Kahrolsun(!)bizim kral yaşasın İngiliz kral
Bilindiği üzere Osmanlı’nın son bir asrında, Selanik dönmeleri, mason locaları, ittihat ve terakki vb. karanlık loca ve mahfiller, çok yoğun iftira kampanyalarıyla Osmanlı padişahları başta olmak üzere, tüm İslam idarecilerini karalayıp durdular. Altı yüz yıl boyunca İslam’ın ve Müslümanların hamiliğini yapan cihan imparatorluğu Osmanlı yıkılıp dağılıncaya kadar da bu iftira kampanyaları hep devam etti. En çok da “kahrolsun istibdat/diktatörlük” diye slogan atıyorlardı. Tabi nebze göre şerbet kabilinden arada bir “yaşasın şeriat” sloganlarını da çok atıyorlardı. Sanki Osmanlı Devleti, şeriata karşıydı, dönme Selanikliler ve haçlı Siyonist ittifakının zelil piyonları olan “İttihat ve Terakki” şeriat sevdalısıydı.
Bir de “Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet ve Adalet" sloganını çok kullanıyorlardı. Bu slogan adeta ağızlarına sakız olmuştu. Ama gerçekte bu sözlü sözler, müşriklerin tapındıkları helvadan putlar misali söylenen yaldızlı sözlerden ibaretti. Hani rivayete göre; Ömer (ra) bir gün otururken gülümser. Hazreti Ömer’e “Ya Ömer ! niye gülümsedin?” diye sorarlar. O da der ki:” Biz cahiliye döneminde helvadan put yapar ona tapardık. Öğlen olup acıkınca da oturup onu yerdik de ona gülüyorum” der. Evet, İslam düşmanları olan; içerideki hainler ve dışarıdan kafirler hep bir olup İslam ümmetini darmadağın edince, o süslü sözlerin hepsini helvadan put misali yiyiverdiler.
Peki Osmanlı dağıldıktan sonra ıslama saldırıları bitti mi? Elbette bitmedi. Hatırlayalım bizim yarım asır önce okuduğumuz ilk öğretim okullarının hemen her kitabında, “maziye sövme” “Osmanlı’yı karalama”, “hilafeti öcü gösterme” vb. fecaatler hep devam etti. Şu anda da gerek okul kitaplarında ve medya denen devasa iletişim vasıtalarında günü birlik bu hezeyanlar devam etmektedir. Özellikle Osmanlı padişahlarının ne kadar despot, diktatör ve zalim oldukları bin bir yalan ve iftiralarla anlatılmaya devam ediyor.
Laikçi, çağdaş, ilerici vb. ifadeleri kendileri için uygun gören bu çevreler; padişahlık/krallık idareleri, monarşi ve diktatörlük olduğu için karşı olduklarını söylüyorlar. Hani onlar demokrasi, eşitlik ve özgürlük yanlısıdır. Padişahlık ve krallık ise istibdat ve monarşidir. Bu laikçi hokkabazlar bu sözlerinde samimiyseler, neden İngiltere, İspanya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Belçika, Norveç’teki krallıklar hakkında bir şey söylemiyorlar. Bunlar sadece Avrupa’da krallıkla yönetilen ülkeler. Bunların dışında Japonya gibi Asya’da ve Afrika’da birçok krallıkla yönetilen ülkeler var.
Peki, bu çağdaş laikçilerin batı ülkelerindeki krallıkla ilgili bir gün olsun olumsuz bir şey konuştuklarını gördük mü? Asla değil mi? Böyle bir şeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Ne ki, batılı kral ve kraliçelere yalakalık, yağdanlık yaparlar. Hatırlayınız! İngiliz kraliçesinin giyim kuşam, yeme içme, kullandığı eşyayla ilgili, kitaplar dolusu methiyeler düzmüşlerdir. Öyle ki, banyoda kullandığı sabun ve şampuan, saçına taktığı tokanın rengi ve modeli, giydiği elbise ve ayakkabının markası dahi; sadece magazin programlarına değil, ana haberlere konu olmaktadır.
İşte İngiliz kraliçesi Elizabeth öldüğü günden beri, o meşum çevrelerin methiyeleri devam etmektedir. Kim bilir daha ne kadar da devam edecek… Nitekim kraliyet ailesinden herhangi bir prens veya prensesin, en küçük bir hareketi, yeme içmesi, gezip eğlenmesi, hakkında onca güzel sözler söyleyen bizim mahalleli gavurlar, söz konusu kendi ecdadı olan padişah veya şehzadeler olunca salya sümük küfrediyorlar. Tam aşağılık olmanın en aşağısı olan “esfeli safilîn” hali, bu olsa gerek… Kompleks ve aşağılık duygusunun en zelil hali…
Aslında bizdeki laikçi zavallıların kin ve nefretleri, krallık ve monarşiye değil, düpedüz İslam kaynaklı olan idareleredir. Esasen bu çevrelerin asıl dertleri, İslam’la ve Müslümanlarladır. Nitekim bunlar yıllardır “Din insanları uyuşturan bir afyondur” derken de sadece İslam’ı kast ediyorlar. Yoksa bunların İslam dışında herhangi bir dinin aleyhinde olduklarına da şahit olmadık. “Ehli kitap” diye tabir edilen Yahudilik ve Hristiyanlık bir yana, bunlar ineğe tapan Hindular, ateşe tapan putperestler veya puta tapan Budistler hakkında dahi asla bir itiraz ve karalamada bulunmadılar. Çünkü onların yularını ellerinde tutan ağababaları, sadece İslam’a ve Müslümanlara saldırmalarını istemektedirler. Çünkü dünyadaki tüm olumsuzlukları ortadan kaldıracak, yegane sistem İslam’dır. Zalimlerden hesap soracak yegane sistem İslam şeriatıdır. Mazlumların haklarını teminat altına alacak yegane sistem de sadece İslam’dır.
Bu zavallıların halini, yazının başlığı özetliyor. Eğer bir değer, rütbe, sistem hatta kıyafet bize, yani ıslama aitse, tu kaka… Avrupalı efendilerine aitse, yaşa, varol vaziyetleri… Celladına aşık olma böyle bir şey olsa gerek.