Kangal 'Devlet Ana'ya emanet
SABRİ
GÜLTEKİN
Avrupa’nın en
büyük havalimanı İstanbul Havalimanı’ndan havalanıp, 1 saat 15 dakika sonra
yurdu demir ağlarla örmekle kalmayıp ilk yerli uçağı üreten “babayiğit”in
ismini taşıyan Sivas Nuri Demirağ Havalimanı’na iniyoruz.
Medeniyetlerin
geçit merasimi yaptığı Sivas üzerinden yolculuğumuzun rotasını Kangal’a doğru
çeviriyoruz. Kızılırmak Köprüsü’nü, Taşlıdere Geçidi’ni Yağdonduran Tüneli’ni,
Halep Köprüsü’nü, Kurusırt’ı geçip Kangal’a doğru ilerliyoruz.
Kangal; tarihiyle,
kültürüyle, köpeğiyle, koyunuyla, hububatıyla, çermiğiyle, termiğiyle, altın-
demir-krom maden yataklarıyla, güneş ve rüzgâr enerjisiyle stratejik ve
ekonomik zenginliğe sahip bir ilçe.
Kurusırt’ı aşıp
kuşbakışı manzara eşliğinde Kangal’ın merkezine doğru yaklaşırken mâziye dair
ne varsa selâma duruyor. Belleklerde arşivlenmiş hâtıralar yeniden canlanıyor.
Deliktaşlı Âşık Ruhsati’nin, Köroğlulu Âşık Derdimend’in, Kavaklı Müslüm
Sümbül’ün, İğdelili Abdullah Papur’un, Minarekayalı Muhlis Akarsu’nun aşk,
sevgi, özlem, ayrılık, hasret, gurbet, memleket kokan deyişleri nağmeler
eşliğinde sineleri dağlıyor.
GEÇMİŞİ
HİTİTLİLERE KADAR DAYANAN İLÇE
İlk çağlardan beri
insanlığın yaşam sürdüğü Kangal, Hititliler başta olmak üzere Eti
ve Roma Uygarlıklarına ev sahipliği yapmış.
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Türk yurdu olan Kangal, Selçuklu
ve Danişmend Devleti egemenliklerini gördükten sonra 1413’te Birinci
Bayezid devrinde Osmanlı hakimiyetine girmiş. 1302 (1885)
tarihli Sivas Salnâmesi’nde “kaza” olarak kayıtlara geçen Kangal, 1901
yılında ilçe olmuş. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren vukû bulan göç
dalgalarıyla Kafkasya’dan Çerkez ve Papaklara; Doğu Anadolu’dan Zaza, Kürt ve Alevîlere
kadar birçok etnik çeşitliliğe yurtluk etmeye başlamış.
Yılanlı ve Hüyüklü
Dağları’nın gölgesinde, bozkırın ortasında varlık içinde yokluk çeken Kangal,
son yıllarda değişen demografisiyle büyük bir dönüşüm geçirmiş.
TERMİK
SANTRALİ BÜYÜK DEĞİŞİME SEBEP OLMUŞ
1975 yılında toplamda 57 bin 748, merkezde 5 bin 937, kırda
51 bin 811 nüfusa sahip olan Kangal ilçesi; 2020 verilerine göre
toplamda 20 bin 760, merkezde 9 bin 279, kırda ise 11 bin 481
kişilik nüfusa gerilemiş. Alacahan, Havuz ve Çetinkaya
beldeleri köy statüsüne gerilerken, göç hız kesmeden devam etmiş.
“İşi ve aşı bol
olan bir yerden neden göç edilir?!..” sorusu akla gelebilir. Bu mayınlı
alanla ilgili cevap vermeye kalkarsak, aklıevvellikle itham edilebiliriz. O
yüzden az bir malumat vermekle iktifâ edip, tâli meselelere değinmeye gayret
edelim. (Her ne kadar Türkiye genelinde göç veren illerin başında Sivas olsa
da, özelde Kangal ilçesi bu anlamda tez konusu yapılabilecek bâkir bir alan.
Üzerinde çok yönlü bilimsel çalışma yapılması elzem.)
