Dolar (USD)
34.65
Euro (EUR)
36.32
Gram Altın
2939.40
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Kasım 2024

​Kangal 'Devlet Ana'ya emanet

SABRİ GÜLTEKİN

[email protected]

Avrupa’nın en büyük havalimanı İstanbul Havalimanı’ndan havalanıp, 1 saat 15 dakika sonra yurdu demir ağlarla örmekle kalmayıp ilk yerli uçağı üreten “babayiğit”in ismini taşıyan Sivas Nuri Demirağ Havalimanı’na iniyoruz.

Medeniyetlerin geçit merasimi yaptığı Sivas üzerinden yolculuğumuzun rotasını Kangal’a doğru çeviriyoruz. Kızılırmak Köprüsü’nü, Taşlıdere Geçidi’ni Yağdonduran Tüneli’ni, Halep Köprüsü’nü, Kurusırt’ı geçip Kangal’a doğru ilerliyoruz.

Kangal; tarihiyle, kültürüyle, köpeğiyle, koyunuyla, hububatıyla, çermiğiyle, termiğiyle, altın- demir-krom maden yataklarıyla, güneş ve rüzgâr enerjisiyle stratejik ve ekonomik zenginliğe sahip bir ilçe.

Kurusırt’ı aşıp kuşbakışı manzara eşliğinde Kangal’ın merkezine doğru yaklaşırken mâziye dair ne varsa selâma duruyor. Belleklerde arşivlenmiş hâtıralar yeniden canlanıyor. Deliktaşlı Âşık Ruhsati’nin, Köroğlulu Âşık Derdimend’in, Kavaklı Müslüm Sümbül’ün, İğdelili Abdullah Papur’un, Minarekayalı Muhlis Akarsu’nun aşk, sevgi, özlem, ayrılık, hasret, gurbet, memleket kokan deyişleri nağmeler eşliğinde sineleri dağlıyor.

GEÇMİŞİ HİTİTLİLERE KADAR DAYANAN İLÇE

İlk çağlardan beri insanlığın yaşam sürdüğü Kangal, Hititliler başta olmak üzere Eti ve Roma Uygarlıklarına ev sahipliği yapmış.

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Türk yurdu olan Kangal, Selçuklu ve Danişmend Devleti egemenliklerini gördükten sonra 1413’te Birinci Bayezid devrinde Osmanlı hakimiyetine girmiş. 1302 (1885) tarihli Sivas Salnâmesi’nde “kaza” olarak kayıtlara geçen Kangal, 1901 yılında ilçe olmuş. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren vukû bulan göç dalgalarıyla Kafkasya’dan Çerkez ve Papaklara; Doğu Anadolu’dan Zaza, Kürt ve Alevîlere kadar birçok etnik çeşitliliğe yurtluk etmeye başlamış.

Yılanlı ve Hüyüklü Dağları’nın gölgesinde, bozkırın ortasında varlık içinde yokluk çeken Kangal, son yıllarda değişen demografisiyle büyük bir dönüşüm geçirmiş.

TERMİK SANTRALİ BÜYÜK DEĞİŞİME SEBEP OLMUŞ

1975 yılında toplamda 57 bin 748, merkezde 5 bin 937, kırda 51 bin 811 nüfusa sahip olan Kangal ilçesi; 2020 verilerine göre toplamda 20 bin 760, merkezde 9 bin 279, kırda ise 11 bin 481 kişilik nüfusa gerilemiş. Alacahan, Havuz ve Çetinkaya beldeleri köy statüsüne gerilerken, göç hız kesmeden devam etmiş.

İşi ve aşı bol olan bir yerden neden göç edilir?!..” sorusu akla gelebilir. Bu mayınlı alanla ilgili cevap vermeye kalkarsak, aklıevvellikle itham edilebiliriz. O yüzden az bir malumat vermekle iktifâ edip, tâli meselelere değinmeye gayret edelim. (Her ne kadar Türkiye genelinde göç veren illerin başında Sivas olsa da, özelde Kangal ilçesi bu anlamda tez konusu yapılabilecek bâkir bir alan. Üzerinde çok yönlü bilimsel çalışma yapılması elzem.)

