Kahve: Hikaye, hatır ve hatıra
KAHVE, bütün
içecekler arasında çok özel bir yere sahiptir. Kahve etrafında bir psikoloji,
sosyoloji, kültür ve hayat inşa edilmektedir. Kahve, belkide insanı ve doğayı
kendi içine alan gizemli ve çekici hayat içeceğidir. Kahvede duygularımız,
düşüncelerimiz ve aşklarımız ifade edilmektedirEn zor anlarımızda kahveye
sığınmakta, ilişkilerimizi kahve üzerinden kurmaktayız. Kahve kadar insanla ve
hayatla bütünleşen bir içecek yoktur.
Kahve, hikâyedir, hatırdır
ve hatıradır. Bir kahvenin kırk yıllık hatırı olduğu ifadesi neredeyse dünya
genelinde kabul gören bir gerçeğe dönüşmüştür. Kahvenin kırk yıllık hatırı
uğruna, insanlar birbirini kırmaktan, incitmekten ve üzmekten çekinmektedir. Kahve,
hayatımızı insanla ve doğayla doldurmaktadır. Sahici anlamda her yanımızın insanla ve doğayla dolduran kahveyi Edip
Cansever şöyle anlatmaktadır:
“Bir hoş oldum ele
güne karşı / Herkeslerden utandım / Bir yanım insanlı kahve / Dünyalar
dolusuydu bir yanım / Ah beyler söylemesi güç / İşim bitince kahvelik olurum / Bana
cezveler tutulunca / Bir yanlara çevrilidir başım.”
Kahve, ruhlarımızı,
ilişkilerimizi ve işlerimizi incelten, rafine eden ve olgunlaştıran bir pınardır.
Kırk yıl hatırı olan kahve, insanlı ve doğalı kahvedir. Kahvenin kırk yıl hatırının
olması için, insanın hatıralardan oluşan bir hikâyesinin olması lazımdır.
Kahve, hikâyedir. Kahvenin gerçek işlevi, hayatımızı doğa ve insanla
doldurmasıdır.
Kahve hafızadır
Kahve etrafında hatır
olduğu gibi, kahveden geriye hatıra kalmaktadır. Kahve, hafızadır.
Yaşadıklarımızı kahve etrafında hafızaya dönüştürüp hatırlıyoruz. Kahve, balık
hafızalı olmaya engeldir. Yaşadıklarımızı kısa sürede unutmak yerine kahve
sayesinde, hafızamız unutulmaz
hatıraları saklayan değerli bir hazineye dönüşmektedir. Kahveden geriye hatır
ve hatıra kalmaktadır. Belki de geride hatıra bırakmanın yolu kahve bilincine
sahip olmaktan geçmektedir. Bir kahve, sadece kahve değildir. Kahve, hikâye, hatır
ve hatıra demektir.
Geçmişi günümüze taşıyan
kahve, bizi ileriye doğru yaşamaya itmektedir. Kahve etrafında yaşadığımız
hatıralar, geçmişin esiri olmak anlamına gelmemektedir. Kahve, sevgiyle tutkuyla, arzuyla, umutla inançla
biriktirdiğimiz hatıraların hikâyesinin sembolü olarak işlev görmektedir.
Kahve, geçmişi, anı ve geleceği birbirine bağlayan efsanedir.
Kahve, hayatı
hatırlatmaktadır. Hayatta yaşadıklarımızı unutmaya başladığımız gaflet
anlarında kahve, uyarmakta ve hatırlatmaktadır. Kahve, unutmamayı, unutulmamayı
ve unutturmamayı bize öğretmektedir. Kahve, ruhumuzun ve doğanın
derinliklerinden gelen ve uyaran bir mesajdır. Kahve, nefret yerine sevgiyi,
ümitsizlik yerine umudu, tükenmişlik
yerine yaşamayı, atalet yerine arzuyu
hatırlatmaktadır. Kahve nasıl olmalı sorusunun cevabını bir Kolombiya atasözü
çok iyi vermektedir: “Kahveyi gece kadar siyah, cehennem kadar sıcak ve kadın
kadar tatlı içeceksin.” Kahve, hayatı, hatırı ve hatırayı hatırlatmaktadır.
Kahve, ruhumuzu
beslediği gibi, bedenimizi de beslemekte ve korumaktadır. Bedenimizdeki kötü
radikallere karşı güçlü bir antioksidan kaynağı olan kahve, ruh ve beden sağlığımızla
bir bütün olarak ilgilenmektedir. İnsanın biyolojik, psikolojik ve sosyal
iyilik halinin bütün boyutları kahvenin ilgi alanına girmektedir. Kahve,
insanın dostu olduğu gibi, insanın insana dost olmasını da sağlamaktadır.
Sonbaharda kahve,
farklı bir tada, anlama ve işleve sahip gibi hissediyorum Eylülde, ekimde ve
kasımda odamda yalnızken, tenha bir yerde otururken okuduklarımı ve yazacaklarımı
düşünürken bana, hep O (Merve), kitap ve kahve eşlik etmektedir. Merve’yi hep
sıcacık bir kahvenin derinlikli dünyasına benzettim. Kahvenin derinlikli dünyasında
saklı olan bütün sırlar ve gizemler, sanki onda toplanmış gibidir. Her kahve
içişimde Cemal Süreyya’nın şu dizesini onun kulaklarına sessizce
mırıldanıyorum: “Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına sen
kalayım.” Ardından. Ümit Ziya Altı’nın
şu mısrası dökülüyor dilimden:” Yüreğinden
bir fincan kahve koy ki yüreğime, içer içmez kırk değil bir ömür sende kalayım.”
Hiçbir fal, kahvenin ve Merve’nin güzemler
dünyasını açmaya yetmemektedir. Kahve ve O, sonsuzluktur, bilinmezliktir ve sınırsızlıktır.
Elimde kahvemi yudumlarken sonbahar serinliğinin ruhumun ve bedenimin içinden
geçtiğini ve bana nefes aldırttığını hissediyorum. Düşüncelerimi ve
yazdıklarımı savuran kahve ve sonbahar, yeni düşüncelere, duygulara ve arzulara
yelken açmama neden olmaktadır. Sonbahar rüzgarıyla savrulan düşüncelerim, yazdıklarım
ve duygularım, her şey yerli yerindemi korkusunu atmamı sağlıyor. Kahvem elimde
olduğu sürece bırakalım her şey farklı yerlerde olsun duygusuyla özgürleşiyorum
ve genişliyorum. Kahve, bana telaşa gerek yok, bırak her şey savrulsun diyor. Kahve,
sonbaharda bir başka güzel! Sonbahar ve kahve, hatıra ve hayat olarak nefes veriyor,
nefes aldırtıyor. Kahvede, kendimi, hayatı ve doğayı seviyorum.