Kafa karıştırmak mesleğe ihanettir
Bir hastamın karıştırılmış kafasını ve sonuçlarını sizlerle hasbihal eylemek istiyorum. Hekimler insan psikolojisini diğer tüm meslek gruplarından daha fazla bilmeli ve iletişim denen sihirli kelimenin tüm kurallarını da hastalarına uygulamalı. Yoksa, evet yoksa öyle gaflar öyle safsatalar ve öyle ucube hastalıklarla karşılaşırız ki, içinden çıkana aşk olsun.
Yakın zamanda gelen bir hastam, panik içerisinde içeri girdi. Selam kelam derken ben durumu anlamakta gecikmedim ve anlattıklarını pür dikkat dinledim ve hiçbir müdahalede bulunmadım. Uzunca sayılacak bir dinleme süreci içerisinde daha önce yaptırdığı birkaç torba dolusu tetkiki MR ve filmi erinmeden üşenmeden inceledim.
Ağrısı yüzüne vurmuş ama onun ötesinde bir çökkünlük ve karamsarlık içerisinde olduğunu gördüğüm hastamın bel ağrısı yakınması var. Yaşı 42, kilosu boyuna göre biraz fazla ve mesleği, stres kat sayısı yüksek bir meslek.
Nereden başlarsam diye düşünürken anlattıklarını sabırla ve dikkatle dinleyerek güvenini kazanma ile işe başlamamın doğru bir yol olduğuna kara verip aktardıklarını beden dilimle tasdik etmenin iyi bir başlangıç olduğunu düşünerek son sözü söylemesine kadar sustum.
Hasta, bel fıtığı ve sağ ayak sinirine basıya bağlı şiddetli ağrı ile seyreden ve tedaviye direnen, bu yüzden, gergin ve çökkün bir kişiliğe bürünmüş, doğal olarak bu tabloda ağrısı müzminleşerek birkaç aydır yaşam kalitesini de bozmuş.
Maalesef birkaç meslektaşım da “Acil ameliyat olmazsan sağ ayağın felç olur yürüyemez olursun” diyerek yangına körükle gitmiş ve bozuk olan moral değerleri nerede ise sıfırlanmış. Yakın bir arkadaşının bel fıtığı ameliyatı sonrası yaşadığı ızdırap acı ve yatalak olma durumu kötü bir örneklik olarak tüm sinirlerini allak bullak etmiş.
Benimle buluşma sebebi de amcası. Yıllar önce aynı durum nedeni ile hastane kapısından ofisime gelip şifa bulmuş. Bu referans çok önemli, biz hekimler için büyük bir avantaj. Çünkü hekimlik sanatının icrasında güven her şeyin önündedir.
Bende de öyle oldu. Muayenesindeki ayrıntıları hastamın anlayacağı şekli ile aktardığım için ikna etmem zor olmadı. Tedaviye olumlu cevap verince koruyucu tedavi olarak yüzme ve bazı eksersizler önerdim. Şifa oldu şifa buldu.
Benzer hastalar o kadar fazla ve düğmeyi yanlış iliklemenin sonucu bir türlü doğru sonuç alamamanın kaosu içerisinde hastane ve doktor gezerler.
Başka bir hastamın şifa öyküsü ise şöyle. Orta yaşlarda bir bey baş dönmesi yakınması ile gelmiş. Gelmiş diyorum yıllar önce gelişindeki bulguları kayıtlarımdan buldum. Tedavi olarak baş boyun eksersizleri yanında çok hızlısın hareketlerini biraz yavaşlat demişim. O gün bugün iyiydim yine başladı demez mi? Her ne hastalık olursa olsun hastalarımız üzerinde onların izini tamamen silmek mümkünse bunu yapmalıyız. Pireyi deve yapmak gibi bir garabete hangi şartlarda olursa olsun fırsat vermemeliyiz.
Bu makaleyi yazarken bir başka hastam da telefonla arayıp verdiğim ilaçların yan etkileri ile ilgili prospektüste okuduklarının aynısını yaşadığını söylemez mi! Dostlar… Her gördüğümüz sakallıyı dedemiz zannetmemeliyiz. Hele internet gibi mayınlı arazide şifa arama yollarına tevessül etmeyelim.
İnternette sağlık ile ilgili gezinip kafasını gözünü ve hatta uzuvlarını buralarda saklı mayınlara dokundurarak kaybetmiş o kadar çok hasta geliyor ki, sormayın.
Onlara söylediğim tek cümleyi sizlerle paylaşıp makalemi sonlandırmak istiyorum. Sağlık ve din bahsi gibi çok önemli alanlarda sakın internetin reklam kokan sitelerine girip çare ve çözüm aramayın diyorum. Bir kısmı sizi de internetten araştırıp bulduk deyince de olsun. Ne kadar uzak olursanız o kadar menfaatinize demeye devam ediyorum ve edeceğim.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.