Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
3000.08
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ağustos 2023

Kahramanmaraş semasında dolunay aydınlığı

“Asrın Felâketi” büyük depremi yaşayan Kahramanmaraş yaralarını sarıyor. Kültür hayatı da canlanan şehrin mektep dergisi Dolunay’ın tıpkıbasımı yapıldı.

Kahramanmaraş Türkiye’nin simge şehirlerindendir. 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük deprem felâketinin merkezi olan şehrimiz, şükürler olsun ki küllerinden yeniden doğuyor. Sosyal hayat normalleşirken kültür dünyası da eski canlılığına kavuşuyor. Aylık fikir ve sanat dergisi Dolunay’ın tıpkıbasımını görünce o kadar sevindim ki tarif edemem. Çünkü Dolunay bizim neslin hafızasında merhum şairimiz Bahaettin Karakoç’la hatırlanır. “Edebiyatımızın Beyaz Kartal”ı Bahaettin Karakoç deyince Kahramanmaraş anılır. Kahramanmaraş Türkiye’de kültürün kalbi, sanatın beyni, edebiyatın ruhudur. İstanbul’un Anadolu’daki şiir kardeşi, edebiyat ikizidir. Tıpkıbasım, dergilerin Ocak 1986’daki ilk sayısıyla başlıyor Aralık 1988’deki son sayısıyla tamamlanıyor. Dolunay’ı üç cilt hâlinde edebiyatseverlere armağan eden Kahramanmaraş Belediyesi Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’e gönül dolusu şükranlar, selamlar. Üçüncü cildin sonundaki sayılar, “Dolunay Şiir Şöleni”ne ayrılmış. Geçmiş yıllarda bu şölenlere katılan şairlerin isimleri, hayat hikâyeleri, seçme şiirleri ve fotoğraflarıyla bezenen bu sayılar da alaka çekiyor. Böylece Bahaettin Karakoç’un Türk edebiyatına yaptığı üstün kültür hizmeti bütün cepheleriyle ortaya konulmuş oluyor. Artık bundan sonra üniversitelerimizin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerindeki hocaların öğrencilerine yaptıracakları tezleri bekleyeceğiz. Dolunay’ın bütün sayılarını kültür hayatımıza kazandıran ekip çok hayırlı bir hizmete imza atmıştır. Duran Doğan, Mesut Serdar, Ramazan Avcı, Rıdvan Tulum, Samed Karataş ve Şeyda Nur Yıldırım bu kutlu hizmette emeği, çabası, alın teri ve imzası olanlar. Başkan Güngör, takdim yazısında şöyle diyor: “Ihlamurlar çiçek açtığı zaman/Ben güneş gibi gireceğim dar kapıdan’ demişti Dolunay’ın o büyük şairi Bahaettin Karakoç. Biz iyi ve nitelikli sözün her dar kapıyı açacağına, insana ferahlık ve umut vereceğine, insanı iyi edeceğine inanıyoruz.”

