Kanal İstanbul tartışmalarına katkı
2011 yılında yapılan milletvekili seçimleri öncesi Ak Parti’nin seçim manifestosunda yer alan “Çılgın Projeler”den bir tanesi de Kanal İstanbul idi. Hakikaten ilan edilen o projelerin tümü “Çılgınca” projeler idi. Nitekim R. Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti, millete verdiği taahhütleri yerine getirdi ve şimdi 3. Köprü ile İstanbul Havalimanı milletimizin hizmetinde.
Ak Parti ve hükümet yetkilileri hem İstanbul Havalimanı hem Yavuz Sultan Selim Köprüsü konusunu herkesin anlayabileceği bir dille anlattılar.
Hatırlayanınız vardır,
O süreçte de çok tartışmalar yaşanmıştı. Hükûmetin projeler konusundaki bilgilendirmeleri o kadar anlaşılır idi ki vatandaşlar hem bu projelerin gerekliliğine hem de bu projelerin tamamlanacağına inandılar. Çünkü bu projeleri halka anlatan yetkililer ve yorumcular hem konuya vakıf isimlerdi hem de itibar edilen şahsiyetlerdi.
Ancak Kanal İstanbul için aynı şeyi söyleyemeyiz.
Bu kanal neden ve niçin gerekli?
Hangi para ile yapılıyor?
Kanal İstanbul bitince kim-nasıl-ne kadar süre ile işletecek?
Montrö ile bir problem yaşanacak mı? Yaşanır ise Türkiye için yararlı mı?
İş-işsizlik ve maliyet…
Soruları çoğaltabiliriz. Ama bir de Kanal İstanbul’a popülist söylemle karşı çıkan CHP’li Ekrem İmamoğlu faktörü var. Burada İmamoğlu’nu CHP’den ayrı tutarsak daha isabetli olur. Zira CHP’nin her şeye muhalefet eden söylemlerinin ötesinde bir İmamoğlu muhalefeti söz konusudur.
Öncelikle ifade etmek isterim ki gönlüm de aklım da Kanal İstanbul’un yapılmasından yana. Kendimce haklı açıklamalarım var, ama asıl Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın böylesine önemli, stratejik ve geri dönülmesi muhal olan bir projeyi Türkiye zarar görsün diye yapmayacağına olan inancım kanaatimi pekiştiriyor.
Evet, bana “Sen de ‘Erdoğan yaptıysa doğru yapmıştırcı’lardansın” diyebilirsiniz. Biraz da öyleyim aslında. Çünkü bugüne kadar bu konularda Sayın Cumhurbaşkanımız beni hiç yanıltmadı.
Ama,
Vatandaşın kafası karışık. Son ayda gittiğim her ilde, ilçede, köyde, ortamda Kanal İstanbul ile ilgili şüpheler dikkatimi çekti. Kimileri, “Bu vatandaşlar hiç mi televizyon izlemiyorlar?” diye sitem ediyor olabilirler.
Evet, izlemiyorlar. Çünkü deprem uzmanı, GDO uzmanı, Fırat Ötesi ve berisi uzmanı, Kuş Gribi uzmanı, hukukçu, sosyolog, antropolog, kinetikçi olduklarına inanan/inandırılan insanları kimse izlemek istemiyor. Benim gibi müzmin izleyiciler de tv programlarında bu konuda dişe dokunur bir şey bulamıyor. İzleyici, bu anlayış yüzünden muhalif dediği marjinal kanallara yöneliyor, orada da ne ile karşılaştıklarını anlatmama gerek yok sanırım.
Ak Partili yani bizden olan birkaç isim var; Kadın cinayeti, göçük, Kürt-Alevi-dindar sorununun yanısıra deizm, küresel ısınma, Ortadoğu, Uzakdoğu, Latin Amerika bizatihi Amerika, Avrupa ve Birliği, Avrasya, göçmenler ve benzeri konularda “uzman” diye televizyona çıkarılınca inandırıcılıkta sorun kaçınılmaz oluyor.
Kanal İstanbul neden Türkiye için hayati önem taşıyor?
Bitince ne oluyor da böyle önem arz ediyor?
Soruları cevaplanmadan, “İyidir, vallahi, billahi iyidir” demekle vatandaşı ikna etmiş olmuyorsunuz.
O zaman CHP ve kanala karşı çıkan diğer kesimlerin iddiaları daha popüler hale geliyor. CHP geçim sıkıntısını da istismar ederek, “Kanal için harcayacağınız katrilyonları vatandaşın ekonomik sıkıntılarını gidermek, işsizlerin iş sahibi olmalarını sağlayacak imkanlar için kullanalım” söylemi vatandaşın nezdinde karşılık buluyor.
Tabi ki CHP, her zaman olduğu gibi bu söylemi ile de vatandaşı yanıltıyor, ama siz projenizi yeterince anlatamayınca vatandaşın CHP’nin yaptığının bir yanıltma olduğunu kabul etmesini beklemeyin.
Vakit geçmiş değil,
İşin uzmanlarını, yani üniversite hocalarını, strateji uzmanlarını, mühendisleri çıkarın konuyu anlatsınlar. Ceza hukukçusu ya da her konunun ukalası kişilere konuyu havale ederseniz korkarım yazık olacak, olmasın.