Dolar (USD)
35.06
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2964.79
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ocak 2023

​Kapıyı Araladık

İki seneyi aşkın ‘Ankaralama’ ile buluşurken ‘tatlı dilin yılanı deliğinden çıkaracağını’, dedikodu ve hamasetten uzak, gönül zedeleyici değil bilakis fethedici üslubu benimseyerek yazdık. Okunup okunmadığımızı test etme imkânımız yok. Ancak internette tıklanma oranımızı işin ehli olan editör arkadaşlarımızın bildiklerini düşünüyorum. Bu arada eş, dost ve ahbaplarımızın yazılarımızı sosyal medya aracılığı ile paylaşımlarından memnun kaldığımızı belirtelim.

İlkyazımız ‘Tanzimat’tan Sonra Türkler’ Hergün gazetesinde 1977 senesinde yayınlandığında üniversite talebesiydim. Yetmişli yılların sonuna doğruyazdığımız Ortadoğu ve Millet gazetelerinden sonra Milli Gazete ve Yeni Devir gazetelerine merhaba dediğimiz günlerde hayat tarzımızı yansıtan çizgiye geçmiştik.

Yazı hayatımızın kırkıncı senesindeyiz. Kamuda çalıştığımız günlerde resmiyetten mütevellit zorunlu müstear yazdıklarımızda siyasî düşüncemizi faş ederken, İslâmî duyarlığımızı akaid noktasında muhafaza ederek kaleme aldığımız yazılar arşivimizde kayıtlıdır. O günlerde cesaret ile kaleme aldığımız cümlelerin hayatımızda yer bulduğunu ifade edebiliriz. Sanırım yaşımızın kemâle erişmesiyle düşüncelerimiz törpülenmiş olacak ki, özgür kaldığımızda kısıtlı sayfalarından bir köşe tahsis eden Milat gazetemizle bugüne geldik. Düşüncem ve inancımın doğrultusunda yazdığım konularda gıybet etmemeye, kişilik haklarına saygılı olmaya, bilmediğimiz konulara girmemeye dikkat ederken daha çok yaşadıklarımı, okuduklarımı, gezdiklerim ve gördüklerimi sizlerle paylaştım.

Okurlarımızın bazılarıyla karşılaştığımızda “Etliye, sütlüye karışmadan, siyasî kimliğinizi ortaya koymadan yazıyorsunuz. Sizin dilinizi nasıl kullandığınızı biliyoruz. O nedenle sizden farklı tenkit yazıları bekliyoruz” minvalinde serzenişler aldığımızda tebessümle geçiştirdik.

Yazmadıklarımızı bilmediğimizden değil, köşemize verdiğimiz isimden kaynaklı olduğunu belirtelim. Aslında ömrümüzün çoğunun geçtiği siyaset zemininde olup bitenleri yakından bilen birisi olarak benden bekledikleriniz az çok tahmin edebiliyorum. Ülkemizde yirmi yılı aşkın süredir iktidarda olan AK Parti’nin önümüzdeki seçimde iktidar gücünü elinden bırakmamasını can-ı gönülden arzu ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi ile ‘cumhur ittifakı’ dediğimiz oluşumun başarılı olması için herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Bildiğiniz gibi yüz metrelik koşularda son on metre çok önemlidir. Bu seçimde de AK Parti ve MHP ortaklığının bir dönem daha ülke yönetiminde bulunmalarının elzem olduğunu söylüyorum. İnsanımızın kazanımlarının devamı için Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak başta bulunmasının önemli olduğunun altını çizerken karşısında olanların beslendikleri mecralarının açıkça bilinmesi gerekmektedir.

Altılı olarak piyasaya çıkan rakiplerin kendi aralarında altın gününe benzer yaptıkları buluşmalarda ortaya somut bir şeyler çıkaramadıklarına da şahitlik ediyoruz. İsimlerini burada zikrederek köşemizi dolduracak değiliz. İçlerinde sol fraksiyonu temsil edenini hariç tutarak kendilerinin muhafazakâr, hatta milliyetçi mukaddesatçı, dindar olduğu iddiasında bulunanların aynı çatı altında bulunmalarının tek sebebi; sadece Tayyip Erdoğan gitsin içindir. İçlerindeki kin ve nefretin sebebini sorgularken ‘size ne yaptı?’ diyorum.

Bu saatten sonra ‘kapıyı araladık’ seçim bitene kadar ‘Durmak yok, yola devam’ diyorum ve’s-selam.