BİR EDEBİYAT OKULU: DOLUNAY

Ramazan Avcı’nın giriş yazısının başlığı, aslında yapılan bu kültür hamlesinin mahiyetini de ifade ediyor: “Kahramanmaraş’ta Bir Edebiyat Okulu: Dolunay” Avcı, Cumhuriyet döneminde şehirde yetişen şairlerden, yazarlardan bahsediyor. Dergi ve gazetelerde kültür ekleri çıkaranları yâd ediyor. Bilhassa merhum Nuri Pakdil’in Hamle’sinden ve bu çizgideki diğer dergilerimizden uzun uzadıya söz ediyor. Dergi bünyesinde kurulan Dolunay Yayınları’na ve uzun süre devam eden Dolunay Şiir Şölenleri’ne temas eden Ramazan Avcı’nın, muhtevalı makalesinde benim en çok ilgimi çeken satırlar, derginin adının doğuş hikâyesidir. Bahaettin Karakoç dergiyi birlikte çıkaracakları arkadaşlarla önce istişare eder, sonra da isim arayışına girerler. Ancak teklif edilen onlarca adı beğenmeyen şairimiz, derginin isim babası da olur. İlginç hikâyesi olan bu bölümü okuyalım: “Evde uzun uzun düşünür. Derginin ismi kendi ifadesiyle ‘Sanat anlayışını da felsefesini de geleceği sarmalayan bakış açısını da toplumsal platformlardaki tavrını da simgelemeliydi ve sıradanlığa düşmeden, aşırı uçlara kaçmadan yüklendiği misyonu yerine getirmeliydi. Hareket ekseni sevgi olan, her kesime gülümseyerek yaklaşan bir mizacı olmalıydı.’ Bu düşünceler arasında gökte pırıl pırıl parlayan ayı görür. O anda Karakoç’un içi açılır ve ‘Sen niye uzaklara gidiyorsun, işte sana ad: Dolunay. Dostun da düşmanın da yüzüne gülüyor. Kıskanmıyor, herkesin üzerine eşit şekilde ışık saçıyor. Niçin böyle bir bakış açısı olmasın da kırklara bölünüp parçalanalım.’ diye düşünür. O gün Dolunay ismine karar verir ve dilekçe formunu doldurarak valiliğe başvurusunu yapar.”

ÇOK SEVİLİYORDU

Bahaettin ağabey çok sevilen ve sayılan bir büyüğümüzdü. Büyük bir şair ve sanatkâr olmanın yanı sıra babacan tavırlarıyla da sempati topluyordu. Dolunay’ın çıktığı sıralarda çalıştığım Türkiye gazetesine gelirdi. Doğrusu biz de servisteki arkadaşlarla birlikte Anadolu dergilerine ve en başta da Dolunay’a sık sık sayfamızda yer veriyorduk. Dostluğumuz daha sonra çalıştığım Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nda da devam etti. Köprülü Medresesi’ni şereflendirirdi. Çay içerken sohbetini dinler, birikiminden istifade etmeye çalışırdım. Unutamadığı bazı hatıralarını naklederdi. Sonra gerek Bâbıâli Sohbetleri’nde gerekse Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde onun için saygı toplantıları düzenledik. Türk Edebiyatı dergisinde yaptığım mülakatı Şiirimizden Portreler kitabıma aldım.

KİMLER YAZDI?

Anadolu’nun edebiyat sesi, yurdumuzun şiir nefesi olan Dolunay’da edebî çalışmaları yayımlanan o kadar çok isim var ki, hepsini burada belirtmem mümkün değil. Ama başlıca adları teberrüken analım: Bahaettin Karakoç, Abdurrahman Şen, Ali Budak, Bayram Bilge Tokel, Cemal Kurnaz, İhsan Kurt, Muhsin İlyas Subaşı, Nazım Hikmet Polat, Nevzat Kösoğlu, Rıdvan Canım, Saim Sakaoğlu, Abdurrahim Karakoç, Âdem Turan, Ahmet Tevfik Ozan, Ali Akbaş, Vahap Akbaş, Ayhan İnal, Bestami Yazgan, Mehmet Atilla Maraş, Mehmet Narlı, Metin Önal Mengüşoğlu, M. Halistin Kukul, Mustafa Kara, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Nurullah Genç, Ömer Lütfi Mete, Özcan Ünlü, Olcay Yazıcı, Şaban Abak, Tayyip Atmaca, Emine Işınsu. Eski dergileri karıştırırken bazen sürprizlerle karşılaşırsınız. Yaşadıklarımdan ilki merhum Dilâver Cebeci’nin yazısıydı. Şairimiz mizah yazılarını “Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi” imzasıyla yazıyordu. İkinci sürprizi kendi adıma tattım. Meğer Dolunay’da rahmetli Olcay Yazıcı ile şiiri üzerine bir röportaj yapmışım. O da Haziran 1988 tarihli 30. sayıda yer almış. Çok mutlu oldum. Eski dergiler sıcak ve samimidir. Mütevazı şartlarda hazırlanırlar ama buram buram samimiyet ve ihlas kokarlar. Kapakları resimli; şiirleri, hikâye ve denemeleri desenlidir. Keşke dergi çıkaracak olan arkadaşlar bu değeri ve anlamı eski/mez mecmuaları inceleseler de ondan sonra kolları sıvasalar. İnanıyorum ki o eski ustalardan pek çok şeyi öğrenecekler.

