Kamuoyu tabusu
Gençlerimizin yoğun sınav maratonu yaşadıkları günlerden
geçmekteyiz… Bakalım bu sınav anaforunda kimler gülecek, kimler üzülecek…
Sınavdan söz açmışken, kulluk sınavımızın farklı bir
boyutuna değinmek istiyorum…
Konu: Kamuoyu Sınavımız
Doğrusu şimdiye kadar yeterince cesaret edemediğimiz,
sorgulamakta geciktiğimiz bir mevzu; şu kamuoyu meselesi…
Gerçekten oldukça önemsediğimiz, eleştirmekte aşırı temkinli
davrandığımız kamuoyu nedir?
Kamuoyu masumiyeti… Kamuoyu meşruiyeti habire vurgulanıyor…
Kamuoyunu kutsayanların bir de bakıyorsunuz aynı kamuoyunu ustaca kullanma
yoluna da gidebiliyorlar…
Manipülatif kamuoyu baskısı kimlerin önünü kesiyor bilmek
durumundayız…
Kapalı kapılar ardında kamuoyunu istedikleri kulvara çekmenin
peşinde olanların, kime hizmet ettiklerini bilmek için kâhin olmaya gerek var
mıdır?
Malum mihrakların toplumsal meşruiyet söylemlerini ciddiye
alabilir miyiz?
Evet, güç odakları meşruiyetlerini kamuoyundan aldıklarını
hep iddia ederler… Kamuoyunu kendi hesapları doğrultusunda yönlendiren,
besleyen, eğiten, motive eden, manipüle eden malum zinde güçlerdir…
Kamuoyunu şekillendirenler bize meçhul değil… Resmi
ideoloji, statüko, egemen güçler tüm kurnazlıklarını ve kuvvetlerini bu amaca
odaklamaktadırlar…
Çıkarı gereği kamuoyuna sığınan daha doğrusu kamuoyunu
kullananların oyunları bitmiyor…
Kamuyounu güdenler, kamuoyunu kutsallaştırıyorlar… Daha
fazla kullanmaya müsait hale getirmek için… Kamuoyunu pohpohlayarak pasifize
edenlerin plan ve projeleri fasılasız işliyor…
Hile ve hurafelerle hafızasızlaştırılan halklar çoğu zaman
sergilenen senaryodan habersiz…
Pek çok uygulamanın kamuoyunu yönlendirmeye yönelik olduğu
göz önünde bulundurulması gereken bir noktadır…
Kamuoyu anketleri, araştırmaları, analizleri, verileri adeta
tartışılmaz mutlak doğrular olarak önümüze konulmaktadır… Yorumlarını
mutlaklaştıranlar, halkla hakikat arasına bariyerler örüyorlar…
Sosyolojik gerçeklik adına zihinlerimiz bloke ediliyor…
Olgular dinleştiriliyor… Toplum
tabulaştırılıyor…
Bizden, kamuoyuna boyun eğmemiz, uyum sağlamamız isteniyor…
Kamuoyuna ters düşmeyeceksin… Halkın iradesi üstünde irade tanımayacaksın…
Suyun akışına direnmenin imkânsız olduğu beyinlere
kazınıyor…
Kamuoyunu yüceltenler bizi marjinal kalmakla suçluyorlar…
Dünde bugünde kamuoyunu biçimlendirenler mele ve mütref
sınıfıdır… Ayrılıkçı seçkinler, imtiyazlı despotlar… Direksiyonda onlar
bulunur…
İnsanların çoğunluğu kendilerine dayatılan ve telkin edilen
şekilde düşünür, konuşur ve hareket eder…
Unutmayalım ki, halk kutsal değildir, kutsal olan hakikattir…
Bugün kamuoyunu kıbleleştirenlerin kime hizmet ettiklerini biliyoruz…
Peki, bizim kamuoyu sınavımız neyi gerektiriyor?
Kamuoyu ile kavga edelim demiyorum, kamuoyunu yüceltmenin
ağır sonuçlarından kaygı duyuyorum…
Kamuoyunu yok saymak niyetinde de değilim, halkın yaslandığı
değerleri, savunduğu doğruları sahihleştirmek için çırpınmalıyız…
Kamuoyunun akışına kendimizi kaptırmadan, diriltici bir
nefes olabilmeliyiz… Toplumsal irşad ve ıslah projelerimize yoğunlaşmak boynumuzun
borcudur…
Adil şahitliğimiz ile toplumsal değişimin öznesi olmak bizi
bekliyor… Ancak istikamet ve basiret üzere bir kamuoyu her türlü kötülüğün
önüne geçebilecektir.
Biz toplumsal sünnetullaha inanıyoruz.
‘’Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar
Allah, onlarda bulunanı değiştirmez… (Rad, 11)