Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2978.90
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Temmuz 2019

Karada gemini yap!

Tam 950 sene kavmi ile mücadele etmiş, artık elinden hiçbir şey gelmeyince de “Rabbim yeryüzünde inanmayanlardan kimse bırakma!” diye çok acımasız gibi gözüken bir dua yapmış ve insanlığa “ikinci baba” olarak ismini yazılmış Nebi- Resul Hz. Nuh (a.s.) ve düşündürdükleri üzerine bugün ki makalem...

Seçimlerimizin, içimizden geçirdiklerimizin ürünü olan yaşantımız, acılarımız, ağır imtihanlarımız ve biz üzerine... Bütün dünyayı etkisi altına alan bir akım ve bu akımdan ne ailemizi ne de çevremizi kurtaramayışımız, akıntıya kapılıp gidenleri gördükçe kahroluşumuz üzerine makalem...

Her aklı başında olanın gördüğü, yazdığı, çizdiği, elinden bir şey gelmeyince de buğz ettiği, aylarca hatta senelerce sıkıntısının dile getirildiği, üzerine çalışmalar yapıldığı, meşrulaştırma derdinde olanların gücü elinde tutmalarından dolayı daha baskın olduğu, elimizden bir şey gelmeyince göz yaşlarına boğulduğumuz acılarımız üzerine makalem...

Bizi, bir erkek ve dişinden iki eş halinde ölçülü bir şekilde yarattığını vahyinde dile getiren Rahman, ahir zaman insanını da aynı şekilde yarattığı herkesin malumu. Oluşum aşamaları ise bilimin konusu. 46 xx kromozomlu fetüs; kadın, 46 xy kromozomlu fetüs; erkek. Birleşme sonrası sükûnet ise kadının ve erkeğin en doğal ihtiyacı. Tıpkı yemek, içmek, eğlenmek gibi...

Başlangıcı ve sonu belli olmayan bir maceranın içinde doğan, hangi toplumda doğacağı, hangi cinsiyette ve renkte olacağı, hangi kişiye anne-baba diyeceği, ne zaman bu maceraya iştirak edeceği belli olmayan dünya yolculuğunda seçimleridir insanı üstün kılan. Hal böyle olunca seçimlere dikkat edilmelidir.

Sınırlar; dünya hayatına çeki düzen veren, yaşanılır kılan, nefes aldıran, malını, neslini, geleceğini, aklını, canını, sağlığını koruyan, hürriyette tutan olgulardır. Sınırın olmadığı yerde kölelik vardır. Köle olanlar da kendi seçimleri ile değil, kendilerine sunulan hayatın figüranlığını yapmak zorundadır.

Hayatın kuralı öncelikle insanın kendi sınırlarının bilmesi, sınırının bitmesi ile diğerlerinin sınırlarının başlaması üzerine kurulur. Kendi sınırını çiğneyen başkalarının sınırına girmez mi?

Dünya hayatının devamı evlerin neşe kaynağı olan çocuklar sayesindedir. Adeta nefes kavramıyla eş olan ailenin temel taşı ise erkek ve kadındır. Kadın ve erkek neslinin sağlıklı bir şekilde beraberlik kurması, sevgi, saygı, güven ortamında dünyaya gelmelerine vesile oldukları evlatları ile olacaktır.

Kadını ve erkeği belli olmayan, evlenip de aile olmanın erdemliğine ulaşamayan, sınırları, kuralları ve sorumlulukları belli olmayan birlikteliklerde sağlıklı çocuklar olur mu?

Hayatın dengesi her şeyin yerli yerinde olmasıyla, insanın dengesi ise fıtratıyla çatışmamasıyla mümkündür. İnsanın kendine öz saygısını yitirmesi, kendine güveninin kaybolmasıdır. Kendine güveni olmayan ise kendini mutmain edecek suni gündemlerle uğraşır. Devamlı sınırları ihlal eder. Özgürlüğünü isyan ile sona erdirir.

Kendine güvenini yitirip mutluluğu sınırları çiğnemekte bulan, içindeki iç benini devamlı kapatan, kendisi gibi düşünenlerle yatıp kalkan, seçimlerini meşrulaştıran başkalarına karşı hakkaniyetli olabilir mi?

Her mutsuzluğun altında kendi tercihlerimiz vardır. Her ne kadar bizden kaynaklanmayan sebeplerle iç içe geçmiş bir yaşantımız olsa da, verdiğimiz kararlarla ya üstün ya da zelil oluruz. Seçimini yapmadığımız bir olgu ise bizi üzüntüye itmemelidir.

Sabır işte tam da bu noktadadır. Doğru hareket etmek elbette bir bilgi ürünüdür. Lakin doğru harekete sebep olacak en önemli olgu duygulardır. Herkes doğru ile yanlışın ne demek olduğunu bilir. Yanlış yapanlar duygularının esiri olanlardır.

Eşcinsellik de kendi cinsine bakmak da, eşinden başka kişilerle beraber olmak da düşünmek de bir duygunun ürünüdür ve seçimdir.

Hasılı kelam Nuh (a.s) ‘a “Yeryüzünde kafirlerden kimse bırakma” diye dua ettirip, karada gemi yapması emri verilen seçim de tam bu seçimdir.