizi tüketemeyiz.
**
Asıl rahatsızlıkları başka..
Anlatamıyorlar.
İfade etmekte zorlanıyorlar.
Samimi değiller.
Dürüst olamıyorlar.
Rahatsızlar!
-16 Nisan'da halk iradesi ile kabul edilen anayasamızdan rahatsızlar.
- İstikrar ve güven ortamının kalıcı hale gelecek olmasından rahatsızlar.
- Milli iradenin yönetime yansımasından rahatsızlar.
- "Büyük ve Güçlü Türkiye" idealimizin önünde duran, engellemeye çalışan, illegal yapılara karşı dik duruşumuzdan, milletçe verdiğimiz onurlu mücadeleden rahatsızlar.
Ve;
-Gücünü milletten alan etkili bir yönetim istemiyorlar.
-Ekonomik büyüme hızımız artıracak adımlarımızı çekemiyorlar.
-İç ve dış vesayet odaklarının varlığına son verecek mücadelemizi kabullenemiyorlar.
-Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşuyorlar. Ak kadrolar yeni Türkiye'yi millet ile beraber inşa ederken onlar eski Türkiye koalisyonuyla işbirliği içerisinde önümüze yeni engeller çıkartmaya çalışıyorlar. Gezi'de olduğu gibi bugünde "Adalet" maskesiyle kaos arayışı içerisinde olanlara "Yanınızdayız!" mesajı veriyorlar.
Arayışları adalet değil, gerginlik.
Beklentileri reform değil eskiye dönüş.
Umutları demokrasi değil, yıkılmakta olan statükolarını korumak.
Sadece bunlarda değil!
Gündem değiştiriyorlar.
Çöküşlerini perdeliyorlar.
Kendi iç hesaplaşmalarının görülmesini engellemeye çalışıyorlar.
Her gün onlarcasına tanık olduğumuz, çiğnedikleri insan hakları ihlallerinin üstünü örtme telaşındalar.
Ne diyor Üstad Necip Fazıl: "Ah samimiyet, ah samimiyet; senin olmadığın yerde hiçbir şeyin gerçeği kalmıyor!"