Kara propaganda
Geçen hafta “ABD’NİN TÜRKİYE’YE EMİR VERME DEVRİ SONA ERDİ” sözlerimden, birileri rahatsız olmuş. Hem de Sn. Erdoğan’ın Biden ile çektirdiği fotoğrafın üzerine, bu cümleyi yazarak twit atacak kadar... Tabi bakış açısı önemli. Kimisi görmek istediği gibi bakar ya olaylara. İşte o hesap anlayacağınız. Yoksa bu güdümlü kişilerin, Cumhurbaşkanımıza; "Joe Biden ile görüşmeyi diler miydiniz?' sorusuna, "Yok, o Biden ise Ben de Erdoğan'ım" cevabını paylaşması nasıl beklenirdi ki? Buna körlük mü dersiniz yahut bir akıl tutulması mı bilinmez ama bunca şeye rağmen, hala Cumhurbaşkanımıza bu denli imalarda bulunmalarının takdirini sizlere bırakıyorum… Sonuçta ABD’nin, yaptığımız terör operasyonlarından, S-400 meselesine, BAĞIMSIZ dış siyasi adımlarımızdan, Libya, Irak ve Suriye’deki tavrımıza… pek çok konuda, uyguladığı yaptırımların nedenlerini ÇOCUKLARIN dahi bildiği sır değil. Üstelik ülkemizi Yunanistan, Ermenistan, PKK/YPG ve GKRY üzerinden, ne için sıkıştırdıkları da cabası. Biden’in seçim kampanyasında “ERDOĞAN’I DEVİRMEK İÇİN…” ile başlayan, o skandal cümlelerini ise daha saymıyorum bile…
Elbette insanların hataları, yanlışları olabilir. İnsan
olmanın, doğal hali de budur zaten. Ancak batık 28 banka mağdurunun
alacaklarını ödeyen, IMF’den alınan 30 milyar dolar borcu kapatan, ülkenin her
yerine 2,5 trilyon TL lik yatırım yapan, sıfırlanmış Merkez Bankasının kasasını
dolduran ve sayısız onca iyi niyetli icraatlarına rağmen, “ERDOĞAN
DÜŞMANLIĞININ” gözlerini kör etmesi oldukça manidar. O da ne ki? Sn. Erdoğan’ın kişisel katkılarıyla açılan,
tahıl koridoru ve 12’lerden 8,4 dolarlara gerileyen fiyatlar vesilesiyle, dış
dünyadan gelen “TEŞEKKÜR” mesajlarından bile utanmamaları trajik. Gerçi bizimki
de laf! Öyle ki sosyal medyada ne idüğü belirsiz BOT HESAPLARDAN, bu tarz
algıcı ve KARA PROPAGANDA yayan kişilere çoğumuz yakından şahidiz. 15 Temmuz’da
“evden çıkmamamızı” öğütleyen ve “battık-bittik edebiyatını” diline dolayan bu
tipolojinin, geçenle Mersin’de yaşanan terör olayı akabinde, “seçim startı
Mersin’den verildi” biçiminde hadsiz twitler atması bu demek değil mi zaten…
Yanlış anlaşılmasın sakın! Herkes Sn. Erdoğan’ı sevecek yada
oy verecek değil tabi ki… Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve de sayısız hayırlı
faaliyetlere imza atmış biri olarak, SAYGIYI HAK ETTİĞİ de kesinlikle tartışılamaz.
Hele hele Trump’dan tutunda, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’e, birçok liderin 3.
Dünya Savaşından bahsettiği bu demde, bütünlüğümüzü baltalayan bir dil
kullanılmaması elzem konumdayken… Zira bazı
platformlarda ÜÇ KURUŞLUK MENFAATLERİ uğruna, Sn. Erdoğan üzerinden ülkemizde NEFRET
TOHUMLARI ekmenin, kimlerin ekmeğine yağ süreceğini söylemeye gerek olmadığı
muhakkak. Keza ABD ve işbirlikçilerinin, TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZ POLİTİKASI aleyhinde
verdiği demeçler ortada. İran destekli bazı terörist örgütlerin, FETÖ’nün ve
PKK/YPG’nin, Sn. Erdoğan’a “seçimlerde kaybettirmek” konulu açıklamaları ise
fazla söze hacet bırakmayan cinsten seyrediyor.
İşte bu gibi durumlarda, tarafsız olmayı bilmeli insan
aslında. Ferasetli, vicdanlı ve ülke menfaatlerini kendi çıkarlarının üstünde
görebilmeli. Milli Mücadele döneminde, CEDDİMİZ de böyle yapmamış mıydı Allah
aşkına? Şöyle bir tarihe bakın isterseniz. O zamanlarda da emperyalistlerle,
uşaklarıyla, içerde kaos oluşturan fitnecileriyle ve kalemini paradan yana kullananlarla
mücadele edilmemiş miydi? El-Hak edilmişti… Öyleyse şimdi; “SÖZ KONUSU VATANSA,
GERİSİ TEFERRUATTIR” başlığını atın zihninizin bir kenarına. Sonra da “FİTNE
ZAMANI DÜŞMAN OKUNU TAKİP EDİNİZ, O SİZİ HAK EHLİNE GÖTÜRÜR" düsturuna,
inanarak bakmayı deneyin zamanımıza… Aklınız her karıştığındaysa, 2016’da Şehit
olan yavrusunun tabutuna sarılan, MAİDE ÖRTÜCÜ anneyi hatırlayın. Çünkü "KERİM'İM AĞLAMAYACAĞIM OĞLUM. KİMSEYİ
SEVİNDİRMEYECEĞİM KUZUM” nidası üzerine, başka daha ne söylenebiliriz ki?