Kaos arama timi ı̇ş başında
Eski Türkiye’yi
tamamen kaybetmek istemiyorlar.
Bu konuda çok
azimli, çok gayretli ve bir o kadar da ahlaksızlar.
12 Eylül 1980
öncesi sabah sağcıyı vuranlar, akşam solcuları hem de aynı silahla
vuruyorlardı.
Beş bin gencimizin
hayatını kaybettiği bu anarşi dönemine“Sağcı-Solcu Kavgası” dediler.
Maalesef millet
olarak bu yalana bizler de inanıyorduk.
Tamam, Türkiye’de
birbirine karşı olan muhafazakar sağcı ülkücü kesim ile ateist sol-sosyalist
kesim birbirini sevmiyordu hatta birbirlerine düşmanlıkları gizli değildi.
Lakin;
Ne sağcısı ne
solcusu kendi başına fikir geliştirebilecek yetkinlikteydi. Çünkü savundukları
ideoloji hakkında fikir geliştiremeyen gençlerin birbirleri hakkında bu kadar
hızlı, isabetli istihbarat geliştirmeleri mümkün değildi.
Cuma günü İzmir
HDP İl Başkanlığına bir şahıs silahlı saldırıda bulundu ve maalesef bir insan
öldürüldü. Aynı günün akşam saatlerinde Diyarbakır’ın Hani ilçesinde Ak Parti
ilçe Başkanlığına patlayıcılar atıldı. Allah’tan bu saldırıda can kaybı yaşanmadı.
Uzun zamandır
şehirlerde bu tür saldırlar olmuyordu. İlgili kurumların titiz çalışmaları şehirlerde
terör ve anarşiyi sıfırlamıştı, ama birkaç saat arayla iki ilimizde rakip
partilere yapılan bu saldırı bize 1980 öncesi saldırıları hatırlattı.
Çünkü;
İzmir
saldırısından hemen sonra ABD tarafından fonlanan medyanın, “Saldırgan
MHP’li, Ülkücü” diye manşetlerini tazelemesi,
Hemen akabinde
‘saldırının önceden bilindiği ve saldırganın kimliği hakkında önceden çalışma
yapıldığı’ kanaatini güçlendirenve dahası, saldırgana ait kısmen montaj
olduğunu düşündüğümüz fotoğrafların bu yayın organları tarafından peş peşe paylaşılması,
Bizi 12 Eylül cuntasının
başı Kenan Evren’in, “Darbeyi daha önce yapacaktık ancak olgunlaşmasını
bekledik” sözlerini hatırlatmaya sevketti.
Haksız
sayılmayız,
Aynı günün
akşamında Diyarbakır’da Ak Parti’ye saldırı düzenlendi. Sabah kurşunlar HDP’ye,
akşam patlayıcılar Ak Parti’ye.
Amaç yeterince
belli değil mi?
Ama
unutmasınlar ki artık oyunlara gelmiyoruz.
Bizi ne olursa
olsun birbirimize düşüremezler.
Ne yöneticiler
ne de diğer kesimler yeniden kargaşa ve kaos istiyor. Bu sebeple hibrit savaş
olarak bilinen çok yönlü savaşın Türkiye üzerine çökmesine Türk’ü, Kürd’ü,
Sünnisi, Alevi’siyle kısacası millet olarak izin vermeyeceğiz.
Bakınız,
MHP lideri
Sayın Devlet Bahçeli, İzmir saldırısından hemen sonra“Olayın bütün
yönleriyle vüzuha kavuşturulması” çağrısında bulunmak suretiyle kaos
beklentisi içinde olanların gözlerine bir avuç toprak atarak kirli emellerini
kursaklarında bıraktı.
İstediler ki
MHP bu kirli oyuna sessiz kalsın ya da taraf olsun.
İstediler ki
milletimiz bu ihaneti görmezden gelsin. Ama öyle olmadı, toplumun her
kesiminden saldırıya ve saldırgana lanet yağdı.
Aynı şekilde
Hani’deki saldırının da İzmir saldırısı ile ilişkilendirilmesi istendi. Şükür
ki millet bu oyunlara doydu ve artık bu kirli planları akameteuğratacak ferasete
sahiptir.
Şimdi,
Saldırganın
bütün ilişkileri araştırılıp soruşturulmalıdır. Sedat Peker’in bildiğini
elbetteki istihbarat birimleri de biliyor. Haftalar önce bu tür saldırılara
işaret eden Peker’in ağababaları boş durmayacak. Öyleyse biz bir adım önde
olmalıyız, tıpkı son beş yılda terörle mücadelede hep birkaç adım önde
olduğumuz gibi.
Saldırganının olaydan
sonraki tavırları saldırının çok profesyonel olduğunu ortaya koyuyor.
Şöyle ki;
Saldırgan
kaçmadı.
PKK’ya olan
nefretim saldırıya sebep oldu,dedi.
Siyasi tarafını
net olarak ifade etti.
Yakınlık
duyduğunu söylediği kesimin böyle bir saldırıyı tasvip etmeyeceğini bildiği
halde saldırganın bu tavrı olayın ‘derin’ bir plan dahilinde yapıldığını
gösteriyor.
Çok uzun
zamandır ülkede bu tür saldırıların olmadığını düşündüğümüzde bu saldırının bir
nefret işi olmadığını, “düğmecilerin” iş başında olduğunu görmek zor
değil.
Sağduyu.
Evet, tam da
bugünler sağduyu zamanıdır.