Karabulut dağıldı
Türkiye yüzyılının kapısı 14 Mayıs seçimleriyle açıldı. Türk milleti 1950’deki gibi seçimleri demokrasi bayramı haline getirerek Soros’un çocuklarını hayal kırıklığına uğrattı. NATO karargahı ve Kremlinden dikkatle izlenen seçim sürecinde de başta sosyal medya platformları olmak üzere bir dizi algı operasyonuyla karşı karşıya kaldık.
Erdoğan’ın kaybettirmenin bütün detaylarını düşünen
Beyazsaray-Pensilvanya, seküler sol oyları Kılıçdaroğlu’nda toplamak için
İnce’ye sosyal medya üzerinden haysiyet cellatlığı ile pes ettirdi. Hem vuran
hem ağlayan tiplerden olan Kılıçdaroğlu, operasyon yapanları Türk kamuoyu
nezdinde aklamak için Rusya’yı hedef gösterdi.
Kılıçdaroğlu’na ilk cevap İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan
geldi, Soylu, Baykal’a kaset operasyonu yapanlarla, İnceye’ye operasyon
yapanların aynı mahviller olduğunu hatırlatarak, “"Bu seçimde Muharrem
İnce bir saldırıya uğramış. Saldırı dışarıdan gelmiş, kim tarafından yapıldığı
bellidir. Fail bellidir, fail FETÖ ve ABD'dir" diyerek, altılı masadan
kalkmak isteyen Meral’i tekrar oturtan, Baykal’ı kaset komplosu ile koltuğundan
eden gücün kim olduğunu bir kez daha ilan etmiş oldu.
Kremlin sözcüsü Peskov, diplomatik bir dille,
Kılıçdaroğlu’nu iddiasını ispata çağırdı. Peskov, şayet Rusya böyle bir işe
girse idi, İnce’nin sahte, montaj kasetlerini değil, senin gerçek pisliklerini
ortaya dökerdik uyarasında bulundu lisanı hal ile.
Kılıçdaroğlu’nun Rusya’yı hedef tahtasına oturtmasının,
Yıllardır Türk aklının üzerinde çalıştığı Türk koridoru güzergahını
Azerbaycan’ı dışlayacak şekilde değiştireceğini açıklaması, Türkiye’nin yönünü
doğudan batıya döndüreceği açıklamaları Türk halkına niçin Erdoğan’da ısrar
etmesi gerektiğini bir kez daha göstermiş oldu.
CİA’nın sandık yoluyla demokrasi ihracatı denemeleri
Venezuela’da, Macaristan’da geri tepti. Mısır’da sandık iradesini nasıl
katlettiklerini gördük. FETÖ uzantıların seçim kampanyası boyunca Türkiye’de
hukukun üstünlüğü, demokrasi zayıfladığı için ekonomik sıkıntı çekiliyor
söylemleri de birer mavaldan ibaret. Şayet
batı sermayesi hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi kavramlara göre yatırım yapsa
idi, ne Kore’ye ne de Çin’e tek kuruşluk yatırım gitmezdi. Batı demokrasi ve
sandığa saygı yerine kendi çıkarlarını her zaman ön planda tutmuştur.
Türkiye yüzyılının önünü sandıkta kesemeyeceğini gören ABD
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Türkiye’nin uzun süredir ABD’nin müttefiki
olduğunu ve Washington’ın seçimleri yakından takip ettiğini belirtti. “Bizim
tek ilgimiz demokrasi süreci ki bu süreç özgür ve adil olmalı. Türk
yetkililerin seçimi demokratik gelenekleri ve kanunları çerçevesinde ele
alacaklarına güveniyoruz” diyerek sözde tarafsızlıklarını ilan etmiş oldu.
Seçim sonuçları Türkiye’nin üzerine çökertilmek istenen ‘Kılıçdaroğlu’
Karabulut’u dağıttı. Milli irade her zamanki gibi sağduyusunu gösterdi. Bütün
dünya Türk milletinin demokratik olgunluğunu bir kez daha gördü. Anadolu
irfanının, bu toprakları vatan yapan milli kimliği patates, soğana
değişmeyeceği görüldü.
Son iki yıldır ekonomi üzerinde oynanan oyunlara rağmen bu
millet yine, yeniden Erdoğan diyorsa, Türkiye’nin önü açıktır. Seçim ikinci tura kalsa bile Erdoğan ile
Kılıçdaroğlu arasında 3 milyon fark kapanmayacaktır. Sinan Oğan'a giden oylar’n
büyük çoğunluğunun da Erdoğan diyeceğini hesap edersek bu seçim burda bitti.
Milletvekilliğinde ise Cumhur İttifakı zaten 325 vekil ile meclisi domine etti.
Aydınlık yarınlarda buluşmak üzere… Vesselam….