Kar ve masumiyet
Son kar yağışları nedeniyle bir aya yakındır gidemediğim memleketime bu hafta sonu gidebildim. Ankara’da karlar erimişti ama Çorum’a yaklaştıkça buralara daha çok kar yağdığına şahit olduk. İlçem olan Uğurludağ’da yollarda gördüğümden daha fazla kar vardı ve beyaz bir yorgan gibi dağları, ovaları örtmüştü.
Kar demek bereket demekti Anadolu insanı için.
Görüştüğümüz herkes, bu yıl bereket olacak inşallah diyordu.
Kar aynı zamanda masumiyetin, saflığın da adıydı. Kar
gibi bembeyaz sayfalar düşlüyordu insanoğlu hayatının kırılan anlarını unutmak
için. Her yeni başlangıç, kar gibi bembeyaz olmalıydı.
Kar, ölümü de hatırlatır… Mesela Sarıkamış’ta donan
şehitleri hatırlatır da donarsınız. Mesela Keş dağlarına düşen bir helikopterde
hayatlarını kaybeden Şehit Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını hatırlatır da
üşürsünüz. Bu teknoloji çağında düşen bir helikopterin yerinin üç gün boyunca
bulunamayışını, katillerin ve azmettiricilerinin hâlâ bilinememesini düşününce
yanarsınız.
Çaresizlik denizine düşen mültecilerin Yunan
yılanına sarıldıktan sonra ayağındaki ayakkabısına, üzerindeki ceketine kadar
soyulup dondurularak öldürülmesi karşısında üzülür, insanlıktan utanırsınız.
Hatta medeni vahşetin mümessili Batı’nın sağırlığına, körlüğüne, vurdumduymazlığına,
riyakârlığına, çifte standartlarına isyan edersiniz.
***
Aslında bu yazımda kar ile ilgili edebi bir yazı
yazmak istiyordum. İçinde kar şiirleri geçen… Karın sessiz ve deruni musikini hissettiren.
Ancak bu niyetim gündemin acı gerçeği ile farklı bir mecraya kaydı. Zira uzun
yıllardan sonra memleket sathını kaplayan rahmet ve bereket dolu karın,
masumiyet ifade eden o güzelim rengine kötü niyetli insanların ellerinden,
ayaklarından kara kara lekeler düştü. Bunları görünce, anlayınca, fark edince ister
istemez üzüldüm.
Birilerinin, iki kendini bilmez bulup, eline bir urgan
verip güya heykel yıktırırken beş yüz kere seyredilen bu filmi yine gerçek
sanıp galeyana gelenlere üzüldüm. Yine birilerinin de gazıyla bu tiyatro
bahanesiyle koro halinde dini ve milli değerlere sövüp sayılmasından mustarip
oldum.
Karikatürler çizildi, takunyaların, takkelerin
havada uçuştuğu... Oysa yakalanan faillerin sabıkasında; uyuşturucu
kullanmaktan satmaya, alkollü araç kullanmaktan adam yaralamaya, tehditten
hakarete kadar haklarında yargıda otuz küsur dosya vardı. Bunlar ortaya çıkınca
oralı bile olunmadı. Yine bunların arkasında kimlerin olduğu hiç umursanmadı, hiç
sorgulanmadı. Bunlar öğrenilince, hiç olmazsa özür babından; ortaya paraların,
alkol şişelerinin, maskelerin, eroin enjektörlerinin, kokain tozlarının,
uyuşturucu haplarının saçıldığı bir karikatür çizilmedi, çizilmez de… Elbette
bu malul zihniyetten bunları beklemek saf dillik olur. Çünkü bu zihniyetin “Berduş
Mehmetleri” de bitmez mizansenleri de…
31 Mart’tan Menemen’e, 6-7 olaylarından, Pilavoğlu
ve müritlerine, 28 Şubat’ın Kalkancı, Gündüz ve Fadime’sinden bugünlere kadar
her fırsatta aynı senaryoyu vizyona sokarlar. Sonrada tepki vermek adına, tüm
dini değerlere olan kin ve düşmanlıklarını ortaya dökerler. Milletin
meclisinden millete hakaret etmek de bir beis görmezler. Çünkü bunlara göre
milletin değerlerine hakaret, çağdaşlık ve ilericilik sayılır. Mütedeyyin
insanları mürtecilikle suçlayan bu aklı evveller kendilerinin, cahiliye
döneminin her türlü pisliğini, vahşiliğini özleyen asıl gericiler olduklarını görmezler,
göremezler.
Aydın geçinirler ama ferasetten yoksun, akıl ve
izandan bîhaberdirler. Sürekli aynı senaryolarla milleti oyuna getirerek aydın
olunamayacağını bilemezler. Ekonomiden eğitime, tarımdan sağlığa, köyden şehre,
trafikten turizme kadar binlerce konu varken bu mecrada siyaset yapmak da
işlerine gelmez.
Ayıptır, günahtır yahu! İnsanları galeyana getirip
döktüğünüz kanlar, yaktığınız canlar yetmedi mi?
Bu tür provakatif olayların failleri sadece yakalanan
bu maşalar değildir. Asıl failler o maşaları tutan karanlık ellerdir. Onlar da tespit
edilip, gerçek yüzleri, kimlerle irtibatlı ve iltisaklı oldukları, hangi gizli
mahfillerden emir aldıkları bulunup açıklanmalıdır. Şayet bir tepki gösterilecekse
bu kirli ellere, bu maskeli yüzlere tepki gösterilmelidir.
Kar güzeldir. Karı pis ayaklarınızla kirletmeyin
ağalar!