1989 yılında Kangal Termik Santrali’nin faaliyete geçişiyle
birlikte ekonomik refaha kavuşan ilçeden Sivas’a, köylerden ise ilçeye akın
akın göç başlamış. Bu göç dalgasıyla birlikte ana geçim kaynağı hayvancılık ve
tarım büyük bir akamete uğramış. Uçsuz bucaksız meralar eski ilgiden yoksun
kalınca, başka bölgelerden gelen göçerler sürüleriyle birlikte buraları mesken
tutmuş. Tarımda da benzer gelişmelere paralel olarak toprak satın alma ve
kiralama sistemiyle ürün çeşitliliği artırılmış. Çorak denilen topraklardan
patates ve ayçiçeği başta olmak üzere birçok ürünün alınmasıyla başlamasıyla
stratejik öneme haiz topraklar yeniden canlanmış.
1996 yılında öğretime başlayan Kangal Meslek Yüksek Okulu ise
eğitimde level atlamaya sebep olsa da göçün durmasına engel olamamış.
ZENGİNLİK
ÇOK, YETERLİ YATIRIM YOK
Öte yandan yerli
esnafın gelişen ve değişen demografi ve ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz
kalması üzerine açılan ulusal zincir marketlerin tam 10 adet mağazası özellikle
de yaz aylarında taleplere yetişmekte güçlük çekmeye başlamış. İlçe dışından
gelen ve Perşembe günleri Malatya Caddesi üzerinde tezgah açan pazarcılar ise
Sivas’ın ilçeleri arasında en çok ciroyu Kangal’da yapar olmuş.
Kangallılar tahıl
ambarı olmakla övünüp bulguru Malatya ve Gürün’den; Akkaraman koyun
ırkının özellik ve güzelliklerini saymakla bitiremeyip eti, peyniri, yoğurdu,
sütü market ve pazardan alıyorsa daha fazla söze hacet yoktur.
Kangal’da para
çok, ammavelâkin yeterli yatırım yok. Malı satan, parayı kapan hayallerinin
peşine takılıp ilçeye sırtını dönmüş. Terk-i diyâr eyleyenler şöyle dursun,
ilçede çalışanların çoğu mesai bitimi soluğu Sivas merkezde alır olmuş.
Şehirleşmek için bütün imkânlara sahip olan asırlık ilçe, verdiği ve aldığı
göçler sebebiyle taşralık cenderesinden çıkamamakla kalmayıp, kültürel, sosyal
ve ahlâkî yozlaşmaya maruz kalmış.
NEREDEYSE
ZAMANINDA BİTİRİLEN PROJE YOK!..
Bu gelişmelerin
gölgesinde kalan Kangal ilçesi “varlık içinde yokluk” çekmeye devam
etmiş.
Türkiye’de
işsizlik oranının en düşük olduğu ilçeler arasında bulunan Kangal, buna mukabil
ekonomik refaha erdikçe maalesef göç üzerine göç vermiş. Her geçen gün, önceki
günleri arar olmuş. Başlatılan ulusal öneme haiz projeler zamanında
bitirilemediği için hem ülke, hem de Kangal ekonomisine zarar vermekle
kaymayıp, umutsuzluğa sebep olmuş. Örnek mi?.. 39 yılda bitirilen Deliktaş
Tüneli, açılışı yılan hikâyesine dönen Yağdonduran Geçidi Tüneli,
bir türlü bitirilemeyen Sivas-Kangal Duble Karayolu projelerinden
bahsetmek yeterli. Daha fazlaca örnek verip moral bozmaya gerek yok.
Kangal yer altı ve
üstü kaynaklar açısından zengin olmasına rağmen, (geleneksel anlamda doğum,
sünnet, düğün ve ölüm ritüelleri hariç) gelişen “zamanın ruhu” ve çağın
gereği olan “sosyal refah”a aç bir ilçe olmaya devam etmiş. Ekonomik
varlıklarıyla karşılaştırıldığında eğitim, iskan, mimarî, kültürel ve sosyal
yönü hep zayıf kalmış, bunun neticesi olarak göç vermiş. Bu hâle gelinmesinde
hem siyasî, hem de idarî yöneticilerin zevahiri kurtarma anlayışı etkili olmuş.
Problemlerin üzeri palyatif çözümlerle örtüldükçe, “kanıksanmış çaresizlik
sendromu” beldenin keder ve kaderi olmuş.
