Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Aralık 2021

Kalp neye bağlı?

Hz. Peygamber (a.s.): “Hiçbir gölgenin bulunmadığı günde Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenecek bir grubun da ‘kalbi mescitlere bağlı kişiler’ olduğunu haber vermektedir.

Kalbi mescitlere bağlı olan adam…

Bizler; mescitlerin, camilerin imarını hep maddi olarak anlatırız da manevi imar yönünü biraz ihmal ederiz.

Hz. Peygamber (a.s.) burada bu hususa daha çok dikkat çekiyor.

Kalbi mescitlere bağlı olan adam!

Namaz söz konusu olduğu zaman bütün akan suları duran adam demektir. Cami söz konusu olduğu zaman; bütün işler bir kenarda duran kişi demektir. Hayatının merkezine kulluğu koyan adam demektir.

Eskiden büyüklerimiz daha çok yelek giyerlerdi. Yeleğin cebinde, zinciri yeleğin düğmesine bağlı köstekli bir saat olurdu. Zamanı öğrenmek için yeleğin cebinden onu çıkarır, bakarlardı. Bu tabloyu yaşayanlarınız vardır. Gözünüzün önüne gelecektir.

Oturuyorlar caminin önündeki bankta… Siz gidiyorsunuz.

-Selamünaleyküm.

-Ve aleykümselam.

-Amca saat kaç?

Amca, elini yeleğinin cebine atar, köstekli saatini çıkarıp kapağını açar ve dikkatle bakıp tekrar kapağını kapatıp cebine koyar.

“Vakit yakın evladım!” diye cevap verir.

Siz belki başka bir şey sordunuz. Belki otobüsü kaçırıp kaçırmadığınızı öğrenmek için saati sordunuz. Belki önemli bir toplantıya yetişeceksiniz onun için saati bilmeye ihtiyaç duydunuz. Belki başka işiniz var ama hacı amcanın “saat kaç?” diye sormanızdan anladığı; namaz saati, namaz vaktidir.

Çıkarıyor saatini, vakit yakın evladım deyip yerine koyuveriyor.

Bu kalbi mescitlere bağlı olan adam tabirinin tarifini pek güzel anlatan bir örnektir.

Kalbi mescitlere bağlı olan adam; hayatı, ibadet ve kulluk düşüncesi üzerine şekillenmiş bir insan…

Allah Teâla (c.c.): “Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır” (Tevbe, 18) buyurmaktadır.

Caminin maddi imarı söz konusu olsa hemen oraya koşar. Elinden gelen yardımı yapar. Elinden gelen gayreti gösterir. Çevresini güzelleştirir. Temizliğine bakar; kırılanı, bozulanı tamir etmenin yollarını arar. Sadece bununla kalmaz; cami onun hayatının merkezidir. Caminin minaresi, minberi, kürsüsü, halısı, duvarı, avizesi, ampulü vs. bunlar önemli ama daha önemli olan o caminin saflarında, hayatının merkezine ibadeti-kulluğu koymuş olan cemaatin varlığıdır.

Bunun tam tersi, mescitlere uzak olup düşmanlık yapanlar da çok büyük azapla tehdit edilmektedir: “Allah'ın mescitlerinin içlerinde O'nun adının anılmasını men eden ve onların (mescitlerin) harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir (başka türlü girmeye hakları yoktur) Onlara dünyada rezillik, ahrette de pek büyük bir azap vardır.” (Bakara, 114)

Dünyada 24 saat boyunca Allah ve Resulü'nün isimlerinin ezanla göklere yükseldiği yerlerdir mescitler.

Hz. Peygamber (a.s.) Kâbe’ye dönerek: “Ne hoşsun, ne güzel kokun var ey Kâbe!” Ne büyüksün, ne kadar büyük saygınlığın var. Muhammed'in canını elinde tutan, kudretinde tutan, gücünde tutan Allah'a yemin ederim ki; bir mümininin Allah katındaki saygınlığı, bir müminin Allah katındaki değeri senin saygınlığından daha fazladır.” diye Kâbe’yle konuşur.

Aslolan insandır.

Kalbi mescitlere bağlı olan insan; hayatın, yaratılışın gayesini bilen insan, dünyaya niye gönderildiğinin farkında olan insan, kulluk olmazsa, duanız olmazsa Rabbin sizi ne yapsın diye dua olmayınca, kulluk olmayınca Rabbinin katında bir değerinin de olmadığının farkında olan insan; Kâbe’den, camiden, mescitten daha hayırlıdır.

“Kalbi mescitlere bağlı olan adam Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenecektir.”

Namazı eda etti, vakti kıldı. Efendimiz (a.s.)’ın tabiriyle “namazdan sonra kulağı diğer vakitte.” İşinden geri kalmıyor; büroda evrakı ile meşgul, dükkânda ticareti ile meşgul, tarlada ekim-dikimle meşgul ama kulağı ezanda. Aman ha namaz geçmesin! Çünkü biliyor ki “Bir ikindi namazını kaçıran, terk eden kimse bütün ailesini ve malını kaybetmiş kimse gibidir.” Çünkü biliyor ki ibadet yoksa, kulluk yoksa, dua yoksa hayatın bir anlamı yoktur. Çünkü biliyor ki kısa dünya hayatı, ebedi cenneti kazanmanın tek yoludur. Biliyor ki israf edeceği, harcayacağı, dağıtacağı, Allah'ın rızasının aksi istikametinde harcayıp telef edeceği zamanı yoktur.

Efendimiz (a.s.) buyuruyor ki: “Bir adamın mescitlere devam ettiğini görürseniz, onun imanına şahitlik edin.”

Rabbim her birimize kalbi mescitlere, camilere bağlı adam olma vasfını taşıyabilmeyi nasip eylesin.