Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2503.94
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Haziran 2022

Kapalıçarşı'nın üstü başka, altı başka bir âlem

arşı_3cd30ec63fbc875b31ca572ab93eab58.PNG

İstanbul’un 1453’te maddi fethinin yanında mânâ fethi için atılan önemli temellerden birisi de Kapalıçarşı’nın inşa ve ihya edilmesidir. Nitekim fetihten hemen sonra, Fatih Sultan Mehmed’in kent içinde çarşı, han, dükkân, hamam, cami yapılmasını emrettiği belgelerden izlenir.

Bu bağlamda yeni bir başkentte rekabet sağlayacak güvenli bir üretimi sağlamak, ekonomiyi düzenlemek ve bir güç; yeni bir kimlik; küresel rekabet için yeni bir ürün; yeni bir felsefe oluşturmak Kapalıçarşı’nın temelinin atılmasındaki en önemli sebeplerdir.

Doğal olarak burada yeni bir “Osmanlı ürün kimliği” oluşturulması ve bu kimliğin öncelikle seçkin bir çevre içinde “öncü eserlere dönüştürme” çalışmaları da başlatılmıştı. Büyük Çarşı; devasa bir tasarım, eğitim ve üretim merkezi olmasının yanında büyük bir “gücün simgesi”ydi.

*

Cihan Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Han’ın emriyle1461 tarihinde İstanbul’a kazandırılan Kapalıçarşı asırlardır sadece ekonomi değil, tarih, kültür, sanat ve turizmin merkezi olarak varlığını sürdürüyor. İstanbul’un kalbi olmasının yanında dünyada eşi benzeri bulunmayan çarşı yüzyıllardır kültürlerin buluştuğu, ticaretin kalbinin attığı yer olma özelliğiyle bir çekim merkezi olarak herkesi kendine hayran bırakıyor.

İstanbul’un Fatih ilçesinde Beyazıt, Molla Fenari ve Taya Hatun Mahalleleri sınırları içinde bulunan ve 2 adet bedestenden (Cevahir ve Sandal) oluşan Kapalıçarşı’da 3285 dükkân, 24 han, 1 cami, 2 mescit, 7 çeşme, 1 şadırvan, 1 kıraathane, 5 lokanta, 4 kafeterya ve 40 bin çalışan faaliyet gösteriyor.

Alanında dünyanın ilk örneklerinden birisi olan Kapalıçarşı, öncelikle bir ticaret ve alışveriş merkezi olmanın yanı sıra diğer unsurlarla birlikte düşünüldüğünde kendisine has ayrı bir dünyadır. Adı ve şöhreti sınırları aşmış olan çarşı, yaklaşık 561 yıldan beri medeniyetlerin harman olduğu yarımadada İstanbul’un ticaret, tarih, kültür, sanat ve turizm hayatına yön vermeye devam ediyor.

Kapalıçarşı, 42 bin metrekarelik alana kurulmuş 2 bin 500 mağazasına 21 kapısından günde ortalama 230 bin kişiyi ağırlayarak, en çok ziyaret edilen ticaret ve turizmin merkezi olmayı sürdürüyor. (TIME dergisi Kapalıçarşı’yı dünyanın en çok ziyaret edilen çarşısı seçti.) Dünyadaki emsalleri işlevlerini yitirerek müze statüsüne alınırken, Kapalıçarşı hâlâ, tarih, kültür ve ticaret merkezi olarak hizmet veriyor.

Çarşı, Kapalıçarşı Kat Malikleri tarafından oluşturulan Yönetim Kurulu tarafından yönetiliyor. Genel kurul tarafından seçilen ve 9 kişiden oluşan kurulda İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü de birer üye ile temsil ediliyor.

*

Asırlardır kültür, tarih ve ticaretin harmanlandığı eşsiz bir yer olan Kapalıçarşı, İstanbul’un, ülkemizin ve dünyanın en önemli simgelerinden birisidir. Her yönden benzersiz olan bu yapıyı geçmişten kopmadan ileriye taşımak, gelecek nesillere aktarmak, Kapalıçarşı etrafında toplumda bir bilinç oluşturmak herkese düşen bir görevdir. Kapalıçarşı’nın özünü temsil eden, ona ruh veren geleneğin zamanın icapları da dikkate alınarak yaşatılması gerekir. Kapalıçarşı mirasını geleceğe taşımak sorumluluğu, sadece bir kesimin değil, toplumun bütünündür.