Şair, yazar, dergici ve gönül insanı Bahaettin Karakoç hakkında üniversitelerimizde tezler mutlaka yapılmıştır, yapılmalıdır. Ama evladı gibi büyüttüğü Dolunay hakkında bugüne kadar esaslı bir çalışma göremedim. Belki de Dolunay’ın tıpkıbasımının neşredilmesi böyle yararlı bir çalışmaya vesile olur. İnşallah cevval bir kardeşimiz, “Dolunay’ın Anadolu Dergiciliğindeki Yeri” isimli bir tez hazırlar.

SEZAİ KARAKOÇ NEŞRİYATI

Daha önce bahsetmiştim ama yeniden hatırlatmakta fayda var. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin yayımladığı önemli bir eser de Mustafa Kirenci’nin Bir Gülü Yetiştirmek İçin adını taşıyor. “Sezai Karakoç ve Diriliş’e Dair” alt başlığıyla sunulan eserde, üstad hakkında yazılmış bütün yazıların listesi ve bu yazılardan yapılan seçmeler var. Zahmetli, zor fakat kutlu bir hizmet. Aşk olunca yorgunluk hissedilmiyor. Mustafa Kirenci’nin eline, kalemine, gözüne, gönlüne sağlık. Kapakta üstadın manalı ve çok güzel bir fotoğrafı var. Hemen yanı başında da Hızırla Kırk Saat’ten alınmış mısralar: “Bahar yaz güz kış/Ben sen İsa ve Yahya/ Bir gülü yetiştirmek için/Yaratılmışız/Şükür Tanrıya.” Zaten eser de ismini bu şiirden alıyor. Bir diğer eser ise Kırkbirinci Saat Sezai Karakoç Kolokyumu-1 adını taşıyor. Kitap, Diriliş Üstadı hakkında 26-27 Kasım 2022 tarihlerinde Kahramanmaraş Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde düzenlenmiş sempozyumun bildirilerinden oluşuyor. Burada Diriliş Öncüsü’nün muhtelif yönleri üzerinde etraflıca duruluyor. Makalelerde imzası olanlar arasında Bahtiyar Aslan, D. Mehmet Doğan, Zafer Acar, Güray Süngü, Turgay Anar, Rıdvan Canım ve Yılmaz Daşcıooğlu da var. Dergiciliğimizin yüz aklarından Yitik Söz’ün de Kahramanmaraş’ta Duran Boz yönetiminde çıktığını söylemekle yetinelim şimdilik. Bana göre bugünün Dolunay’ıdır.

DERGİ BEREKETİ

Her ay okuyucu önüne çıkan ve içinde türlü edebî mahsulü barındıran, münderecatı zengin dergilerin sayısı fazla. Bu bereketin artarak devam etmesi en büyük dileğim, temennim ve niyazım. Yalnız edebiyata meraklı olanların da bu dergilerimize sahip çıkması, mümkünse abone olması, tanıtımlarını yapması gerekiyor. İşte şimdilik ismen anacağımız ama daha geniş şekilde tanıtmayı ümit ettiğimiz dergilerimizin alfabetik olarak isimleri: Açık Kara, Altın Çocuk, Altınoluk, Ay Vakti, Bercesti, Bursa Günlüğü, Dil ve Edebiyat, Genç, Hece, Kardelen, Millî Mecmua, Muhit, Mukadderat, Nihayet, Olağan Hikâye, Olağan Şiir, Söğüt, Şehir ve Kültür, Şiir Sarnıcı, Şiraze, Turing, Türk Edebiyatı, Yedi İklim, Yeditepe Fatih, Yitik Söz, Zafer.