1989 yılında Kangal Termik Santrali’nin faaliyete geçişiyle birlikte ekonomik refaha kavuşan ilçeden Sivas’a, köylerden ise ilçeye akın akın göç başlamış. Bu göç dalgasıyla birlikte ana geçim kaynağı hayvancılık ve tarım büyük bir akamete uğramış. Uçsuz bucaksız meralar eski ilgiden yoksun kalınca, başka bölgelerden gelen göçerler sürüleriyle birlikte buraları mesken tutmuş. Tarımda da benzer gelişmelere paralel olarak toprak satın alma ve kiralama sistemiyle ürün çeşitliliği artırılmış. Çorak denilen topraklardan patates ve ayçiçeği başta olmak üzere birçok ürünün alınmasıyla başlamasıyla stratejik öneme haiz topraklar yeniden canlanmış.

1996 yılında öğretime başlayan Kangal Meslek Yüksek Okulu ise eğitimde level atlamaya sebep olsa da göçün durmasına engel olamamış.

ZENGİNLİK ÇOK, YETERLİ YATIRIM YOK

Öte yandan yerli esnafın gelişen ve değişen demografi ve ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalması üzerine açılan ulusal zincir marketlerin tam 10 adet mağazası özellikle de yaz aylarında taleplere yetişmekte güçlük çekmeye başlamış. İlçe dışından gelen ve Perşembe günleri Malatya Caddesi üzerinde tezgah açan pazarcılar ise Sivas’ın ilçeleri arasında en çok ciroyu Kangal’da yapar olmuş.

Kangallılar tahıl ambarı olmakla övünüp bulguru Malatya ve Gürün’den; Akkaraman koyun ırkının özellik ve güzelliklerini saymakla bitiremeyip eti, peyniri, yoğurdu, sütü market ve pazardan alıyorsa daha fazla söze hacet yoktur.

Kangal’da para çok, ammavelâkin yeterli yatırım yok. Malı satan, parayı kapan hayallerinin peşine takılıp ilçeye sırtını dönmüş. Terk-i diyâr eyleyenler şöyle dursun, ilçede çalışanların çoğu mesai bitimi soluğu Sivas merkezde alır olmuş. Şehirleşmek için bütün imkânlara sahip olan asırlık ilçe, verdiği ve aldığı göçler sebebiyle taşralık cenderesinden çıkamamakla kalmayıp, kültürel, sosyal ve ahlâkî yozlaşmaya maruz kalmış.

NEREDEYSE ZAMANINDA BİTİRİLEN PROJE YOK!..

Bu gelişmelerin gölgesinde kalan Kangal ilçesi “varlık içinde yokluk” çekmeye devam etmiş.

Türkiye’de işsizlik oranının en düşük olduğu ilçeler arasında bulunan Kangal, buna mukabil ekonomik refaha erdikçe maalesef göç üzerine göç vermiş. Her geçen gün, önceki günleri arar olmuş. Başlatılan ulusal öneme haiz projeler zamanında bitirilemediği için hem ülke, hem de Kangal ekonomisine zarar vermekle kaymayıp, umutsuzluğa sebep olmuş. Örnek mi?.. 39 yılda bitirilen Deliktaş Tüneli, açılışı yılan hikâyesine dönen Yağdonduran Geçidi Tüneli, bir türlü bitirilemeyen Sivas-Kangal Duble Karayolu projelerinden bahsetmek yeterli. Daha fazlaca örnek verip moral bozmaya gerek yok.

Kangal yer altı ve üstü kaynaklar açısından zengin olmasına rağmen, (geleneksel anlamda doğum, sünnet, düğün ve ölüm ritüelleri hariç) gelişen “zamanın ruhu” ve çağın gereği olan “sosyal refah”a aç bir ilçe olmaya devam etmiş. Ekonomik varlıklarıyla karşılaştırıldığında eğitim, iskan, mimarî, kültürel ve sosyal yönü hep zayıf kalmış, bunun neticesi olarak göç vermiş. Bu hâle gelinmesinde hem siyasî, hem de idarî yöneticilerin zevahiri kurtarma anlayışı etkili olmuş. Problemlerin üzeri palyatif çözümlerle örtüldükçe, “kanıksanmış çaresizlik sendromu” beldenin keder ve kaderi olmuş.

