Kahreden suskunluk!
Filistin bizim kalbimize çok yakın bir yer. Mescid-i Aksa ve Kudüs orada yer alıyor. Filistin yıllardır işgal altında ve Müslüman dünyası hala kan kaybetmeye devam ediyor.
Nedeni şu..
İslam dünyası şeklen ve bedenen büyük ancak göründüğü
gibi büyük değil. Aramızda birlik ve dirlik, kardeşlik, güç ve kuvvet yok. Bir
tek Türkiye var. Ümmeti toparlamak için yoğun çaba gösteriyor. Ümmet olarak
kırılmış ve parçalara ayrılmış cam gibiyiz!
Maalesef bu halimiz düşmana cesaret veriyor. Zalimin
zulmünü artırıyor. Özetle, bizim dağınıklık ve güçsüzlüğümüz ABD, İsrail ve
İngiltere’nin kısaca Haçlı zihniyetinin işine geliyor. Bizim zayıflığımız
onlara güç ve kuvvet veriyor.
Ülkelerimizi yaka yıka, yağmalaya yağmalaya, işgal ede
ede, öldüre öldüre ve katlede katlede geliyorlar. Endülüs’de yaptıkları hala
hafızalarda. Bizans işkencelerini bugünlere kadar taşıdılar. Çanakkale’de,
“Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer” hayasızca ve yırtıcı hayvanlar
gibi saldırdılar. “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela…” İnsanlıktan
yoksundular.
Bir türlü dur durak bilmiyorlar. Değerlerimiz yok
ediliyor, tarihi ve kültürel mirasımız yağmalanıyor. Ülkelerimiz ve kadim
şehirlerimiz yakılıp yıkılıyor. Bağdat’ın, Şam ve Halep’in, Kerkük ve
Bingazi’nin, Doğu Türkistan ve Filistin’in perişan hali ortada…
İki milyar Müslümanın bir avuç müslümanı koruyamadığı
günlerde yaşamak sizlere zül gelmiyor mu? Gavur gavurluğunu yapıyor maalesef
müslüman kimliğinin gereğini yapmıyor.
Hangi yürek ve hangi vicdan Filistin’de yaşananlara ve
telafisi mümkün olmayan acılara dayanabilir? İşte bir iki örnek:
Katil İsrail’in keskin nişancıları yolda yürüyen iki
kardeşten birini vurarak şehit ediyor. Diğer kardeş de kardeşinin üstüne
kapanarak şehadet şerbetini içiyor. O an katil sürüleri öyle keyifli kahkahalar
atıyorlar ki ben bu görüntüden rahatsızlık duymayan bir müslümanın imanından
şüphe ederim
Diğer bir örnek..
Gazze’de bir baba ekmek bulmak için çıktığı evine geri
döndüğünde tüm ailesinin şehit edildiğini görüp gözyaşlarına boğuluyor.
Bu görüntülere rağmen İslam dünyası hala suskun, hala
kör ve sağır. Üç maymunu oynuyoruz. Bu durum zalimin zulmünü artırıp cesaret
veriyor. Acaba şartlar ve menfaatler tavrımızı mı belirliyor diye sormak
istiyorum?
Sorduğum bu soruya yine kendim cevap vereyim. İnsanı
ayakta tutan madde değil manadır, inanç ve değerleridir. Bunlar yoksa bugünkü
acıklı ve perişan görüntümüz daha çok yaşanacaktır.
Ağaçlar topraktan beslendikleri oranda canlı kalıyor,
canlı kaldıkça da meyve veriyorlar. Müslümanlar da inanç ve değerleriyle
beslendikleri oranda güçlü kalıyor. Bugün bu yok!
Masum ve körpe kuzular kurda teslim edilmiş durumda.
Filistin kurtlar sofrasında. Zalimlerin merhametine, bir infaz çetesinin
insafına bırakılmış durumda…
Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi birçok
Batılı ülke gavurluklarının gereğini yapıyor. “Yüzde yüz ve sonuna kadar
İsrail’in arkasındayız” diye naralar atıyorlar. Ya sen?
Aylarca susuyor ve sadece seyrediyorsun. Kıyamet sana
doğru yaklaşıyor ve sen hala oyun ve oynaştasın. Batıya uymanın, Batı
değerlerini kendi değerlerinden üstün görmenin bedelini büyük hesap gününde çok
ağır ödeyeceğini bilmelisin.
Yeter ki sen çabala. Zulme karşı ol. Gücün
yetmediğinde sonucu Allah’a bırak. O sana yardım edecektir. Sen bunu bile
yapmıyorsun.
Tarih bizi Filistin’e kayıtsızlığımız ve
suskunluğumuzla hatırlayacaktır.