Kaliteli insanlar adaletlidir
Mecaz anlamlı atasözleri bazı hallerde kafa karıştırıcı olabilir. Bu anlamda bakıldığında ‘Tereciye Tere Satılmaz’ın mecazî anlam yüklü bir söz olduğu aşikârdır. Bir işin ustası olan kimseye o işi nasıl yapması gerektiğinin anlatılamayacağını ifade eden atasözümüzde işin ustası kimse işi en iyi yapma şeklini de elbette ki o bilir. Bir konu hakkında kendinizden daha bilgili ve tecrübeli olanlara akıl vermeye ve yol göstermeye kalkarsak gülünç hale düşeriz. Bundan dolayı da o işte usta olmuş birisine o iş öğretilmemelidir.
İnsanlar bazı durumlarda kendilerinin çok bildiğini düşünmektedir. Ramazan münasebetiyle kaleme almaya çalıştığımız yazımızda kusur, eksik veya farklı bir şey gözünüze ilişirse peşinen af diliyorum.
Varlıkların en mükemmeli insandır ki, yerin ve dağların yüklenmekten kaçındığı ilahî emaneti, kabullenen insan, bir aile ve toplum içinde yaşama özelliğiyle yaratılmıştır. Yeryüzünü imar etmek, Allah’ın nimetlerinden istifade etmek, başkalarıyla tanışmak, kaynaşmak, neslin devamını sağlamak, tebliğ vazifesini yapmak, ihtiyaçlarımızı karşılamak toplu halde yaşamaya bağlıdır.
Kur’an’da: “Ey insanlar sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi birbirinizle tanışasınız diye milletlere, kabilelere ayırdık” (Hucurat S. 13) buyurulur. Dinimizin birçok emir ve yasağı insanların birbirlerine karşı sorumluluklarını hatırlatır. Ferdî ve içtimaî hayatın huzuru ve sükûnu buna bağlıdır. Peygamberimiz (SAV), “Ümmetimin müflisi o kimsedir ki, kıyamet gününde namazı, orucu, zekâtıyla gelir, fakat şuna sövmüş, şunu dövmüş, şuna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş. Bundan dolayı onun hasenatından zikredilen kimselerin her birine verilir. Üzerinde olan haklar ödenmeden iyilik ve hayırları tükenirse, hak sahiplerinin günahları o kimseye yükletilir. Sonra o kimse Cehenneme atılır” buyurmaktadır.
Bu itibarla, bilerek veya bilmeyerek başkalarının hakkını üzerine geçirenler, o hakkı ödemek, helalleşmek suretiyle kendini kurtarmaya çalışmalıdır. Aksi halde müflis durumuna düşeceklerdir. Müslüman’ın kul haklarına son derece titizlik göstermesi Allah korkusundan ve vicdanî sorumluluktan kaynaklanır. Dünyadaki pek çok kötülüğün, ahretteki pek çok perişanlığın sebebi de budur. Bir adam peygamberimize, “Ya Resulallah, Müslümanların hangisi daha hayırlıdır?” diye sorunca, “Elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu, zarar görmediği kimsedir” cevabını vermiştir.
Kişi, kendisinden başlayarak iletişim içinde olduğu her varlığa karşı adil olmayı bilmelidir. Yönetici pozisyonundaki kişilerin her davranışı izlenir. Bir iş yerinde yönetici taraf tutmazsa, orada iş birliği artar ve ekip anlayışı gelişir. İyi bir yönetici, sevdikleri ve sevmedikleri de dâhil olmak üzere tüm çalışanlara karşı adil davranmalıdır ve’s-selam.