KANGAL’IN “KURULUŞ DESTANI” YAZAN KADINLARI...

Kangal’da “erkek egemen” sosyo-kültürel yapıdan dolayı her daim “güçlü olanın dediği olur” anlayışı hâkim olmuş. Dolayısıyla zamanın behrinde cesaretini toplayan bir kadın, bir mevzuda, bir kelâm edecek olsa, “elinin hamuru ile erkek işine karışma” zılgıtı ile sesi kısılmış.

Bu anlayışın istisnası yok mu?.. Elbette ki var. Millî Mücadele Dönemi’nde “Kuruluş Destanı” yazılırken Sivaslı kadınlar cephe gerisindeki örnek mücadeleleriyle büyük bir direniş ve dirilişe önayak olmuş.

Sivas Kongresi sırasında çıkarılan Millî Mücadele’nin ilk resmî yayın organı “İrâde-i Milliye Gazetesi”nde yayınlanan bir nizamnâme ile Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kuruluşu için çalışma başlatılmış. Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kuruluşuna Sivas Valisi Mehmed Reşit Paşa’nın eşi Melek Reşit Hanım öncülük etmiş. Cemiyetin merkezi Sivas’ta kurulmakla birlikte, bu cemiyetin ilk şubesi 3 Mayıs 1920’de Kaymakam Ömer Bey’in kayınvalidesi Ulviye Hanım tarafından açılarak (bazı kaynaklar bu cemiyetin adı Ulviye Kadın Cemiyeti olarak ifade edilir) millî mücadeleye büyük destek sağlanmış.

Sivaslı kadınların cansiparane faaliyeti daha sonra dalga dalga Anadolu’nun diğer bölgelerine yayılmış. Bu kadınların gerek cephelerde çarpışan askerlere giysi, gerekse ilhak, işgal ve “millet-i sâdıka”ların işledikleri katliamları protesto ederek canlarını vatanları için seve seve feda edeceklerini haykırarak ülkenin kurtuluşuna ve Cumhuriyet’e giden yolun açılmasına büyük katkı sağlamış. Hele yokluk günlerinde “Heyeti Temsiliye”ye ulaştırılan 1000 (bin) lira vardır ki; bu destansı hikâye anlatılmaz, yaşanır. (Cemiyetin Yönetim Kurulu’nda Kangal Ağası’nın eşi Elife, Şube Yüzbaşısı İsmail Bey’in eşi Necmiye, Şube Yüzbaşısı Rasim Bey’in eşi Feride, Hâkim Efendi’nin eşi Şaziye, Kaymakam Ömer Fuat Bey’in eşi Mürşide, Telgraf Müdürü’nün eşi Feride, Savcı Hamdi Bey’in eşi Edibe, Mal Müdürü Muavini Tâhir Efendi’nin eşi Emine, Zaimzâde Hacı Mehmet Efendi’nin kızı Fatma, Mektep Öğretmeni Hasna, Ceza Reisi Şükrü Bey’in eşi Kamer, Jandarma Yüzbaşısı Menâil Bey’in eşi Firdevs, hanımlar görev alarak canla başla çalışmış. Kaynakça: Prof. Dr. Hulusi Koçak, Kurtuluşa Giden Yolda Kangal, Kangal Gündem)

Bu isimlerle birlikte kendilerine münhasır özellikleriyle dikkat çeken Âşık Derdimend / Fatma (Oflaz), Ayazının Fadime (Öztürk), Selimlerin Döne (Selvi), Topalların Safiye (İsmihan), Hatın Bacı (Üngör), Leyli Bibi(Culha), Hapa Bibi, Hacı Hürü (Polat) gibi istisna kişilikleri de yâd etmekte fayda var.

KANGAL’DA YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI

Bir atasözü der ki, “Evi ev eden avrat(kadın), yurdu şen eden devlet.” İşte bu anlamda Kangal evine nihayet idareci kadın eli değdi. Tıpkı millî mücadele yıllarında olduğu gibi Kangal’ın bir kadın tarafından yeniden inşa ve ihyaya ihtiyacı var.

