Karaer'i Anmak
1950-1980 yılları arasında yayımlanan önemli edebiyat dergisi Hisar'ın kurucularından şair Mustafa Necati Karaer (1929-14 Mart 1995), "Hisarcı olarak bilinen ekolün önemli isimlerindendi. Bu ay vefatının 20. yılında yad ettiğimiz Karaer'in şiirle ilk tanışıklığı, Kayseri'de geçen çocukluk döneminde, karlı kış gecelerinde evlerde toplanılıp okunan halk hikayeleri ile başlar. Daha ilkokul sıralarında iken ilk şiir denemelerine teşebbüs eder.
"Garip" ve "2. Yeni" şairlerine karşı "milli" çizgide tavır geliştiren şairler gibi Karaer de, şiirin geleneksel yapı ve dokusundan sapmadan has söyleyişe ulaşılabileceğini ispatladı. Şiirin mutlaka "bir şekle bağlı olması" gerektiğini vurguladı. Asıl hedefin, "Divan ve Halk edebiyatı kaynaklarından yararlanarak, günümüzün şartlarına uygun bir senteze ulaşılması" olarak özetledi. Önceleri halk edebiyatı ürünlerindeki şekil ve söyleyişlerden istifade eden Karaer, serbest tarza yöneldiyse de 'şekil'den asla vazgeçmedi.
Geleneğe bağlı kalan Karaer, şiirimizin taklitçi yolda olmaması, kendi kültürümüzden güç alarak günümüze ve yarınımıza uzanması gerektiğine inandı. Türkçeye yapılan zoraki müdahalelerin edebiyatımızı fazlasıyla yıprattığına dikkat çekti. Çünkü dilin, nesiller arasında önemli bir köprü olduğunun şuurundaydı. Karaer, milletimizin manevi değerlerine bağlı bir ses, sanatıyla şiiri zirvelere taşıyan bir nefestir. Bu toprağın karasevdalısı sanatkarıdır. Behçet Necatigil, "Karaer, ortak dünyalarımızı güzel şiirleştiriyor." derken, Ahmet Kabaklı, şairimizin elini dokundurduğu her şeyi masallaştırdığını belirtir. Şiirinde ferdu00ee duyguların yanı sıra sosyal konulara da yer veren Karaer, toplumdaki açlık ve sefaleti, 'istismarcı' bir gözle değil, 'sosyal adaletçi' bir bakışla işledi. İdeolojilerden uzak, bu memleketin bir evladı olarak insanlarımızın ıstırap ve sevinçlerini anlattı.
Karaer'in Ses Mimarlarımızdan isimli şiir kitabında Türk musıkisinin önemli ustaları hakkındaki duygularını, sanatını da kullanarak ifade ediyor. Hafız Post, Itru00ee, Şakir Ağa, Hacı u00c2rif Bey, Zekai Dede, Tatyos, Rahmi Bey, Leyla Hanım gibi ünlü bestekarlar hakkında söylenen bu şiirler, şüphesiz çok değişik ufuklar açıyor şiir okurlarına. Ses Mimarları, baştan sona maziyi yad, geçmişe bir selamdır. Klasik mu00fbsiku00eemizin ustaları şahane bir resm-i geçit halinde okuyucunun önündedir. Mesela "Hafız Post", şu mısralarla başlar: "Kim bilir, kim duyar o besteleri / Yokluğa açılmış ki niceleri, / Tozlu yollarında hep oynar in cin? / Hafız Post ki hocasıdır Itru00ee'nin, / Parmak uçlarından gül suyu damlar, / Acemaşiran'dan Neva'ya kadar." "Itru00ee" Mustafa Çavuş", "Üçüncü Selim", "Sadullah Ağa", "Şakir Ağa", "İsmail Dede Efendi" ve diğerlerinde de millu00ee sanatımızın mu00fbsiku00eeye yansıyan yönünü görürüz. "Hacı Arif Bey"de "O rüzgarlar yok mu eski rüzgarlar, / Bizi bu zamana koyup gittiler" diyerek yaşadığı dönemden şikayet eder. "Hacı Faik Bey"de de aynı hasret duyguları: "Nice zamanlarmış ki o zamanlar, / Düşman halden anlar dost halden anlar." Eski savaşların muhteşem coşkunluğunu şu mısralar seslendirir: "Uzun yollar iplik gibi incelir / Uzaklardan mehterin sesi gelir / Onlar ki ellerinde son kamışlar, / Bir masal dünyasında yaşamışlar / Mevsimler ve saatler durmuş gibi, Aydınlansa bile suların dibi." Eşya, çağrışımlarıyla Karaer'in dünyasında önemlidir. Her nesne bir semboldür: "Şu bakır mangaldan yansıyan şiir, / Hangi yıldızdadır şimdi kim bilir? / Minyatürden çıkabilir mi şu kuş, / Çeşmibülbüllerin ağzı kurumuş."
