Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.76
Gram Altın
2964.61
BIST 100
9654.08
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ekim 2020

Karabağ Azerbaycan'dır

Karabağ’daki ilk millet varlığı, Türk kavimlerinden İskitler ve Sakalar olarak bilinmektedir. Bir coğrafyanın tarihî varlığı, kültürel mirası, masalları, destanları, ninnileri o coğrafyanın asıl sahiplerini gösterir. Karabağ bölgesinde yapılan araştırmalarda asırlardır süregelen Türk varlığını görmekteyiz.

Bir coğrafyadaki söz varlığı çok önemlidir. Bir coğrafyanın folkloru, o coğrafyanın kime ait olduğunun vesikasıdır. Folklor ürünleri aslında kolay kolay silinemeyen ve ortadan kaldırılması zor bir kültürel mirastır. Yazılı tarihi değiştirebilirsiniz ama folklora ait ürünleri değiştirmek mümkün değildir.

1991’den itibaren artan Ermeni çetelerinin zulmü Karabağ bölgesindeki Türk varlığını ortadan kaldırmaya dönük sürmektedir. Otuz binden fazla Karabağlı katledildi, bir milyonun üzerinde insan ise göçmek zorunda kaldı. Karabağ bölgesine hiçbir zaman yabancı olmadık. Hocalı’da yapılan katliam hâlâ zihinlerimizde.

Yapılan araştırmalar neticesinde Yukarı Karabağ Ağdam, Cebrayıl, Fuzuli, Ağcabedi, Terter, Berde ve Yevlah’ta derlenen halk kültürü ürünleri, bu bölgenin Azerbaycan Türklerine ait olduğunu gösteriyor. (Azerbaycan Folkloru Antologiyası V: Karabağ Folkloru (haz. İsrafil Abbaslı, Tehmasib Ferzeliyev, Necef Nazim Guliyev, Bakü 2001, 413 s.)

Araştırmacı Nail Tan bu araştırmaya dair, “Esir Toprakların Halk Dili Ve Edebiyatı: Karabağ Folkloru” isimli makalesinde şu bilgileri paylaşıyor: “Proje çerçevesinde bölgeden 300’den fazla mitolojik metin, 1250’e yakın efsane ve rivayet, 400’den fazla masal, 500’den fazla fıkra, 750’den fazla atasözü ve deyim, 2500’a yakın mâni, ayrıca ninniler, okşamalar (ninni türü), düzgüler ve çocuk folkloruyla ilgili diğer örnekler derlenerek bilimsel kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.”

Karabağ deyince Mir Hamza geliyor aklımıza. Karabağ aslında birçok şairin yetiştiği mümbit bir topraktır. Mir Hamza, Nigarî mahlasını kullanmış ve Anadolu’da birçok yerde bulunduktan sonra Amasya’ya yerleşmiştir. Burada adeta bir mektep kurmuştur. Mir Hamza, Şeyh İsmail Şirvâni’ye intisap ederek çevresini genişletmiş ve ismini duyurmuştur. Nigarî’nin Türkçe ve Farsça divanlarıyla birlikte, Nigarnâme, Çaynâme ve Sâkinâme isimli mesnevileri vardır.

Hem edebî hem de kültürel anlamda Karabağ ve Anadolu coğrafyası arasında derin kültür köprüleri kurulmuştur. Bir tarafımız hep Karabağ olmuştur. Azerbaycanlı şairler Türkiye’de ilgiyle takip edilmiştir. Şehriyâr ve Bahtiyar Vahapzade’nin şiirleri sevilerek okunmuştur. Şehriyâr’ın “Haydar Baba’ya Selam” manzumesi tek başına bir şaheserdir. Şeyriyâr, dünya hayatını şu dizelerinde ne güzel özetlemiştir:

“Hêyder Baba, dünya yalan dünyadı/Süleymannan, Nuhdan galan dünyadı/ Oğul doğan, derde salan dünyadı/Her kimseye her ne vêrüp, alupdı/ Eflatunnan bir gurı ad galupdı.”

Bahtiyar Vahapzade’nin şu dörtlüğü her şeyi özetliyor: “Bir ananın iki oğlu/ Bir amalın(emelin) iki kolu/O da ulu, bu da ulu/ Azerbaycan – Türkiye”

Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişki uluslararası hukukta henüz tanımlanmamış ve dünyada eşi olmayan “bir millet, iki devlet” inancıyla devam etmektedir. Karabağ bedenimizden bir parçadır, yıllardır kanayan bir yaradır. Şimdi tüm kalbimizle Azerbaycan’ın yanındayız. Karabağ Azerbaycan’dır!