İşte bu anlayışla yola çıkılarak asırların yorgunluğunu iyice hissettirmeye başlayan İstanbul’un gözbebeği, ticaretin kalbi Kapalıçarşı yaklaşık 40 yıl aradan sonra tekrar 2016’da yoğun bakıma alındı.

Çatıda başlatılan restorasyonla gece gündüz demeden aralıksız olarak tam 630 gün boyunca hummalı bir çalışma yürütüldü. 48 bin metrekarelik alanda temel yalıtım yapılarak, 800 bin kiremit kullanılarak büyük bir emek ve planlı bir çalışma sonucu Kapalıçarşı’nın çatısı tamamen değiştirilerek yeni görünümüne kavuşturuldu. 2019 yılında çalışmaların sona ermesiyle birlikte eşsiz bir manzaraya sahip olan çarşının çatısı 1 Temmuz’da turizme açıldı. İstanbul’u Kapalıçarşı’nın çatısından izlemek isteyenler için turizm acenteleri vasıtasıyla turlar düzenlemeye başladı. Her ne kadar ziyaretçilerin toplanma lokasyonu tarihî yapıya uygun olmasa da çatıyı bugüne kadar çok sayıda ziyaretçi gezdi.

*

Çatının ardından 2020’de İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan ve Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş’un imzaladığı üçlü protokolle yeni bir restorasyon sürecine girildi. İmzalanan protokol ve Anıtlar Kurulu’nun onayıyla Aralık 2020’de statik güçlendirmesi, altyapı düzenlemesi, zeminlerin yenilenmesi ve beden duvarlarının güçlendirilmesi ve tavan işlemeleri için ilk çalışmaların startı verildi. Restorasyon döneminde şantiyeye dönen çarşı, 7 kişilik bilim kurulu koordinasyonunda, tarihî dokusuna uygun olarak yeniden ayağa kaldırılmaya başlandı.

UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’ndeki Kapalıçarşı’nın 17 bin metrekarelik tabanı yenilenirken, 40 kişilik ekip gece gündüz demeden aralıksız “kalem işi”ni büyük bir titizlikle orijinaline uygun olarak duvar ve kubbelere yeniden nakşediyor.

Artık 1894 depreminden sonra yapılan en kapsamlı onarım ve restorasyon çalışmalarının sonuna yaklaşılıyor. Kalemkârlar, Yağlıkçılar Caddesi ve Ağa Sokak’ta son rötuşlarını yapıp iskeleden inmeye hazırlanırken, bu süreçte elini taşın altına koyanlar büyük heyecan yaşıyor.

*

Medeniyetlerin geçit merasimi yaptığı yarımadada asırlardır varlığını sürdürerek günümüze kadar ulaşan Kapalıçarşı veya yabancıların ifadesiyle Grand Bazaar’ın “İçinden Dünya Geçiyor”. İçinden dünyanın geçtiği bu çarşının üstü başka, altı bir başka âlem!..

sabri_b1530f5d940952f7753db008994421e0.PNG

Çarşının içinde karınca misali fasılasız büyük bir insan seli akarken, çatısında ise insanları farklı bir boyuta taşıyan âlem var. Issızlığın sessizliğe eşlik ettiği çatıda medeniyetlerin ruhunu günümüze taşıyan Nuruosmaniye (ana kubbesindeki dua eden insan silüeti görülmeye değer), Atik Ali Paşa Camii ve Beyazıt Camii semaya yükselen minareleriyle salâh ve felâha çağırırken, Çemberlitaş (Yanık) Sütunu ve Beyazıt Kulesi, İstanbul’da eserleri sadece yangınların yok etmediğini, heyhûlâ gibi dikilen kimliksiz beton kulelerin istilasını tarihe not düşüyor.