Karaer'in Sevmek Varken kitabı, eski duyguların harmanlandığı, hatıraların yad edildiği, yaşanmışların hatırlandığı mısralarla doludur. Mesela "Eski Mahalle": "Birden karışıverdi aranıza komşular. / Suyunuzda, ekmeğinizde benim de kısmetim varmış, / Demeyin bu insan kimin nesi? / Yer etmiş içimde ayrı ayrı, baksanıza, / Hepinizin ağlaması, gülmesi." "Eski Ev"de de aynı duygular: "Bir yangının son külleri rüzgarların: / Hatıralar... Bir şehrin mahallesinde, / Bir ev var ki, bir mahku00fbm gibi gençliğim / Senelerce küçülür penceresinde. / Deniz akşamları, öyle mahzun serin, / Anlaşıldı, hükmü yokmuş mevsimlerin, / Ne zaman kapısından geçsem, o evin / Bir sarmaşık açılır penceresinde."
Şairimiz bazen küçüklüğünde dinlediği masalları arar. "Gündüz Rüyası" bu daüssılanın tercümanıdır: "Masalların vardı, ya nineciğim, / Kulak memelerimi öpen, sımsıcak. / Gece gündüz kendi halinde akan / Dağ pınarları gibi şimdi uzak." Karaer, İstanbul fethini hayalen fakat hissederek yaşar, Fatih'in ordusunda bir er olur. "İstanbul Kapılarında" fetih havası soluklanır: "Sabah mı oluyor, / Yıldızlar var mısınız, / Nedir bu inen nur yapraklara? / Bir nefer olmuşum Fatih'in ordusunda / Yürüyorum, omuz omuza sipahilerle. / Duvardaki fetih tablosunda, / Sallanan devirler değil, dağlar değil yalnız, / Şehit burçların gölgesi vurmuş bayraklara." Güvercin Uçurmak'taki "Yunus Toprağı"nda derviş gibi dolaşır: "Yunus toprağında ayakları, / Seni bilir, seni sayıklarım." "Ölüm Serenadı." şöyle başlar: "Baharların peşi sıra, selam bırakmadan / Gitti aydınlığı sabahların, / Daha çeşmeler akmadan; / Bir tepeden sesleniyor ölüm, / Bir tepeden... / Kuşluk vaktinde bir cami avlusu / Mermerlerde gülen kanat sesleri, / Kubbe dolusu hafiflik, gönül dolusu; / Ak şadırvanda ıslanıyor ölüm, / Ak bir şadırvanda."
Karaer'de mazi hasreti önemli bir yer tutar. Bu hasret kimi zaman yaşanılan çocukluğa, kimi zaman bu dönemin mekan ve eşyasına, kimi zaman da insanlarına duyulur. Bazen de memlekete, vatan coğrafyasına ve şanlı tarihe karşı hissedilir. Bir çeşit 'daüssıla'dır. Kuşlar ve İnsanlar adlı şiir kitabındaki aynı adlı şiirinde "bir fincan aydınlık" ister komşudan. Güzel geçmişimizde yaşanan fakir ama güzel yardımlaşmayı anlatır, "ödünç diye bir şey" olduğunu sağır vicdanlara hatırlatır. Toplumda sıcak bir yakınlaşmadan, dostluktan bahseden şair, bu iklimin derin hazzını şu mısralarla dile getirir: "Beyazıt'ta müslüman güvercinler / Kanat vurdukça sıcak zamanlara / Bu şadırvanda serinler gökkubbe. / Kuşluklar ve kuşlar pazarına / Bir Selçuklu gelir uzaklardan / Bir Osmanlı geçer omzunda yün heybe." İyi şairlerimizden rahmetli Mustafa Necati Karaer'i bugün saat 17.00'de Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde anacağız. Şiirsever dostları bekleriz.