Karanlık ikili: İsrail-Suudi Arabistan
İsrail ve Suudi Arabistan, tarihleri boyunca en yakın oldukları dönemi yaşamaktadırlar. Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, Suudi Arabistan’ı tamamen İsrail kontrolüne sokmuş durumdadır. İsrail, Suudi Arabistan üzerinden Arap dünyasını kontrol etmeye çalışırken aynı zaman’da Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etkisizleştirmeyi hedeflemektedir. Muhammed Bin Salman’ın idare ettiği bir Suudi Arabistan, İsrail için çok kullanışlı bir araç niteliğindedir.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı kendi konsolosluk binası içinde vahşice katleden Suudi devletine karşı bütün dünyada büyük bir öfke ve tepki oluşmuştur. Kaşıkçı cinayeti, Suud devletinin her şeyiyle bir haydut devlet olduğunu dünya kamuoyuna göstermiştir. Kaşıkçı cinayeti nedeniyle dünyanın Suudi Arabistan’a baskı uyguladığı bir dönemde, İsrail’in cinayeti görmezlikten geldiği ve Muhammed Bin Salman’a olan desteğini açık bir şekilde ifade ettiği görülmektedir. İsrail, Kaşıkçı cinayeti dahil ne olursa olsun Muhammed Bin Selman’dan vazgeçmeyecektir.
Kaşıkçı cinayetinden dolayı Suudi Arabistan, Amerika dahil bir çok ülke ile olan ilişkileri sıkıntılı bir sürece girmiş bulunmaktadır. İsrail, Muhammed Bin Selman’ı rahatsız edecek yanlış bir şey söylememek için bu cinayet hiç olmamış gibi bir tutum içindedir. Dünya kamuoyunda Kaşıkçı cinayetinin arkasındaki gücün Muhammed Bin Selman olduğuna dair güçlü ve köklü bir kanaat bulunmaktadır. İsrail, devlet organizasyonuyla uluslararası nitelikte suç işleyen Prens Bin Selman’ı korumaya ve savunmaya devam etmektedir. Asıl sorunun İran olduğunu söyleyen İsrail Başbakanı Netanyahu, Kaşıkçı cinayetinin bir detay olduğunu ifade ederek bu olay üzerinden Suudi Arabistan’ın zayıflatılmaması gerektiğini iddia etmektedir. İsrail, stratejik hesapları için Kaşıkçı cinayeti dahil hiçbir olayın, Suud yönetimini zor duruma düşürmesini istememektedir.
Prens Selman, Filistin sorununun İsrail lehine çözülmesini istemektedir. Filistinlilerin İsrail’in varlığını tanıması, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması, Filistin liderliğinin İsrail’in kontrolünde olması, 1967 öncesi sınırların kabul edilmesi gibi şartları Filistinlere kabul ettirme sözü veren Veliaht Bin Selman, İsrail’in en favori adamıdır. Prens Selman, Filistin yönetimini İsrail’in taleplerini kabul etmeye zorlamak için Mahmud Abbas’ı hayatını ve koltuğunu kaybetmekle tehdit etmiştir. Ortadoğu’nun karanlık kişisi Dahlan ve Birleşik Arap Emirlikleri istihbaratı, Filistinlileri, İsrail’in çıkarlarına uygun bir antlaşmaya zorlamak için her türlü kirli oyunu sergilemektedirler. İsrail, Suudilerin desteğiyle Filistinlilere kendi şartlarını dayatmanın hesabını yapmaktadır.
Prens Selman, ülkesinin istihbarat ve askeri alanda yeniden dizayn edilmesini büyük ölçüde İsrail’in eline bırakmış bulunmaktadır. İsrail’le yapılan silah ve güvenlik antlaşmaları sonucunda Suudiler, buraya büyük paralar akıtmaktadır. Suudi Arabistan, İsrail’in ekonomisini ayakta tutan en büyük merkez konumundadır.
İsrail ve Suudi Arabistan, kendileri için en büyük düşman olarak İran’ı görmektedirler. İran’ın etkisinin Körfezde, Yemen’de, Suriye’de, Lübnan’da ve Filistin’de artması, İsrail ve Suudi Arabistan’ı rahatsız etmektedir. İsrail, İran’a karşı en büyük müttefik olarak Suudi Arabistan’ı görmektedir. İran tehdidi, Suudileri ve İsrail’i birbirine müttefiklikten öte mahkum hale getirmektedir.
Cemal Kaşıkçı’yı, takip ettiği resmi politikanın bir sonucu olarak katleden Suudi rejimi, model olarak kendisine İsrail’i almaktadır. Kurulduğu günden bu yana Ortadoğu’da sayısız cinayete imza atan İsrail, Kaşıkçı örneğinde olduğu gibi vahşet boyutunda bir cinayeti yapmanın bütün inceliklerini ve tekniklerini Suudilere öğretmiştir. İran’a karşı ittifak ve Filistin sorununun İsrail lehine çözülmesi gibi iki temel faktörün birbirine yakınlaştırdığı İsrail ve Suudi Arabistan, Kaşıkçı cinayeti gibi barbarlıklarla Ortadoğu’da istikrarı bozmanın ve yeni çatışmalara yol açan haydut emelleri gerçekleştirmenin peşindedirler.