KANGAL’IN
“KURULUŞ DESTANI” YAZAN KADINLARI...
Kangal’da “erkek
egemen” sosyo-kültürel yapıdan dolayı her daim “güçlü olanın dediği olur”
anlayışı hâkim olmuş. Dolayısıyla zamanın behrinde cesaretini toplayan bir
kadın, bir mevzuda, bir kelâm edecek olsa, “elinin hamuru ile erkek işine
karışma” zılgıtı ile sesi kısılmış.
Bu anlayışın
istisnası yok mu?.. Elbette ki var. Millî Mücadele Dönemi’nde “Kuruluş
Destanı” yazılırken Sivaslı kadınlar cephe gerisindeki örnek
mücadeleleriyle büyük bir direniş ve dirilişe önayak olmuş.
Sivas Kongresi
sırasında çıkarılan Millî Mücadele’nin ilk resmî yayın organı “İrâde-i Milliye
Gazetesi”nde yayınlanan bir nizamnâme ile Sivas Anadolu Kadınları
Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kuruluşu için çalışma başlatılmış. Sivas
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kuruluşuna Sivas Valisi
Mehmed Reşit Paşa’nın eşi Melek Reşit Hanım öncülük etmiş. Cemiyetin
merkezi Sivas’ta kurulmakla birlikte, bu cemiyetin ilk şubesi 3 Mayıs 1920’de
Kaymakam Ömer Bey’in kayınvalidesi Ulviye Hanım tarafından
açılarak (bazı kaynaklar bu cemiyetin adı Ulviye Kadın Cemiyeti olarak
ifade edilir) millî mücadeleye büyük destek sağlanmış.
Sivaslı kadınların
cansiparane faaliyeti daha sonra dalga dalga Anadolu’nun diğer bölgelerine
yayılmış. Bu kadınların gerek cephelerde çarpışan askerlere giysi, gerekse
ilhak, işgal ve “millet-i sâdıka”ların işledikleri katliamları protesto
ederek canlarını vatanları için seve seve feda edeceklerini haykırarak ülkenin
kurtuluşuna ve Cumhuriyet’e giden yolun açılmasına büyük katkı sağlamış. Hele
yokluk günlerinde “Heyeti Temsiliye”ye
ulaştırılan 1000 (bin) lira vardır ki; bu destansı hikâye anlatılmaz, yaşanır.
(Cemiyetin Yönetim Kurulu’nda Kangal Ağası’nın eşi Elife, Şube Yüzbaşısı İsmail
Bey’in eşi Necmiye, Şube Yüzbaşısı Rasim Bey’in eşi Feride, Hâkim Efendi’nin
eşi Şaziye, Kaymakam Ömer Fuat Bey’in eşi Mürşide, Telgraf Müdürü’nün eşi
Feride, Savcı Hamdi Bey’in eşi Edibe, Mal Müdürü Muavini Tâhir Efendi’nin eşi
Emine, Zaimzâde Hacı Mehmet Efendi’nin kızı Fatma, Mektep Öğretmeni Hasna, Ceza
Reisi Şükrü Bey’in eşi Kamer, Jandarma Yüzbaşısı Menâil Bey’in eşi Firdevs,
hanımlar görev alarak canla başla çalışmış. Kaynakça: Prof. Dr. Hulusi Koçak,
Kurtuluşa Giden Yolda Kangal, Kangal Gündem)
Bu isimlerle
birlikte kendilerine münhasır özellikleriyle dikkat çeken Âşık Derdimend / Fatma
(Oflaz), Ayazının Fadime (Öztürk), Selimlerin Döne (Selvi), Topalların Safiye
(İsmihan), Hatın Bacı (Üngör), Leyli Bibi(Culha), Hapa Bibi, Hacı Hürü (Polat)
gibi istisna kişilikleri de yâd etmekte fayda var.
KANGAL’DA
YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Bir atasözü der
ki, “Evi ev eden avrat(kadın), yurdu şen eden devlet.” İşte bu anlamda
Kangal evine nihayet idareci kadın eli değdi. Tıpkı millî mücadele yıllarında
olduğu gibi Kangal’ın bir kadın tarafından yeniden inşa ve ihyaya ihtiyacı var.
