Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.93
Gram Altın
3005.18
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Haziran 2017

Kamu vicdanının adı: HÜDAPAR

Fetullahçı Damatların serbest bırakılmaları toplumda büyük infiale sebep oldu. Aslında damatların la yüs'el konumlarına olan tepkinin çok sert olması anlık olan bir tepki değildir.

Hükümet partisi ile seçmen arasındaki açı gün be gün açılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi AK Parti'de ciddi bir "metal yorgunluğu" bulunuyor. Metal yorgunluğunun yanı sıra mental yorgunluğu da bulunmaktadır.

Metal yorgunluğu sadece AK Parti teşkilatlarında değil, bürokraside de ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır. Erdoğan ile birlikte halka hizmet anlayışı değişen bürokrasi, son üç yıldır yeniden eski kodlarına geri dönüyor. Kamu hizmetlerindeki bürokratik karmaşa yeniden egemen olmaya başlıyor. Üç yıl önce çözüm merkezli çalışan bürokrasi, yeniden tepeden bakma boyutuna doğru tersine bir evrilme sürecine girdi. Bürokrasi ile halkın ve değerlerinin arasındaki makas da gittikçe açılıyor.

Ak Parti ve Yeni Türkiye'nin lideri olan Erdoğan, gücünü halktan aldığının bilincinde olan günümüz ender siyasilerindendir. Ve bu bilinçle halkın talepleri doğrultusunda partisindeki yenilenme ve yeni devrimci kadroları getirme kudretinde olan bir liderdir.

Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatı dolayısı ile devletin de başıdır. Bürokrasideki mental ve metal yorgunluğunun da farkındadır. Ne var ki Sayın Erdoğan'ın devlet çarkındaki bürokratik devrimi gerçekleştirmesi, partisindeki kadar başarılı olmayabilir. Çünkü mevcut bürokrasi, Tanzimat'tan bize kalan mirastır. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bile bu kadrolarla baş edememiştir.

Ankara'nın imarı sırasında Atatürk ve Alman mimarların yaşadıkları o günün tanıklarının hatıratlarında hala diri diri duruyor. Bürokrasi, Osmanlı'yı yıkan Mustafa Kemal Atatürk'e bile zaman zaman geri adım attırmıştır. Böylesine güçlü olan bir yapı karşısında Erdoğan'ın yapabileceklerini kamuoyu merakla bekliyor.

Ve Mevcut duruma baktığımızda, Hükümet, bürokrasinin dümen suyunda gidiyor gibi.

Bürokratik diktatörlüğe karşı milletin sesinin bastırılması, Erdoğan'ın şahsında vücuda gelmiş kamu vicdanının siyasal olarak temsil edileceği siyasal bir parti maalesef halihazırda yok. CHP, kuruluş felsefesi itibarıyla halkla arasına sürekli mesafe koymuştur. FETÖ'nün erketede tuttuğu DP'nin toplumsal karşılığı olamaz.

***

Bugünkü siyasi manzarada, özellikle bölgede devrimci mütedeyyin insanların kendilerini siyasal olarak ifade edebilecekleri tek bir siyasi organizasyon kalıyor? HÜDAPAR.

HÜDAPAR, Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda devrimci mütedeyyin halkın vicdanı konumunda algılanması işten bile değildir.

Türkiye'de, hakkın dile getirilmesinde, devletin yeniden yapılanması konusunda sürekli kendinden ödün vererek Sayın Erdoğan'ın önünü açtı. Doğu ve Güneydoğu'da PKK terörüne karşı dindar Kürt yurttaşlarımıza kalkan oldu. Yüzlerce üye ve gönüldaşı PKK çeteleri tarafından katledilmesine rağmen HÜDAPAR, vakur duruşundan ödün vermedi ve tabanını şiddetten uzak tutmayı başardı.

Yasin Börü'nün Selahattin Demirtaş'ın emri ile katledilmesi olayına dahi hukuki çözüm dışına çıkmadı. Yargının ölüm emri veren Selahattin Demirtaş'ı görmezden gelmesinde bile sakinliğini korudu. Tabanının hukuk dışına çıkmaması konusunda oldukça titiz davrandı. Ortalığı yakıp yıkmadı, küsmedi, ama hukuk dairesinde haksızlığı yılmadan dile getirdi.

Henüz 15'indeki Yasin Börü'nün, Aytaç Baran gibi bir ilim irfan hadiminin Selahattin Demirtaş'ın emri ile şehid edilmesinde vakarı elden bırakmayan HÜDAPAR, bu olgunluğu ile tüm gönüllere su serpmekle kalmamış, vicdan ehli herkesin takdirini kazanmayı başardı.

Bugün Türkiye, FETÖ ile mücadelede yargı, kamunun vicdanını yaralayan kararlar veriyor. Halkın Erdoğan'a olan güven ve inancın aksine, yargının ve siyasetin FETÖ ile mücadelede inancı gün geçtikçe azalmaktadır.

Gaffar Okan, JİTEM ve seküler- faşist derin devletin gadrine uğrayan, onlarca gönüldaşını şehid, yüzlercesini de zindanlara çürümeye veren HÜDAPAR siyasi olarak FETÖ'nün gadrine uğrayan ilk siyasi gelenektir. FETÖ çeteleri, Doğu ve Güneydoğu'da kendilerine alan açabilmek için, ikizleri olan derin devletin eli ile HÜDAPAR siyesi geleneğine mensup olan herkesi, yani mütedeyyin Kürtleri kelimenin tam anlamı ile kurban etti.

Mütedeyyin Kürtlerin FETÖ, Gaffar Okan ve JİTEM eli ile tasfiye edilmesinden sonra PKK Doğu ve Güneydoğu'da taban bulabildi. Yoksa 1990'lı yıllarda Diyarbakır, Batman veya Ağrı'da PKK'lıyım demek imkansızdı. Müslüman Kürtler, bu çetelere nefes aldırmıyordu. Ne gariptir, devletin adına orada işleri tedvire memur olan güvenlik bürokrasisi, görünürde "düşman" konseptinde olan PKK'ya alan açmak için Müslüman Kürtleri ya katlettiler ya da zindanlarda çürüttüler. Böylece PKK, silah zoru ile Kürtler arasında taban buldu.

Terör örgütü PKK ve onun siyasi uzantısı HDP'nin bölgede eskisi gibi taban bulması çok zor. Yargının FETÖ ile ilgili facia boyutundaki kararları halkı yeni arayışlara sürükleyebilir. Ve burada ilk uğrayacağı yer HÜDAPAR olabilir.