Kara Propaganda...

Değerli okurlarım, yüzyılın deprem felaketinin üzerinden iki hafta geçti. Günlerdir, devlet millet işbirliğiyle, büyük acının yaraları sarılmaya çalışılıyor.

Eskiler, "Dost kara günde belli olur" demişler.


Evet, millet olarak, Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük depremde dostumuzu da, düşmanımızı da görmüş olduk.


En önemlisi, hangi düşmanın daha tehlikeli olduğunu anladık. Maalesef içerideki düşman daha tehlikeliymiş. Çünkü onlar, sureti haktan görünüp saldırıyorlar.


İşte büyük felaketin yaşandığı andan itibaren, bazı kesimlerin sergilediği tutumu görüyorsunuz. Adamlar ne acı tanıyorlar... Ne de felaket...


Yukarıda, içeridekiler sureti haktan görünüp saldırıyorlar dedim. Bu sözü biraz açmak istiyorum.


Efendim, ülkemizde depremlerle eş zamanlı olarak, bir kara propaganda çalışması başlatıldı. Siyasilerin de zehirli söylemlerle katkı verdiği bu kara propaganda da, halkı galeyana getirip birliğimizi bozma çabası var.


Ben bunu, düşene tekme atmakla eşdeğer görüyorum. Zaten onun için, içerideki düşman nitelendirmesinde bulundum.


Ha hiç eleştiri yapılmayacak mı? Elbette yapılacak... Lakin eleştiriler yapıcı ve kolaylaştırıcı olacak. Kesinlikle kirli hesaplar içermeyecek.


Rahmetli Babaannem, böyle durumlar için şöyle derdi: -"Duha vardır öküz durdurur; duha vardır arabayı devirttirir".