İlk günlerde “erkek
egemen” bir beldeye kadın kaymakamın atanması “olağanüstü hâl” ilânı
gibi “tevatür ve tezvîrât ehli”ni rahatsız etmiş olsa da, artık hiç bir
şeyin eskisi gibi olmayacağı kısa sürede kanıksanmış. Yani diğer bir ifadeyle
idarî anlamda “Devlet Baba” yerine “Devlet Ana”ya emanet edilen
Kangal’da 23 Ekim 2024 tarihinde yeni bir dönem başlamış.
Evli olan çiçeği
burnundaki Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar hanımefendi göreve geldiği ilk
günden beri vatandaşlarla diyalog geliştirmek için masadan daha çok sahada
yoğun mesai harcamaya koyulmuş.
BÜYÜKUÇAR
HİZMET İÇİN KOLLARI SIVADI
Kangal’ın 1901’de
ilçe olmasının ardından 1902’de ilk kaymakam olarak atanan eski
Sivas Valisi Ahmet Muammer Bey’den 122 yıl sonra görevi devralan Kaymakam
Merve Ayşe Büyükuçar, vatandaşların teveccühüne mazhar olmuş. Yeni görev
yeri 20 bin 760 nüfuslu Kangal’a bağlı 8 mahalle, 112 pâre köyün dert ve
sevinçleriyle hemhâl olmak için kolları sıvamış.
17 ilçesi bulunan
Sivas ilinin makam itibarıyla tek kadın kaymakamı Merve Ayşe Büyükuçar, 1997
yılında Ankara’da dünyaya gözlerini açmış. Merve Ayşe hanımefendi, ilk,
orta, lise ve üniversite eğitimini Ankara’da tamamlamış. Çocukluğunda kurduğu
hayallerini gerçekleştirmenin ilk adımı olan Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2019 yılında başarıyla mezun olmuş.
Merve Ayşe
Büyükuçar daha sonra ise Konya Mülki İdare Amirliği’nden Elazığ
ve Antalya Mülkiye Müfettişi refakatinde teftiş stajına, Giresun/Tirebolu
ve Balıkesir/Burhaniye’de Kaymakam Refikliği stajlarından Çankırı/Eldivan
ilçesinde Kaymakam Vekilliği’ne, İçişleri Bakanlığı Merkez Stajı ve yurtdışı
eğitiminden sonra Kangal Kaymakamlığı’na atanmış.
Daha önce
vekaleten yürüttüğü Çankırı vilayetinin Eldivan ilçesinde elde
ettiği deneyimden dolayı her ne kadar görev yeri yeni olsa da, görev alanına
yabancı değil.
Vatan sevgisinden
bahsedilirken kullanılan bir vecize vardır: “Edirne’den Kars’a”. Bu
ifade yurdumuz, sığınağımız, neşemiz, aşımız, ekmeğimiz, toprağımız, suyumuz,
havamız, anamız, babamız, kardeşimiz, bacımız, birliğimiz, dirliğimiz ve her
karışı ecdat kokan Anadolu’muza olan sevginin özlüce ifadesidir.
Kangal Kaymakamı
Merve Ayşe Büyükuçar da, bu sevginin tezahürü olarak ülkesine hizmet etmenin
gururunu yaşıyor.
“DEVLET
ANA” ŞEFKATİNİ HER KESİME HİSSETTİRİYOR
Kaymakam
hanımefendi, kendine edindiği “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarıyla
zorlukları kolay ediyor. Sivas Valisi
Dr. Yılmaz Şimşek ile koordineli olarak yaptığı çalışmalarda mesai kavramı
gütmeden, kapısına geleni boş çevirmeden “devlet ana” şefkatini
yeşertmek için bütün imkânları kullanıyor.
Göreve geldiği
günden beri güvenlik, sosyal, kültürel, sağlık, spor, turizm, istihdam ve
ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacak önemli projeler başta olmak üzere birçok
hizmete imza atmak için sabırsızlanan Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar, memlekete
dair başarı hikâyesi yazacak olmanın heyecanıyla faaliyetlerine devam ediyor.
“İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın” şiarı üzerinden halkla iletişim kanallarını sonuna kadar
açan Büyükuçar, kâh bir şehit evinde, kâh bir eğitim kurumunda, kâh masada, kâh
sahada. Yıllarca ihmal edilmiş problemlere çâre üretmek için mesai kavramı
gütmeden çalışıyor.
