Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Haziran 2023

Kanunla kadın korunmaz

Değerli okurlarım, kanunlar üzerinden yasaklarla nereye kadar gidilebileceğini yâda gidilemeyeceğini hasbihal edip meseleyi enine boyuna yaklaşmanın günü geldi kanaatindeyim.

Gündemden bir türlü düşmeyen 6284 kanunu ile kadın korunmuyor gerçekliği yaşanan cinayetlerle defalarca anlaşıldı sanırım.

Bu yasak kanunla daha nereye kadar gidilecek doğrusu bende merak ediyorum. Özellikle mesleğim gereği 6284 mağduru olmuş hastalarım olunca kanunla kadının korunamayacağını hatta tam tersine mağdurlar ordusuna her geçen gün yenilerinin eklendiğinin canlı şahidi olarak yetkililerimizi bu önemli konuda bir kez uyarma ihtiyacı hissediyorum.

Bu ucube kanunun mağduru sadece hanımlar veya erkekler olmuyor. Tüm aile ve çocuklar bu yasanın giyotinleri arasında lime lime doğranıyor.

İşin içine feministler ve durumdan vazife çıkarıcı güruh karıştı mı olan oluyor ve ortada ne yuva ne huzur ne de güven kalıyor.

Bir meslektaşım 14 yaşında bir kızımızı bana yolladı. Görüşmenin özeti ile meseleyi kısaca aktaracağım.

Kızımız dayısının tacizine uğradığını okuldaki kız arkadaşına söylüyor. Arkadaşı rehberlik öğretmenine durumu söylersöylemez mal bulmuş mağribîci öğretmen anlamadan dinlemeden ihbar ediyor ve okula gelen polisler kızın ifadesi doğrultusunda aile ve dayısının ifadesini alarak durumu savcılığa bildiriyor.

Tacize uğradığını ifade eden kızımızı aile benimle buluşturdu. Uzatmaya gerek yok on beş yirmi dakika çerisinde çelişkili konuşmalarından gerçekle ilgisi olmayan hayali bir taciz olayı ile karşı karşıya olduğumuzu anladım.

Kızın dayısı anne ve babası ile konuştum.

Benzer hadiselerin günümüzde çoğaldığını maalesef sosyal medya ve basında çıkan haberlerden etkilenen yavrularımızın çeşitli sebeplerle benzer hayali yaşantılarını ciddiye alanların hataları sonucu hem emniyet, hem adalet, hem de aile içi sıkıntıların arttığından bahisle önce anne babayı sonra dayının yaşadıkları azaplı günlerden çıkmalarına vesile oldum.

Benzer başka bir hadise de özetle şöyle.

20 yaşlarında bir kızımız fonksiyonel ağrı yakınmaları ile ailesi tarafından muayenehaneme getirildi.

Muayene ettim.

Tetkikleri tahlilleri ve kullandığı ilaçları ile tedavilere cevap vermemesinin altında yatabilecek sorun ararken, kızımız çocukken babasının tacizinden bahsedince probleminin sebebinin bu sorun olacağını düşünerek sorularımı bu yönde sürdürdükçe ifadesindeki çelişkiler ve kopukluklar şüphemi farklı yönlere çekti.

Ablası ve annesi ile konuştuğumda, böyle bir durumun yaşanmasının mümkün olmayacağı babanın öğretmen olduğunu evlatlarına eşine düşkün olduğu ancak biraz otoriter olduğu ifade edilince gerçeği anlamakta fazla gecikmedim.

Kızımızla bu bilgiler ışığında tekrar konuştuğumda ifade aynen şöyle.

Kız arkadaşım babasından kurtulmak için böyle bu yolla babasını evden uzaklaştırmış ve baba baskısını bu şekilde yok etmiş.

Bende denemek istemiştim.

Pişmanım.

Durum özeti ile aynen böyle.

İlk vakamız savcılığa intikal etmişti. Savcılık ifadelerdeki tutarsızlığı gözeterek dayının suçsuzluğuna ve soruşturmanın açılmasının gerekli olmadığına kanaat getirmişti.

İkinci vakada ise savcılığa intikal eden bir şikâyet olmadığı için sulhu selamet ile mesele çözülmüş oldu.

Baskın baba karakteri özellikle kız çocukları üzerinde kendini daha fazla hissettiriyor.

Özellikle soyut somut kavramları tam gelişmemiş genç erişkin kızlarımız sağdan soldan duyduklarının etkisi altında kalarak hem kendini hem aileyi hem de hayali mağdurları yakabiliyor.

Örnekler bıtırak gibi çoğalmaya devam ediyor.

Kanunla kadın korunmaz.

Sevgi saygı ve muhabbet ikliminde karşılıklı hak ve hukuku önce insanlık adına sonra yüce dinimizin emaneti olmalarından dolayı kadınlarımızı koruyalım.

Cenneti anaların ayakları altına alan dinimizin aşkına, hanımlarımızı çocuklarımızın anneleri olması hasebi ile bir kez daha sevgi saygı ve muhabbetle kucaklayalım.

Sosyal medyayı soysuzlaştıranlar sadece kadınlar üzerinden değil birçok alanda algı ticareti yaparak toplumun sinir uçlarına dokunmayı marifet sanıyor.

Dezenformasyon yasası çıkmasına rağmen nerede ise her alanda yalan yanlış bilgilerin sosyal medyada zirve üstüne zirve yapmayı sürdürmesi ve zırvalayanların yaptıklarının bedelini ödememeleri sorunlar yumağını içinden çıkılmaz hale getiriyor.

En son zirve yapmış ve milyonlarca kez paylaşılıp beğeni toplamış kendini Suriyeli olarak tanıtan bir soysuz vatandaşın ağzından paylaştıkları birçoğumuzun malumu.

Türkiye yüzyılında böyle kepazelikler artık yaşanmamalı veya asgariye inmeli.

Vatandaş yeni hükümetten çok ama çok umutlu.

İnşallah umutlar başka baharlara kalmaz ve bir bir gerçekleşerek yüzleri güldürür.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.