Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
2965.92
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Kasım 2022

Kalbin aklı, hesapçı akıl!

Araf Suresi’nin179. Âyet-i Kerime’sinde “Onların kalpleri vardır ama anlamazlar!” buyruluyor.

Dikkat edelim:

Anlamak işi, “beyne” değil, “kalbe” bağlanıyor Âyet-i Kerime’de.

Anlamak, idrak etmek, “beyin” değil “kalp” işi.

“Kalbin aklı” yani.

“Nuranî akıl”.

Camilerin dış duvarlarına, köşelerine kuş sarayı yapmayı düşündürten, sadaka taşını icat ettiren, sakat kuşlar için vakıf kurduran, hasenâtı-iyiliği yaptıran işte bu akıl.

“Malın, paranın Allah rızası için vermekle eksilmeyeceği, aksine bereketleneceği, ziyadeleşeceği “ şuuruna ulaştıran bu akıl.

Kalp ile beyin “kalbin patronluğunda” el ele verir ve Allah Rızası’nı amaç edinirse huzura erişilir.

Düşünceyi, aklı, zekâyı, nefsi esas aldığımızda, kalbi devre dışına ittiğimizde ise, etrafımızı saran “dünyevi menfaat çatışmaları”nın içinde buluruz kendimizi.

Her işimize “dünyevi menfaat beklentisi” karışır…

Riya yüküyle yaşarız!

İnsanlara gösterdiğimiz hürmet; onların paralarına, pullarına, mevkilerine göre artar ya da eksilir.

“Yüksek mevkilerden” birine geldiğinde karşısında “hürmet”ten kırıldığımız kişi, o dünyevi gücünü kaybettiğinde gözümüzde önemsizleşir.

Aynı kişi, yeniden mevki makam sahibi olduğunda eski hale bürünür, “şekilden şekile” gireriz.

Köprüyü geçene kadar dayı demeyi” telkin ederiz birilerine!

*

Bunları tefekkür etmek mânâsız mı?

Faydasız mı?

Yok, değil.

İman nuruyla aydınlanmış kalbi devreden çıkartıp da, “hesapçı aklı” esas aldığınızda bunalımlardan bunalımlara sürükleniyorsunuz.

Endişe bataklığında debelenip duruyorsunuz…

Ya şöyle olursa, ya böyle olmazsa?” hesaplarında boğuluyorsunuz.

Etrafınıza negatif elektrik saçıyorsunuz.

Paranız, mevkiniz arttıkça endişeleriniz artıyor.

Kaybetmemek için daha fazla kazanmak, çok daha fazla kazanmak” amaç haline geldiğinde ise…

Siz siz olmaktan çıkıyor, maddenin kulu-kölesi haline geliyorsunuz…

Ve bir noktada…

Vücudunuzun bin yerinden “toprağa çağrı” sinyalleri geldiğinde…

Doktorunuz, “şunu yeme, bunu yeme, şöyle yapma, böyle yapma”ların sayısını iyice arttırdığında…

Hele hele “Kalbinizi yormayacaksınız!” dediğinde…

Uzun yıllar boyunca “unuttuğunuz” kalbinizi korumaya alıyorsunuz!..

*

Fikir, tefekkür…

Fikretmezsen zikredemezsin.

Fikirsiz iman olmaz, olamaz.

Fikrederek bir eser ortaya koyduğumuzda, alış veriş yaptığımızda, birine tebessüm ettiğimizde, bir yetimin elinden tuttuğumuzda, bir kötülüğe mâni olmak bir hayrı yaymak için gayret gösterdiğimizde bütün hayırları ve güzellikleri yaratan Rabbimizi zikretmiş oluyoruz.

“Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol!” (Zumer, 66) hükmünün gereğini yerine getiren

“kul” lardan oluyoruz.

*

Kalp…

İlle de kalp.

İman da, akıl da, fikir de, zikir de, şükür de

kalpte.

Kalb-i selim olmadan ne akl-ı selim olur, ne de zevk-i selim.

Herkesin kendine göre aklı, zevki vardır.

Bunları “selim” kılan imandır.

Kalp nurlandığında, düşünce de, zevk de bambaşka bir hale gelir.

Sâlim kalp, uyandıran kalptir.

“Uyanıklığın” zıddı ise gaflettir.

Zikir.

Her işte “Allah Rızası”nı esas almak.

Nefis unutmak ister, zikir kalbe hatırlatır.

Zikir olmadan, kalp de, kalbin aklı da gaflette kalır.

“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur!” (Ra’d, 28.)

*

Bizler…

Neyin, nelerin peşinde koşuyoruz…

Neleri, nerelerde kaybettik ve nerelerde arıyoruz?

Meşhur fıkrayı bilirsiniz:

Merhum Nasrettin Hoca, dışarıda bir şey aramaktadır.

Durumu gören komşuları böyle harıl harıl ne yaptığını sorunca, “Yüzüğümü kaybettim de, onu arıyorum!” der Merhum Hoca.

-Burada kaybettiğinize emin misiniz Hocam yüzüğünüzü? “ diye sorulunca…

"Hayır" diye karşılık verir:

“Samanlıkta kaybettim … Burası aydınlık ya, onun için burada arıyorum yüzüğümü!”

*

Biz neleri, nerelerde kaybettik ve nerelerde arıyoruz?

Tefekkür halindeyiz.

Dün sabah “Oku beni!” diyerek bakan Semerkand Dergisi’ni açtım…

Bir makale çekti dikkatimi..

Yazar Atilla Pamirli’den: “Kulun Üç İşi: Fikir, Zikir Şükür.”

Okudum…

Tefekkür ettim.

Oradan istifade ederek ve kalbimden dökülen cümleleri üzerine katarak…

Kendimi dinledim.