Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
2994.98
BIST 100
9487.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Eylül 2022

Karanlık Tünel

Küresel ekonomide sert rüzgârlar esmeye devam ediyor. Yaşanan gelişmeler ekonomide belirsizliklerin artmasına neden oluyor.

ABD

FED Başkanı Powell yaptığı açıklamada uygulanan politikaların “hanelere ve işletmelere acı vereceğini” beyan etmesi finansal piyasalarda çalkalanmaya neden oldu.

2008 krizi öncesinde 900 milyar dolar olan bilançosunu parasal genişlemelerle artıran COVID-19 pandemisi sonrasında 9 trilyon dolara kadar çıkaran FED yaşanan enflasyonist sürecin en önemli mimarı olduğu söylenebilir.

Enflasyonu düşürmek için uygulanan faiz artırımı ve bilanço küçültme politikaları alım gücünü azaltırken işsizliği artırması üretimin azalmasına neden olma tehlikesi barındırıyor. Üretimin azalması ekonomik küçülmeyi beraberinde getirirken ekonomik beklentilerin de bozulmasına neden oluyor.

Çin

Küreselleşmenin ve Çin’in devlet politikasının da etkisiyle Dünya üretim üssü haline gelen Çin’de COVID-19 pandemisi sürecinde uygulanan sıkı kapanma tedbirleri küresel tedarik zincirinin bozulmasına neden oldu. Bunun yanında artan konteyner maliyetleri Çin’den ithalatın pahalanmasına neden oldu. Çin’in salgın tedbirleri uygulamaya devam etmesi ve sert karantina tedbirleri sebebiyle iç talepte bozulmalar yaşanmasına neden oldu. İç talebin yavaşlaması sebebiyle faiz indirimi kararı uygulanması Çin ekonomisinde de yeni problemler yaşanmasına sebep olabilir. Özellikle Tayvan gerilimi ve Çin’in ekonomiyi yumuşak güç unsuru olarak kullanması Çin’in önünü kesmek için “Batı” ülkeleri tarafından uygulanan politikalar ekonomik belirsizliklerin artmasına neden oluyor.

AB

Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa’da enerji krizine neden olurken ilginç tasarruf tedbirleri uygulanmaya başladı. Enerjinin üretimin en önemli girdisi olması sebebiyle önümüzdeki dönemde Avrupa’nın yeni ekonomik problemler yaşamasına neden olabilir. Nitekim Hollanda’da bazı alüminyum, çinko ve demir fabrikalarının üretimlerini azaltma ve durdurma kararı aldıkları haberlere yansımaya başladı. Artan enerji maliyetleri Avrupa’da gerek işletmeleri gerekse hane halklarını tehdit ediyor. Rusya’nın bölgeye gaz akışını tamamen durdurması, yaşanana enflasyonist süreç AB ekonomisinde problemlerin derinleşmesine neden oluyor. Türkiye’nin en önemli pazarı olması sebebiyle Türkiye için de risk oluşturuyor.

Binalı Yıldırım’ın ifadesiyle “en pahalı ürün ve hizmet olmayan ürün ve hizmettir.” Bugün Avrupa’nın yaşadığı doğalgaz sorununu Türkiye yaşamıyorsa uygulanan dış politikanın ne kadar başarılı olduğunu ispat etmektedir.

Türkiye

Ekonomik güvenliği sağlayabilmek için sıcak para politikasından doğrudan yatırım politikasına geçilmesi, enerji arz güvenliğini artırabilmek için doğalgaz arama çalışmalarının artırılması, nükleer santrallerden yenilenebilir enerji yatırımlarına kadar birçok alanda yeni yatırımlar yapılması Türkiye’nin proaktif hareket ettiğini de gösteriyor.

Atılan doğru adımların yanında bazı yanlışlar da yaşanıyor elbette.

Küresel ekonomi karanlık bir tünelde ilerlerken birçok ülke enflasyonu düşürmek için küçülmeye gidiyor. Türkiye bu dönemde yüksek enflasyona rağmen büyüme politikalarını sürdürüyor.

TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisi 2022 yılının ikinci çeyreğinde %7,6 oranında büyüdü. Büyümenin nedenlerine bakıldığında en önemli kısmı hanehalkı tüketimi olduğu görünüyor. Her çeyrekte giderek artan yurtiçi tüketimi enflasyonun ana sebeplerinden biri olarak söylenebilir.

Yeni yatırımların da arttığı ikinci çeyrekte mal ve hizmet ihracatı ekonomik büyümede etkili olmaya devam ediyor.

Büyüme verilerinde en çok eleştirilen kısım ise işletmelerin kârlılığının arttığı bu dönemde iş gücü ödemelerinin payının azalmış olması. Bu durum gelir dağılımı adaletsizliğini artıran önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Zaten açıklanan büyüme verileri için vatandaşın verilere güvensizlik duymasının en büyük nedeni de bu kısım. İşletmeler büyürken, kârlılığını arıtırken bu büyümenin iş gücü ödemelerine yansıtılmaması büyümeyi vatandaşın hissetmemesine neden oluyor. Ciro endeksleri açıklandığında artan cironun fiyatların artmasına bağlı olarak ciroların arttığı yorumu yapılırken büyüme verileri ciro artışlarıyla beraber kârlılığın da arttığını gösteriyor.

Sanayi ve finans sektörleri büyümeden olumlu etkilenirken piyasanın kaymağını yedikleri söylenebilir. Artan kârlılığın yeni yatırımlara, istihdam oluşturup oluşturmadığına bakılması gerekir. Artan kârlılığın yatırım ve yeni istihdam alanları oluşturması beklenir. Nitekim hükümetin uyguladığı yeni ekonomi modeli de bu doğrultuda uygulanıyor.