Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Temmuz 2017

Kaos Planı Olarak Katar Krizi

Ortadoğu, krizler coğrafyasıdır. İktidar mücadelesi uğruna her gün yeni krizlerin ve çatışmaların çıkması sürpriz değildir. Ortadoğu'da siyasetin suya yazıldığı ifadesi Ortadoğu'daki her şeyin gelip geçiciliğini anlatırken, sürekli kriz halinin ise temel gerçek olduğunu ifade etmektedir.

Suudi Arabistan liderliğindeki Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır bloku, Katar'ekonomik, ulaşım, ticaret, coğrafya ve diplomasi alanlarında kapsamlı bir ablukaya almış bulunmaktadırlar. Suudi Arabistan öncülüğündeki ablukanın temel amacı, Katar'ın Suudi Arabistan'ın sömürgesi olmasıdır. Suudi Arabistan, Katar'ın kendi kontrolü dışında olmasını istememekte, Körfezdeki bütün ülkelere Bahreyn olmalarını dayatmaktadır. Suudi Arabistan, bütün Körfez ülkelerine Bahreyn olma veya yok olma seçeneklerini empoze etmektedir. Katar'ın yapması için Suudi Blokunun sunduğu talepler listesi, bir sömürgeleştirme projesidir.

Suudi Arabistan, Körfezdeki sorunlara sert güç, yani askeri müdahale yolları kullanarak kendi çözümünü dayatmaktan çekinmemektedir. Bahreyn'de meydana gelen toplumsal olaylar sırasında Suudi Arabistan, bu ülkeye yirmi bin askerle müdahalede bulunmuştu. Yemen savaşının sahadaki fiili tarafı, Suudi Arabistan'dır. Mursi'yi ve seçilmiş hükümeti deviren Sisi darbesinin arka plandaki destekçisi ve sponsoru, Suudi Arabistan ve onun güdümündeki bloktur. Libya'daki Hafter hükümetini oluşturan ve destekleyen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'dir. Suudi Arabistan, kendisini Arap dünyasının lideri olarak görmekte ve emperyal bir politikayla bütün Arap dünyasını kontrol etmeye çalışmaktadır.

Suudi Arabistan'ın Körfez ve Arap dünyasındaki yayılmacılığının ve işgalciliğinin arkasında Amerika ve İsrail bulunmaktadır. Trump'ın Suudi Arabistan gezisi sırasında Katar krizinin çıkacağının işaretleri verilmeye başlanmıştı. Amerika, Suudi Arabistan'la üç yüz seksen milyar dolar değerinde büyük bir silah satış antlaşması yaptıktan sonra terörü desteklemekten dolayı Katar'ı suçlayan konuşmalar yapmaya başlamıştı. Trump yönetimi, İran'la yeniden çatışmayı, Suudi Arabistan üzerinden bütün Arap dünyasını İsrail karşısında etkisiz hale getirmeyi ve Ortadoğu coğrafyasında yeni savaşların ve krizlerin çıkmasını istemektedir. Amerika'nın onayını ve desteğini arkasında hisseden Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez bloku, Katar'ı ablukaya alarak burayı kendisine bağımlı hale getirmeye çalışmaktadır.

Suudi Arabistan'da meydana gelen saray darbesi, Amerika'nın ve İsrail'in Ortadoğu'daki savaş ve çatışma politikalarına uygun bir şekilde gerçekleşmiştir. Suudi Arabistan'da Muhammed bin Selman resmen veliaht ilan edilmiştir. Muhammed bin Selman, Yemen ve Bahreyn operasyonlarının mimarı olarak bilinmektedir. Yeni veliahtin Amerika'nın ve İsrail'in çatışma ve savaş politikasını hayata geçirecek en uygun kişi olduğu söylenebilir. Reform ve değişim konusunda hiçbir vizyonu olmayan, Trump yönetimine mutlak bir şekilde sadık ve savaş yoluyla sorunların çözülmesine eğilim duyan Muhammed bin Selman'ın veliaht ilan edilmesi, Ortadoğu ve İslam coğrafyası için iyi bir gelişme değildir. Selman'ın veliaht ilan edilmesini, Ortadoğu'da kaosu, belirsizliği ve çatışmayı derinleştirecek yeni bir gelişme olarak okuyabiliriz.

Yeni veliaht, Amerika'ya mutlak bir şekilde bağımlı ve sadık olmasına rağmen, Rusya'nın Ortadoğu'daki öneminin farkındadır. Selman, Putin yönetimiyle iyi ilişkiler kurarak İran ve Suriye politikaları başta olmak üzere Ortadoğu'da Rusya'yı Suudilere yaklaştırabileceğini hesaplamaktadır. Toy, maceraperest ve kibirli bir bedevi aşiret reisinin özelliklerini taşıyan Selman'ın Putin gibi donanımlı, yetenekli ve tecrübeli kurt bir politikacıyı yeterince anladığı söylenemez.

Katar ablukası krizi, Ortadoğu'da yeni ittifakların altyapısını hazırlayan bir gelişme niteliğindedir. Katar krizi, Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiyi ve uyumu bütünüyle bozmuş, üç parçalı Körfez tablosu ortaya çıkarmıştır. Suudi Arabistan-Bahreyn-Birleşik Arap Emirlikleri bir yanda iken Kuveyt ve Umman tarafsız kalmışlardır. Arap dünyasından izole edilmeye çalışılan Katar, İran ve Türkiye ile çok yakın ilişkiler içine girmiş bulunmaktadır. Katar krizi, Ankara, Doha, Tahran ve Moskova arasında yeni ilişkilerin şekillenmesine yol açmıştır. Bu dört başkent kendi aralarında yeni ilişkiler geliştirirken, Amerika'nın Ortadoğu'da ve Körfezde en etkin güç olduğu gerçeğini göz ardı etmemektedirler.

Türkiye, Katar'ın finans ve enerji kaynaklarını etkili bir şekilde değerlendirerek Ortadoğu'daki varlığını güçlendirmiş durumdadır. Türkiye'nin Ortadoğu'da artan gücünün farkında olan Putin yönetimi, Suriye'de Türkiye'ye alan açan politikalar izlemektedir. Halep bölgesinin fiilen Türkiye ve Rusya arasında paylaşıldığı olgusunu dikkate aldığımızda Rusya'nın Türkiye'nin Efrin operasyonunu onaylayacağını ve destekleyeceğini söyleyebiliriz. Rusya, Türkiye'nin Efrin'e yönelik askeri girişimlerine karşı şimdiye kadar olumsuz bir tepki vermiş değildir. Katar krizinin, Türkiye ve Katar'ı Rusya'ya yaklaştırdığını ve Türkiye'ye Suriye'de yeni operasyon imkanı yarattığını söyleyebiliriz.

Katar krizi, Ortadoğu'da ve Körfez'de büyük bir iktidar ve hegemonya mücadelesinin önünü açmış bulunmaktadır. Katar krizinden sonra Filistin sorunu, Kürt sorunu, Şii-Sünni sorunu, İhvan sorunu, Suriye ve Irak sorunları başta olmak üzere Ortadoğu'nun bütün büyük sorunları, yeniden şekillendirilmektedir. Katar krizini çıkaran üst akıl, Ortadoğu'da büyük sorunlar ve çatışmaların önünü açmış bulunmaktadır.