Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2970.67
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Kasım 2014

Kandil, 'Düz ova'da bocalıyor

PKK, 30 yıllık savaşında üniversite çağındaki on binlerce genci heder etti. Resmen bir kayıp kuşak oluştu.

Üniversite bitirip hayata, entelektüel donanımıyla, bilgi ve becerisiyle, insanına hizmet ederek katılması gereken on binlerce genç okulunu bırakıp ova'da kalem tutmak yerine dağda silah tutmaya götürüldü.

Eğitimli bir orta kuşaktan mahrum olmanın en büyük zararını Kürtler gördü. İşte şimdi Kürt sokaklarının ve Kürt siyasetenin kimlerin eline kaldığını görüyoruz.

Aynı şekilde 'Devlet aklı' da 30 yıllık 'düşük yoğunluklu savaş' dediği gerginliği, çatışmayla, öldürerek, ölerek bitiremeyeceği anladı ve bir karar verdi.

Tarihsel tecrübesi ile 'Devlet aklı' aslında çok önceden bunun böyle gitmeyeceğini ön görmüştü.

***

İki örnek bunun görüldüğünün çok net işaretidir bana göre.

İlk örnek hayli çarpıcıdır. Devletin Kürt sorununun çözümü konusunda yıllarca öncelediği "Güvenlikçi Politikaların" bürokrasideki simgelerinden birinin açıklamasıydı bu.

'Derin devlet' denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan eski emniyetçi, dönemin DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, 2006 yılında kendisinden hiç ama hiç beklenmeyecek bir açıklama yaptı.

Güneydoğu illerinde geziye çıkan Ağar, Diyarbakır'da bir kahvehanede vatandaşlarla sohbet ederken PKK ile ilgili bir soru üzerine, "Dağda silah tutacağına düz ovada siyaset yapsınlar" dedi.

Türkiye'nin bölünme korkusundan vazgeçmesi gerektiğini belirten Ağar aynı sohbette, PKK'lılar için gerekirse af çıkarılabileceğini de söyledi.

***

İkinci örnek ise 2010 yılında Star TV'ye konuşan dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarıydı.

Başbuğ "Biz 30bin PKK'lıyı öldürerek örgütü 5 kere yok ettik; ama yeni katılımlar örgütü diriltti" minvalinde konuşmuştu.

Başbuğ şöyle demişti: "1984'ten 2010'a kadar 26 yılda, 30 bin teröristi etkisiz hale getiriyorsunuz, 10 bin de yaralı, teslim olan var. Toplam 40 bin. Matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri 5 defa bu PKK terör örgütünü bitirmiş."

Eskiye göre dağa çıkışların daha da artıyor olmasını da sorgulayan Başbuğ, bir nevi 26 yıllık güvenlikçi politikaların geldiği son noktanın "başarısızlığını" vurguluyordu.

***

Bu açıklamaların yapıldığı zeminde devlet boş durmadı ve yıllardır devletle Kürtler arasında düşmanlığa varan sorunlara yol açan bu kangreni artık kesiklikle bitirmek için başka hamleler yapmaya karar verdi. Müzakerenin, diyalogun, barışın gelmesi için adımlar attı.

Bölgede ekonomik kalkınma, alt yapı sorunlarının çözülmesi, yol ve konut yapımı gibi kalkınmacı adımlar atıldı. Yine Kürtlerin devlete düşman olmasına katkı sağlayan kamu idarecileri yerine halkın dilinden anlayan ve bölge halkına insan gibi davranan yöneticileri iş başına getirildi.

Sonrasında da 'diyalog' kanallarını açmak için biliyorsunuz Habur dedi, Açılım dedi, Oslo dedi, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi dedi, Çözüm Süreci dediu2026

***

Şimdi büyük bir sorunla karşı karşıyayız. PKK, 'Düz ova'da siyaset yapma' sorunsalı ile bocalıyor.

Kah Öcalan'ın şartları, kah kalekol yapımları, kah başka bahaneleri ile sürerek, sokakları ateşe vermeyi, yolları kapatmayı, kamu binalarını ve araçlarını yakarak "Gücünü kaybetmediğini" kanıtlamaya çalışıyor.

En son bahaneleri de 'Kobani' oldu.

PYD dahil herkes Kobani'de IŞİD'le çatışma nedeniyle 21 sivilin hayatını kaybettiğini kabul ediyor.

Buna rağmen 'Kobani'de katliam var' bahanesiyle 6-7 Ekim olaylarında çıkan olaylarda 42 sivil Kürt öldürüldü.

Uluslararası güçler, Kobani bahanesiyle, Suriye'de, Irak'ta ve Türkiye'de askerlerin hakim olduğu, siyasetin dışlandığı, haritaların güncellendiği, politik dengelerin ve sınırların alt üst olduğu bir düzen kurmak istiyor.

Dağ'daki tekniklerle Ova'da da 'oyun' kurmak isteyen Kandil, bu panik havasından sıyrılıp uluslararası güçlerin taşeronu olarak değil kendi ülkesinin hükümeti ile masaya oturan bir muhatap olarak kalmalıdır.