Dolar (USD)
32.66
Euro (EUR)
35.41
Gram Altın
2511.33
BIST 100
10851.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Temmuz 2024

​Kaosa hizmet etmeyelim

Irkçılık, 19. yüzyıldan kalma bir ruh hastalığıdır. Milli eğitim sistemimizin temeli ırkçılıkla yoğrulmuştur. Türk ırkının diğer ırklardan üstün olduğu fikri okullarda aşılanmıştır.

Bilhassa Arap düşmanlığının ve nefretinin de biz mazisi vardır. Bu böyledir. Bunu kimse inkâr edemez.

Her yanımız İngiliz kültürüne bulaşmışken, okullarımızda İngilizce zorunlu ders olarak okutulurken ve İngilizce, mahalle aralarına kadar tabelalarda yer bulurken milliyetçiliğimizi rafa kaldırırız.

İngilizceyi baş tacı ederken Arap alfabesinden gıcık kaparız. Milliyetçilik, ırkçılık burada sökmez. Çünkü İngilizce, batı demektir, modernleşmedir, sosyetedir, çağdaşlık göstergesidir, güçtür, hakimiyettir.

Bu burada kalsın.

Fakat siz Avrupalı ülkeler huzur içinde yaşasın diyerek beş milyon küsur sığınmacıyı bir depo vazifesi olarak ülkenizde tutarsanız işler biraz karmaşıklaşır. Bu mesele hassaslaşır ve yumuşak karnınız haline gelir. Bu da bir hakikat.

Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir çoğunlukla, beş milyon sığınmacıyı uzun yıllardır ülkenizde barındırmak kolay bir iş değildir. Burada yaşanan sıkıntıları ırkçılık kapsamında ele almak işin kolayına kaçmak olur.

Ben onu yapmayacağım ve hakikati ortaya koymaya çalışacağım.

Suriyeli sığınmacıların onurlu ve şerefli bir şekilde kendi ülkelerine dönmesinden yanayım. Öncelikle bunun bilinmesini isterim.

Eğer siz, çocuk istismarı üzerinden, yine çocukların yaşadığı evleri ve iş yerlerini ateşe verirseniz bu sefer de sizin yumuşak karnınız olan ırkçılığı kullanarak bunu kitlesel bir provokasyona çevirmek isteyen yabancı istihbarat örgütleri devreye girer.

O yüzden Kayseri’de yaşananlarla, sınırımızda yaşanan eşzamanlı provokasyonlar aynı merkezden kumanda edilmiştir.

Suriyeli çocukların tecavüz edilip kuyulara atıldığı haberlerini de izledik bu ülkede. Mesele çocuk istismarı ise bunun yolu yordamı sadece Suriyelilerin yaşadığı mahalleleri ateşe vermek değildir.

İşte burada yabancı istihbarat örgütleri devreye girerek bu nefreti ve kızgınlığı diğer illeri de sıçratmak ister.

İçeriden buna destek veren siyasetçileri ve özel tutulmuş troll hesaplarını da eklersek meselenin karanlık yüzü ortaya çıkar.

Bakınız, beş milyon sığınmacının toplumda uyandırdığı rahatsızlığı bir nebze olsun anlayışla karşılıyorum ancak Suriye ile Türkiye arasında yaşanacak bir uzlaşmanın tam arifesinde ortalık ateşe veriliyorsa kimse kusura bakmasın bu işin ardında CIA ve MOSSAD vardır.

Zaten Arap nefretinden gözleri dönen kitleyi sokağa dökmek onların profesyonelce yaptığı bir iştir.

Amerika ve İsrail, Suriye ile yakınlaşmamızı ister mi?

Elbette istemez nedeni ise o bölgede Amerika’nın uşaklığını yapan terör örgütlerinin temizlenmesi ve Amerikan politikalarının tasfiyesi söz konusudur.

İran ile Arabistan’ın, Arabistan, Mısır ve Türkiye’nin bozulan ilişkilerini düzeltmesi, Irak ile yapılan güvenlik anlaşması ve son olarak Suriye ile görüşmelerin yapılacak olması Amerika’nın elini kolunu bağlamaya yöneliktir.

Eğer bölgede ciddi ittifaklar tesis edilirse ki ediliyor, o zaman Suriye’nin kuzeyinde inşa edilecek olan bir PKK devleti hayat bulmayacaktır. Bu da Büyük İsrail Projesi’ne vurulacak en büyük darbe olacaktır.

Ve Evangelistler tarafından kontrol edilen İsrail’in kıyamet savaşları senaryosu rafa kaldırılacaktır. Çünkü Türkiye, bu senaryonun tam merkezinde ve hedefinde olan bir ülke konumundadır.

Suriye’nin bölünmesinden sonraki hedef Türkiye’nin bölünmesidir.

O yüzdendir ki gerçek milliyetçilik, Tavistock’un, CIA’nın ve MOSSAD’ın ürettiği algılara yenik düşmeden yani kaosa imkan tanımadan Amerikan’ın yer almadığı bölgesel ittifaklara destek vermektir.

Bilerek veya bilmeyerek kim provokasyona geliyorsa ülke aleyhinde iş tutuyor demektir. Unutmayın, burada çıkarılacak bir iç çatışma, sınırımızda kurdurulacak olan bir ikinci İsrail devletiyle sonuçlanacaktır.