İlk günlerde “erkek egemen” bir beldeye kadın kaymakamın atanması “olağanüstü hâl” ilânı gibi “tevatür ve tezvîrât ehli”ni rahatsız etmiş olsa da, artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı kısa sürede kanıksanmış. Yani diğer bir ifadeyle idarî anlamda “Devlet Baba” yerine “Devlet Ana”ya emanet edilen Kangal’da 23 Ekim 2024 tarihinde yeni bir dönem başlamış.

Evli olan çiçeği burnundaki Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar hanımefendi göreve geldiği ilk günden beri vatandaşlarla diyalog geliştirmek için masadan daha çok sahada yoğun mesai harcamaya koyulmuş.

BÜYÜKUÇAR HİZMET İÇİN KOLLARI SIVADI

Kangal’ın 1901’de ilçe olmasının ardından 1902’de ilk kaymakam olarak atanan eski Sivas Valisi Ahmet Muammer Bey’den 122 yıl sonra görevi devralan Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar, vatandaşların teveccühüne mazhar olmuş. Yeni görev yeri 20 bin 760 nüfuslu Kangal’a bağlı 8 mahalle, 112 pâre köyün dert ve sevinçleriyle hemhâl olmak için kolları sıvamış.

17 ilçesi bulunan Sivas ilinin makam itibarıyla tek kadın kaymakamı Merve Ayşe Büyükuçar, 1997 yılında Ankara’da dünyaya gözlerini açmış. Merve Ayşe hanımefendi, ilk, orta, lise ve üniversite eğitimini Ankara’da tamamlamış. Çocukluğunda kurduğu hayallerini gerçekleştirmenin ilk adımı olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2019 yılında başarıyla mezun olmuş.

Merve Ayşe Büyükuçar daha sonra ise Konya Mülki İdare Amirliği’nden Elazığ ve Antalya Mülkiye Müfettişi refakatinde teftiş stajına, Giresun/Tirebolu ve Balıkesir/Burhaniye’de Kaymakam Refikliği stajlarından Çankırı/Eldivan ilçesinde Kaymakam Vekilliği’ne, İçişleri Bakanlığı Merkez Stajı ve yurtdışı eğitiminden sonra Kangal Kaymakamlığı’na atanmış.

Daha önce vekaleten yürüttüğü Çankırı vilayetinin Eldivan ilçesinde elde ettiği deneyimden dolayı her ne kadar görev yeri yeni olsa da, görev alanına yabancı değil.

Vatan sevgisinden bahsedilirken kullanılan bir vecize vardır: “Edirne’den Kars’a”. Bu ifade yurdumuz, sığınağımız, neşemiz, aşımız, ekmeğimiz, toprağımız, suyumuz, havamız, anamız, babamız, kardeşimiz, bacımız, birliğimiz, dirliğimiz ve her karışı ecdat kokan Anadolu’muza olan sevginin özlüce ifadesidir.

Kangal Kaymakamı Merve Ayşe Büyükuçar da, bu sevginin tezahürü olarak ülkesine hizmet etmenin gururunu yaşıyor.

“DEVLET ANA” ŞEFKATİNİ HER KESİME HİSSETTİRİYOR

Kaymakam hanımefendi, kendine edindiği “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarıyla zorlukları kolay ediyor. Sivas Valisi Dr. Yılmaz Şimşek ile koordineli olarak yaptığı çalışmalarda mesai kavramı gütmeden, kapısına geleni boş çevirmeden “devlet ana” şefkatini yeşertmek için bütün imkânları kullanıyor.

Göreve geldiği günden beri güvenlik, sosyal, kültürel, sağlık, spor, turizm, istihdam ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacak önemli projeler başta olmak üzere birçok hizmete imza atmak için sabırsızlanan Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar, memlekete dair başarı hikâyesi yazacak olmanın heyecanıyla faaliyetlerine devam ediyor.

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarı üzerinden halkla iletişim kanallarını sonuna kadar açan Büyükuçar, kâh bir şehit evinde, kâh bir eğitim kurumunda, kâh masada, kâh sahada. Yıllarca ihmal edilmiş problemlere çâre üretmek için mesai kavramı gütmeden çalışıyor.

