Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2962.85
BIST 100
9699.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Eylül 2018

Kalbe eğitmen olmak!

Kendini eğitmeden ailene ve topluma öğretmen olamazsın

Günün ikindi vaktine dokunan saatler… Yorgunluğun hissedilmeye başladığını, insanların yüzüne sirayet eden anlamdan, arabaların sabırsız ve telaşlı kornalarından, sözlerden, seslerden, içinizden anlıyorsunuz. Sadece kuşlar ve çocuklar sabahın ilk tazeliğiyle gülümsüyor yüzünüze; coşkunun, sevincin, diri kalabilmenin tercümesi oluyor onlar…

Kâinatı kuşatan aykırı seslerin içinde bir ses bölüyor her şeye rağmen sizi himaye edebilen şiirsel tefekkürü. Bir hanım, yolun ortasında çocuğuna çıldırmışçasına bağırıyor, tutup omuzlarından örseliyor. Öyle kaybetmiş ki benliğini, kendisine yöneltilen bakışları fark edemiyor. Hem fark etse bile “utanmayı bilecek, o duyguyu hatırlayabilecek mi” diye düşündürüyor. Gücünü, kendisinden zayıf durumda olan bir yaratılmış üzerinden sergilediğini zannediyor. (Böyle tipler bende daima başımı derde sokma iştiyak ve ihtiyacı doğuruyor. )Bilmem ne kadar sonra bakışlarınız o bilindik sahne ile buluşuyor. Çocuk kırılmış bir mahcubiyete korku dolu bakışlar ekleyerek bakıyor annesinin yüzüne. Öfkenin çirkinleştirdiği kadına uğramayan utanma duygusunun tüm renklerini masum bir çocukta görebiliyorsunuz böylece. Düşünüyorsunuz sonra; belki bir öğretmen olacak bu çocuk, belki bir polis, hâkim, doktor, en önemlisi de baba olacak. Nasıl olacak? Daha küçücük yaşlarında –üstelik de kendisine en yakın olan insan tarafından- şiddetin bir çirkin türüyle tanıştırılırken annesinde varlık bulan o cinnet hâlini hayatın her safhasına taşıyacak. Kim bilir merhamet, güven ve fedakârlık gibi duygular onda nasıl bir şekil ve tonla teşekkül edecek? Müdahale etseniz “benim” diyecek “çirkinleşen kadın” Hakkın kendisine emanet ettiği küçücük cana daha çok öfkelenecek, “siz ne hakla karışıyorsunuz?” diye ekleyecek. Bunun için çocuğun yanından geçer gibi yapmakla ve ürkek başında duran sarı saçlarını okşayarak tebessümden bir buket uzatmakla yetiniyorsunuz. Durunca “çirkinleşen kadın” ın gözleri yüzünüzde yani içsel bir kavgayla göz göze gelince susuyor kelâm, diniyor öfke ama izleri kalıyor o küçük gönülde…

Rahmetli anneannem “beyin âcizi hanımına, hanımın âcizi de çocuğuna el kaldırır” derdi.

Geçtiğimiz gün kıymetli bir yazar arkadaşımız, çocuk yaşlarda ciddi kırılmalar yaşayanların hayata daha güçlü, daha sağlam tutunduğunu ve bunun başarısızlığa bir sığınak olamayacağını izaha çalışmış köşesinde. Belki… Belki onlar, her şeye rağmen başarılı olmayı ve pes etmemeyi diğerlerinden çok öğreniyorlar. Belki diğerlerinden ziyade bir merhamet ve inceliğin sahipleri de bu insanlar fakat nerede dururlarsa dursunlar, ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar içlerinde gezdirdikleri o derin acıyı hangi satırın güzelliğiyle saklayabiliriz? En temiz çağında, merhamet ve sevginin en yalın hâliyle tanışamayan bir çocuğun hasar almış hayatını hangi zaferle kapatmaya muvaffak olabiliriz?

Kalplerimiz, eleştirilen eğitim sistemimiz kadar hak etmiyor mu eleştiri ve eğitimi? Öfkeden, nefretten, kıskançlıktan, kıyastan süzülen bir kalp eğitimini…

Kalbini eğit! Kaç yaşına gelmiş, ne kadar yorulmuş olursa olsun bir gönül daima almaya açıktır çünkü, güzellik ve iyiliğe açtır. Kalbinin muhtaç olduğu kudret, senin karar ve iradende saklı durmaktadır.

Kalbini eğit! Merhametten menkıbeler oku ona, edep yüklü şiirler… Nezaketten bir libas dikerken, vicdanı örtüsü kıl… Vefayla yıkasan da yüzünü, zulme başkaldırmayı, bir duanın varlığı ile olsa da zulmetin karşısında nurunla durmayı öğret… Kâinatı değiştirecek kadar büyüktür bir kalbin kapasitesi… Birine kalbinle dokunmayı bildiğin an, dünyayı değiştirmeye başladığın andır… Sevmeyi bilen bir kalp, çirkinliklere silgi olmaya muktedir bir kalptir.

Kalbini eğit! Temiz, güzel, ulvî bir şeyler kalmamışsa artık elinde, paylaşamıyorsan, tükenmişsen; yağmurdan ödünç bir arınmışlık al… Doğanın herhangi bir uzvu sana ihtiyacın olan enerjiyi verecektir. Hüzünle de olsa yıka onu ve hatırla; “Allah hüzünlü kalbi sever.”

Kalbini eğit! Değişimin ilk durağıdır kalbin. İçinde duran o küçücük et parçasını telkinle eğitirsen o da aklına, lisanına, hâl ve tavrına eğitmen olur.