Kangal Kaymakamı
Merve Ayşe Büyükuçar’ın işi zor, fakat problemleri çözüme kavuşturmak imkânsız
değil. Kangal’ın makûs talihini yenecek marka projelere imza atıp, gönüllere
dokunarak örnek bir idareci olabilir. Bir kadın olarak yeni bir başarı hikâyesi
yazıp ismini unutulmayanlar arasına yazdırabilir.
Neden olmasın...
Musibet karşısında
metanetli, cehalet karşısında marifetli, kötülük karşısında iyilik sahibi,
kabalık karşısında letâfetli olma sabır ve dirayetini gösteren insan sevilir,
sevilen insan revân olduğu yolda muktedirliğe erişir.
***
HİZMET
GAYRETE ÂŞIKTIR
Sivas’ın kuzeyinde
yer alan Kangal ilçesinin merkezinden ayrı olarak, diğer bölgelerinde görülen
kültür ve tabiat varlığı niteliğindeki hüyükler, tümülüsler, kaya mezarları,
kaleler, hanlar, konaklar, köprüler, kaplıcalar, kanyonlar tarihî ve doğal
güzellikleri içinde barındırıyor.
Havuz köyünün
Karaseki bölgesinde bulunan “Kapı Aslanı” heykeli ve hiyeroglif yazılı
altın mühür buluntuları bu bölgede ilk çağlardan beri Hititlilerin
yaşadığını göstermektedir. Bunlara ilaveten Eti ve Roma dönemine
ait harabe ve kalıntılar bölgenin farklı uygarlıklara ev sahipliği yaptığına
işaret etmektedir.
Medeniyetlerin
geçit merasimi yaptığı bu kadîm ilçe dört bir yanına yayılmış destinasyon
alanlarıyla, binlerce yıldır açıkhava müzesi niteliğindeki tarihî ve doğal
güzelliklerini ziyaretçileriyle paylaşıyor.
Kangal Abdurrahman
Paşa (Çarşı) Camii, Alacahan Kervansarayı, Tekke Samut Baba Türbesi, Halil
Rıfat Paşa Köprüsü, Turnalı Kanyonu, Kangal
Köpeği Yetiştirme Çiftliği, Bayraktepe
Şehitler Kalesibunlardan bazıları.
Kangal son
yıllarda Kavak ve Kalkım Balıklı Kaplıca’sıyla, koyunuyla, köpeğiyle,
tarımıyla, çok yönlü ekonomisiyle dikkat çekerken; kültürel dokusuyla,
gastronomisiyle, tarih ve doğasıyla kendinden bahsettirmeyi yeterince
başaramamış. Bu anlamda elini taşın altına koyarak makûs talihin yenilmesine
öncülük edecek bir “babayiğit” çıkmamış.
Kangal bu makûs
talihini belki hizmet ehlinin son temsilcilerinden Kaymakam Merve Ayşe
Büyükuçar hanımefendiyle değiştirebilir. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”
mefkûresini önemseyen Büyükuçar, Kangal’a ayak bastığı günden beri yaptığı
hizmetler de bunun kanıtı.
Peki
kaymakam hanımefendi göreve atanır atanmaz neler yapmış?.. Önce insana dokunmuş. Birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarıyla bir
taraftan Kangal’ı yeniden ihya ve imar seferberliği başlatırken, diğer taraftan
ilçeye bağlı bulunan 8 mahalle ve 112 pâre köyün büyük bir bölümünü ziyaret
etmiş. Daha önce hiç kadın Kaymakam görmeyen Kangallılar, devletin şefkatli
yüzünü görmenin, dertlerine ve sevinçlerine ortak biriyle hemhâl olmanın huzuru
içinde.
Bu çalışmalarla
birlikte Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar hanımefendi kısa sürede yaptıklarını,
yapmayı planladıklarını anlatırken, “hizmet gayrete âşıktır”ın ne demek
olduğunu kuvveden fiile geçirdikçe heyecanı artıyor.
Sevgi, birlik ve
beraberlik gayretle harlanınca böyle güzel şeyler ortaya çıkıyor. Teşekkürler Merve
Ayşe Büyükuçar hanımefendi; hizmetleriniz daim, ömrünüz bereketli olsun.