Kangal Kaymakamı Merve Ayşe Büyükuçar’ın işi zor, fakat problemleri çözüme kavuşturmak imkânsız değil. Kangal’ın makûs talihini yenecek marka projelere imza atıp, gönüllere dokunarak örnek bir idareci olabilir. Bir kadın olarak yeni bir başarı hikâyesi yazıp ismini unutulmayanlar arasına yazdırabilir.

Neden olmasın...

Musibet karşısında metanetli, cehalet karşısında marifetli, kötülük karşısında iyilik sahibi, kabalık karşısında letâfetli olma sabır ve dirayetini gösteren insan sevilir, sevilen insan revân olduğu yolda muktedirliğe erişir.

***

HİZMET GAYRETE ÂŞIKTIR

Sivas’ın kuzeyinde yer alan Kangal ilçesinin merkezinden ayrı olarak, diğer bölgelerinde görülen kültür ve tabiat varlığı niteliğindeki hüyükler, tümülüsler, kaya mezarları, kaleler, hanlar, konaklar, köprüler, kaplıcalar, kanyonlar tarihî ve doğal güzellikleri içinde barındırıyor.

Havuz köyünün Karaseki bölgesinde bulunan “Kapı Aslanı” heykeli ve hiyeroglif yazılı altın mühür buluntuları bu bölgede ilk çağlardan beri Hititlilerin yaşadığını göstermektedir. Bunlara ilaveten Eti ve Roma dönemine ait harabe ve kalıntılar bölgenin farklı uygarlıklara ev sahipliği yaptığına işaret etmektedir.

Medeniyetlerin geçit merasimi yaptığı bu kadîm ilçe dört bir yanına yayılmış destinasyon alanlarıyla, binlerce yıldır açıkhava müzesi niteliğindeki tarihî ve doğal güzelliklerini ziyaretçileriyle paylaşıyor.

Kangal Abdurrahman Paşa (Çarşı) Camii, Alacahan Kervansarayı, Tekke Samut Baba Türbesi, Halil Rıfat Paşa Köprüsü, Turnalı Kanyonu, Kangal Köpeği Yetiştirme Çiftliği, Bayraktepe Şehitler Kalesibunlardan bazıları.

Kangal son yıllarda Kavak ve Kalkım Balıklı Kaplıca’sıyla, koyunuyla, köpeğiyle, tarımıyla, çok yönlü ekonomisiyle dikkat çekerken; kültürel dokusuyla, gastronomisiyle, tarih ve doğasıyla kendinden bahsettirmeyi yeterince başaramamış. Bu anlamda elini taşın altına koyarak makûs talihin yenilmesine öncülük edecek bir “babayiğit” çıkmamış.

Kangal bu makûs talihini belki hizmet ehlinin son temsilcilerinden Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar hanımefendiyle değiştirebilir. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” mefkûresini önemseyen Büyükuçar, Kangal’a ayak bastığı günden beri yaptığı hizmetler de bunun kanıtı.

Peki kaymakam hanımefendi göreve atanır atanmaz neler yapmış?.. Önce insana dokunmuş. Birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarıyla bir taraftan Kangal’ı yeniden ihya ve imar seferberliği başlatırken, diğer taraftan ilçeye bağlı bulunan 8 mahalle ve 112 pâre köyün büyük bir bölümünü ziyaret etmiş. Daha önce hiç kadın Kaymakam görmeyen Kangallılar, devletin şefkatli yüzünü görmenin, dertlerine ve sevinçlerine ortak biriyle hemhâl olmanın huzuru içinde.

Bu çalışmalarla birlikte Kaymakam Merve Ayşe Büyükuçar hanımefendi kısa sürede yaptıklarını, yapmayı planladıklarını anlatırken, “hizmet gayrete âşıktır”ın ne demek olduğunu kuvveden fiile geçirdikçe heyecanı artıyor.

Sevgi, birlik ve beraberlik gayretle harlanınca böyle güzel şeyler ortaya çıkıyor. Teşekkürler Merve Ayşe Büyükuçar hanımefendi; hizmetleriniz daim, ömrünüz bereketli olsun.