''Kapı çalınacak, babam gelecek''
Bir oda, içinde bir saat sesi,
Hayatın sırtımdan giden pençesi,
Ve beni maziye götüren el,
Eski günlerimiz, sessiz ve güzel…
Bulduğum kayıplar, her günkü yerin,
İşte konsol, ayna, köşe minderin,
Seccaden, tesbihin, namaz başörtün.
Bir şey değişmemiş, sanki daha dün.
Yine ortancalar altı camının,
Dışarda sükûnu yaz akşamlarının,
Bahçemiz sulanmış, ıslak her çiçek,
Kapı çalınacak, babam gelecek…
(Ziya Osman Saba)
Ziya Osman Saba bu toprakların asûde, dingin, huzur şiirlerini yazmıştır. En son mırrasında kalbimiz durur şimdi. Şimdi bu dize ne kadar anlamlıdır: “Kapı çalınacak, babam gelecek…”
Sabır, şükrü, duayı kuşandığımız zamanlardayız. Bu günler de gerilerde kalacak. Dünya devir daim halindedir. Bu da geçer diyerek nice acıları sırtlamış insanoğlu, nice imtihanlardan geçmiştir. Peygamberler ve kavimler nice zorlu imtihanlarla muhatap olmuşlardır.
Dünya ailesi olarak, virüs belası her tarafı kuşatmış durumda. Şimdi her anlamda daha duyarlı, olaylara karşı daha temkinli ve soğukkanlı bakma zamanlarındayız.
Evlerimizde kalacağımız, evlerimizi karargâhlar edinerek tüm dünyayı kaosa sürükleyen virüsle savaşmak zorundayız.
Biz inanırız. Rabbimizin imtihanları vardır. Rabbimizin her bir imtihanı aslında bu dünyaya ait olmadığımızı hissettirir bizlere.
Celalettin Rumi, köhne bir konağa benzetir dünyayı. Dünya böyledir dostlar köhne bir konak gibi neresini tamir etseniz başka tarafı dökülür. Yine Elmalılı Hamdi Yazır; “Alçak hayat” diye bir ifade kullanır dünya hayatı için.
Ait olduğumuz yeri bilme zamanlarındayız. Hem bu dünyamızı hem de ahiretimizi kurtarmak için uyanıklık, silkiniş, bilinç ve duyarlılık zamanlarındayız. Hesaplarımızı güzel yapma zamanlarındayız. İzzetlice verme, erdemlice yaşama zamanlarındayız.
Hiç bitmeyecek imtihanlar oysa. Birisi bitecek başka birisi başlayacak ama bizim gösterdiğimiz duruş, gösterdiğimiz tepkiler hep kalıcı olacak. Ukbamızı ve dünyamızı inşa edecek imtihanlar karşısındaki duruşumuz.
O en son cümle dedim ya şairin kurduğu: “Kapı çalınacak, babam gelecek.” Bu cümlenin yetim büyüyen birisi olarak benim için çok derin anlamı var.
Şimdi kapı arkalarında bekleyen sağlıkçılarımızın nice evlatları var, hem annelerini hem de babalarını bekliyorlar.
Şimdi bizlerin soğukkanlılıkla, erdemli ve onurluca millet olarak bu beladan kurtulurken bu bekleyenleri düşünmemiz gerekiyor. Bu virüs bulaştı bir defa. Tüm dünyayı muhasara altına altı. Yenilmez sandıklarımız yeniliyor.
Hani Yunus ne diyordu: “Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere / Yalan değil gerçektir / Ben de gördüm tozunu.”
Dünyanda yenilmezler sayılan büyük güçler nasıl da çaresizler şimdi küresel salgın, küresel ölümler karşısında. Ve bu öyle bir salgın ki zengin, yaşlı, fakir, soylu, köylü, kentli ayırmıyor. Herkesi eşitleyen halde kuşatmış durumda insanlığı.
Şimdi dostlar ben düşünüyorum, sıcaklar başlayınca o kat kat tulumlarının içindeki sağlıkçılarımızı. Onlar sıcak havalarda bu koruma amaçlı giydikleri tulumlarda ne kadar zor şartlarda çalışacaklar. Ve daha pek çok zor durum var, ailelerinden ayrılar, ölüm enselerinde sanki. Tüm bunları göz önünde bulundurarak toplum olarak daha duyarlı, daha bilinçli davranmamız gerekiyor.
Açlıktan ölmek kolay değildir dostlar. Şimdi kanaat etme zamanlarındayız. Mahrumiyetin nimetlerini yaşama zamanlarındayız.
Evlerimizi cennetten bir köşe eyleme zamanlarındayız. Bu musibetlerde mutlaka hikmetler vardır. Belki de ihmal ettiğimiz ailemizin, yaşlılarımızın, çocuklarımızın, annelerimizin, babalarımızın, memleketimizin, sokağımızın, İstanbul’umuzun, soluduğumuz özgürce soluduğumuz havamızın, suyumuzun, yaşlı dünyamızın kıymetini bilme zamanlarındayız. Her şey eksildiğinde kıymeti artar dostlar.
Anneler olarak çocuklarımızın, eşimizin en sevdiği yemekleri yapalım. Onlarla kaliteli ve güzel vakit geçirelim. Çocuklarımızın, gençlerimizin gözlerinin içine bakalım. Onları rahat bırakalım, eleştirmeyelim, oldukları gibi kabul edelim. Onları anlamaya çalışalım, çünkü onlar için bu yaşananlar çok daha acı. Aile içinde anlayışlı, sabırlı, kuşatan bir sevgi ile davranma zamanlarındayız dostlar.
Babalar olarak, ailemize bakışımızı yeniden sorgulayalım. Dört duvar arasında kalıp evin yükünü omuzlamış olan eşleri anlamaya çalışalım. Çocuklarımıza sabır gösterelim. Şimdi gerçekten maişet kaygısıyla verilen büyük savaştan eve dönülünce, çocuklarınızın, eşinizin gözlerine iyi bakın, içten samimi bir duyarlılıkla davranma zamanları dostlar.
Bu zorlu süreçleri soğukkanlı bir şekilde atlatma zamanlarındayız. Önümüzde örnekler var dostlar sabırla son bulacak bu süreç. Yeter ki sabırla, devlet büyüklerinin, Sağlık Bakanımızın talimatlarını millet olarak yerine getirelim. Millet olarak dayanışma içinde olalım. Birbirimizi anlamaya çalışalım.
Babalar, anneler evine gönül rahatlığıyla sağlıklı bir şekilde dönsün diye, hastanelerin yoğun bakımlarındaki nice hasta sevdiklerine kavuşsun diye güzel ülkemin güzel insanları evimizde kalalım.
Evimde kalalım, sabırla, duayla, şükürle Rabbimize gönülden yalvaralım. Bu günler geride kalacak elbet dostlar, güzel günler göreceğiz inşallah…
Selvigül Kandoğmuş ŞAHİN