Kalbe zarar veren etkenlerden “zararlı olan şehvet”
Değerli kardeşim…
İnsan neslinin çoğalması için Allah’u Teâlâ insan fıtratına karşı cinse karşı ilgi, istek ve arzu sahibi olarak yaratmıştır:
“Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşlere, besili atlara, hayvanlara ve ekinlere karşı duyulan aşırı istek, insanlara süslü gösterildi. Oysa bunlar, sadece dünya hayatının geçici malıdır. Varılacak güzel yer ise Allah kalındadır.” (A’li İmran suresi 14.ayet)
Bu arzu ve isteğin yerine gelmesi için de nikâh müessesini helal kılıp insanların ihtiyacı karşılanmıştır…
Ama buna rağmen insan fıtratında olan şehvet sadece helalinden değil haram olan sahalara da gözünü dikmiş şehvetini o yerlerde gidermek istemiştir… Bu isteğe gem vurulması için bayanların giyimlerine, yürüyüşlerine ve koku sürünmelerine dikkat etmeleri emredilmiş, erkek ve kadınların baş başa kalmamaları ve zinaya yaklaşmamalarına da vurgu yapılmıştır…
Haramların bir tık mesafesi kadar yakın olan şu asırda zinanın diğer türlerine bulamamış insan neredeyse yok gibi bir şeydir… Birçok TV programları kalpteki şehveti kabartmakta ve zinanın yollarını ve adreslerini göstermektedir…
Değerli kardeşim…
Kalbi ifsat eden, insanları harama sürükleyen, nesli bozan, namus cinayetlerine, boşanmalara imza atan bu şehvetin haram sahada kullanılması gerçekten insanın dünya ve ahiretini berbat edecek cinstedir…
Kalpteki olası şehvetin haram sahalara yönelmemesi için peygamberimiz evlilik ve oruç tutulmasını söylemiştir… Evlilik ve oruç şehvetin iki ana düşmanıdır… İnsan fıtratını koruyan güzel dinimiz hem haram adreslerinden uzak durmamızı emrederken hem de çözüm yolları sunmuştur… Bu iki çözüm yoluyla birlikte salihlerle gezmek, kalbi meşgul edecek İslami çalışmalar yapmak, dil kurslarına gitmek gibi faaliyetlerde bulunmak ek olarak katkı sağlayabilir…
Kalbe zarar veren etkenlerden “hevaya uymak”
Değerli kardeşim…
Kalbi ifsat eden etkenlerden biri de kötülüğü emreden heva ve hevese uymaktır... Heva ve heves hakkında âlimlerimiz şu tanımı yapmışlardır:
“İstenilen ve arzu edilen şeydir.”
Heva her zaman haramlara meyleder… Gerek yemede, gerek giyimde, gerek ticarette, gerek dünya hayatında gerekse inançlarda… Hep Allah’ın razı olmadığı alanlarda yaşamak ister:
“(O zaman biz Davud'a şöyle vahyetmiştik) "Ey Davud, şüphesiz ki biz seni yeryüzünde halife kıldık. İnsanların arasında hak ile hükmet. Sakın keyfe tabi olma. Yoksa o seni Allah’ın yolundan saptırır. Şüphesiz ki Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unuttukları için şiddetli bir azap vardır." (Sad suresi 26.ayet)
“Ey Muhammed, de ki: "Ben sizin, Allah’tan başka taptıklarınıza ibadet etmekten men olundum" Ve de ki: "Sizin, heva ve heveslerinize uyacak değilim. Aksi takdirde sapıklığa düşmüş olurum. Ve hidayete erenlerden olmamış olurum." (En’am suresi 56.ayet)
Sevgili kardeşim…
Heva ve hevesimize uymamamız emredildiği gibi başkalarının da heva ve heveslerine uymamamız emrediliyor:
“De ki: "Haydi Allah’ın, bunu haram kıldığına dair şahitlik edecek şahitlerinizi getirin. "Şahitlik etseler de onları tasdik etme. Ayetlerimizi yalanlayan ve ahirde iman etmeyenlerin heva ve heveslerine uyma. Onlar, taptıklarını rablerine denk sayarlar.” (En’am suresi 10.ayet)
“De ki: "Ey kitap ehli, hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve böylece doğru yolu kaybetmiş bir kavmin heva ve heveslerine uymayın." (Maide suresi 77.ayet)
Başkalarının heva ve hevesleri haram bir yaşamın reklamıdır… Bu yaşam reklamı insanı o yöne tahrik edebilir… Bunun önüne geçilmesi için de Allah’ın resulü şu sözü söylemiştir:
“ Bir kavme benzeyen onlardandır…”
Rabbimiz bizleri heva ve heveslerimize uymamamızı nasip etsin… Âmin.