Kalemden Şiire
Ozan Halil Manuş, hece ölçüsü ile şiirler yazan ve Anadolu’dan hece şiirine ses veren bir şairimiz. Şair, 1960 tarihinde Kayseri Felahiye İlçesi Karaşıh köyünde dünyaya gelmiştir. Kendisi bütün öğrenim hayatı ve öğretmenlik hayatı boyunca Anadolu’yu bir ucundan diğer bir ucuna kadar gitmiş adım adım gezmiş. Memleketinde hiç kalmamıştır. Bal yapan arılar gibi her yöreden bir desen, bir motif, bir kültür öğesini şiirleriyle yoğurmuştur.
Kendisine şair denmekten çok “Ozan” olarak anılmayı
benimsiyor. Ozan Halil Manuş özellikle sekizli hece ölçüsüne vakıf bir
şairimiz. Sözü nazım ipliğine serme merakı tâ ilkokul yıllarına dayanıyor.
Öğretmenlerinin ezberlettiği milli ve manevi şiirleri yaşayarak okur, bundan
dolayı şairimizin hece dağarcığı hassas bir seviyededir. Hemen her konuda ve
hemen her zaman bir iki kıtayı sekizli hece ölçüsünde söyleyebilme maharetine
sahip.
Küçüklüğünde annesinin okuduğu maniler de şairimizin mısralı
ahenkli söz söyleme kabiliyetine katkıda bulunmuştur.
Elimizde bulunan 50 kelam 50 kalem çalışması işte bu
hatıraların ışığında ve bu çalışmaların neticesinde elde edilmiş değerli bir
üründür. Günümüzde maalesef şu anlaşılmıştır ki: nasihatler konusunda nesir
(düz yazı) şeklinde anlatılan çok şey (nasihat) hatıra gelmiyor, hafızada
durmuyor. Nitekim kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'i inceleyen birçok
araştırmacı itiraf etmiştir ki Kur'an-ı Kerim'in nazımlı ve ahenkli tarafı
insanların hafızasında çokça yer edinmiş ve binlerce hafızın yetişmesine vesile
olmuştur.
Bu nedenledir ki, klasik zamanlarda âlimler, nasihatlerini
hatta gramer kitaplarını nazımla kaleme almışlardır. Günümüz gençliğine bir söz
anlatmak ve o sözün gençlikte tesirini artırmak için güçlü, vurucu kafiyelere
ve ses ahengine ihtiyaç vardır. Mesela merhum Necip Fazıl'ın şu mısraları iddiamızı
kuvvetlendirmektedir.
'Surda bir gedik
açtık Mukaddes mi Mukaddes
Ey kahpe Rüzgar artık ne yandan esersen es'
Ozan Halil Manuş şiirinin bazı yerlerinde Ozan Arif, bazı
yerlerinde de Abdurrahim Karakoç havasını yakalamıştır. Bu iki güçlü şiir damarı
genelde saza ve ahenge uygunluk arz eder ve türkü olup dilden dile dolaşır.
Eserle ilgili şunları söyleyebiliriz. 50 kelâm, mesela ibret
al kelâmı, nefes, tezat, iman kelamları üzerinde Halil Manuş'un güzel
beyitlerini görmekteyiz.
Örnek olarak şu beyti seçtim.
İman:
İman Mukaddes çile
yoksa yükümde
Hissederim ölümü ense
kökümde
Burada Halil Manuş, geleneksel dörtlük ve kıta tarzını
bırakıp biraz Divan edebiyatı tarzına yaklaşmıştır. Ama kafiyeyi, heceyi elden
bırakmamıştır. Yalnız burada hece, sekizli değil on ikili hece yapısıdır.
Şairimiz, diğer beyitlerinin çoğunda on ikili heceden yana tercihini kullansa
da on beşli heceyi de kullanmıştır.
Günümüzde Merhum Akif İnan gibi, Attila İlhan gibi şairlerin
gazeli hece vezniyle yazdıkları malumdur. Eski zamanlarda da durum aynıydı. Bu
da gösteriyor ki, 'Divan edebiyatı-halk edebiyatı' diye bir ayrım yoktur.
Şairimiz ayrıca her
beytin karşısına Osmanlı Türkçesi ile eseri vücuda getirmiştir. Ayrıca bu
beyitler güzel yazı (kaligrafi) ile yazılmıştır. Kitapta yer alan güzel yazı
Sabri Salman tarafından yazılmıştır. Osmanlı Türkçesi olan bölümü de Ebubekir
Atalay yazmıştır. Bu üçlü ahenk, gelecek
zamanlarda çalışmanın geçici değil kalıcı olduğunun ispatıdır.
Ozan Halil Manuş'u bu çalışmasından dolayı kutluyorum. Eseri
okuyup da inceleme imkânına sahip olanlanlar, bu minvalde bir okuma yaparsa
güzel bir okuma yapmış olur.