Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Kasım 2018

Kapsayıcı eğitim

Mültecilik modern dünyanın kanayan yarası durumundadır. Güçlü devletlerin politikaları, çıkarları ve savaşları sebebiyle yurdundan göçmek mecburiyetinde bırakılan milyonlarca insan var. Bu durumda, özellikle çocukların eğitimi en başta gelen bir problemdir.

Türkiye, mültecilerin sığındığı en güvenilir bir liman olmuştur. Üç milyondan fazla Suriyeli, ülkemizde misafir olarak kalmaktadır. Kimsesizlerin kimsesi olan ülkemiz, özellikle Suriye’deki iç savaş sebebiyle zulümden, ölümden ve vahşetten kaçan mültecilere sahip çıkmıştır. Bu hareket ile Türkiye, tüm dünyanın takdirini kazanmıştır.

Savaşlardan en çok da çocuklar etkilenmektedir. Savaşlar sebebiyle ailesini kaybeden milyonlarca çocuk var dünyada. Masum olan bu çocuklara faydalı olmak, onları kazanmak, hayatta kalmalarını sağlamak, insanı, doğayı, dünyayı ve tüm insanlığı sevdirmek için ülkemiz, bu çocuklara “Kapsayıcı Eğitim” uygulamaktadır.

Eğitime tüm bireyleri dâhil etme yaklaşımı olan kapsayıcılık, başta özel eğitim ihtiyacı olan bireyler ve engelliler için düşünülmüştü. Bu bireylere normal eğitim ortamlarında eğitim vermek amaçlanmıştır. Ancak günümüzde kapsayıcılık, engelli veya özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin çok ilerisinde bir anlayışa ulaşmıştır. Bugün ülkemizde göçmen, mülteci, maddî yönden zayıf ailelerin çocukları, engelliler, dini ve etnik azınlıklar, ağır tedavi gerektiren hastalar bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Modern dünyanın gözü önünde cereyan eden savaşlarda çocukların maruz kaldığı şiddeti düşündüğümüzde insanlık adına yapılacak çok iş olduğunu görüyoruz. Batı’nın mültecilerin ayağına çelme taktığı bir dönemde, Türkiye mültecilere kapılarını sonuna kadar açmıştır. İnancında, tarihinde muhacir-ensar dayanışması olan bir milletten de ancak böylesi takdir edilecek bir davranış beklenirdi. Ne var ki yine de bu anlayış toplum tarafından tam idrak edilebilmiş değildir.

Kapsayıcı Eğitim, Milli Eğitim Bakanlığımızca, eğitimsel, sosyal ve ekonomik gerekçelere dayandırılarak uygulamaya konulmuştur. Öğrencilerin bireysel farklılarını dikkate almak, daha âdil bir toplumun temelini oluşturmak, aynı anda tüm öğrenci gruplarına bir arada eğitim vermek kapsayıcı eğitimin temelini oluşturur. Tüm öğrenci grupları eğitime birlikte katılmış olur.

Bu bilgiler çerçevesinde okullarımızı değerlendirdiğimizde günden güne kapsayıcı eğitimin değeri, gerekliliği artmaktadır. Dezavantajlı çocuklar, toplumun hemen her kesimi içinde hayatlarını sürdürmek ve temel eğitim almak için mücadele içindeler.

Toplum olarak en çok çektiğimiz konu “ayrımcılık” tır. “Ayrımcılık, herhangi mantıklı bir gerekçe söz konusu olmaksızın, bir kişiye, benzer durum ve koşullardaki diğer kişilerden farklı ve eşit olmayan bir muamele yapılması anlamına gelmektedir.”

Dünyada ayrımcılık artmaktadır. Ayrımcılık insanlık suçu olmalıdır. İnsanların doğuştan gelen özellikleri üstünlük sayılmamalıdır. Bu sebeple dil, din, etnik yapı gibi unsurlardan dolayı bir kısım insanlar ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Aşırı nefreti de beraberinde getiren ayrımcılığın son aşaması kendinden olmayanın yaşam hakkını elinden almaktır. Maalesef çağdaş dünyanın gözü önünde yaşam hakkı elinden alınan nice mazlum ve mağdur vardır.

Her rengi, inancı, dili, kültürü, toplumu bir arada ve âdil şartlar altında yaşatmak bir devletin en büyük sorumluluğudur. Kendi ülkemizde bile bir zamanlar kıyafetinden, görüşünden ve görünüşünden dolayı dışlanan insanlarımız vardı. Bugün, belki bazı sorunlarımız çözülmüş olabilir ama üstü örtülen, görülmek istenmeyen, ertelenen nice sorun gelecekte daha derin krizleri çıkartabilecek potansiyele sahiptir. Bizim kapsayıcı eğitim kadar, kapsayıcı siyasete ve kapsayıcı bakış açısına, hayat felsefesine de ihtiyacımız vardır. Aksi halde küçük ama güçlü azınlıkların hâkimiyeti başlarsa demokrasi, hak, adalet, liyakat yok olur.