Kaf dağının ardındaki ülke

İnsan kaç milyon yıl önce yaratılmıştı? Yeryüzüne ne zaman indirilmişti?

İlk insanın dertleri acaba neydi? Sevinçleri benimkine benzer miydi? İlk insanlar, şimdikiler gibi derdinden dolayı hiç intihar etmiş miydi?

Sorular.. sorular. Merak ve alaka uyandıran sorular. Kimileri, hiç ilgilendirmez beni bu meseleler der. Kimileri de çatlarcasına bu soruların peşinden koşar, durur.. bir ömür.

İnsan ömrü.. kısa ya da uzun…

Mutlu olmalıyım.. mutlu kalmalıyım. İnsanın niyeti ve bir büyük telaş.. tüm ömür.

Bir var bir yok hayat… İşte insan.

İnsan nerede? Sevinç ve neşe orada. Yani her şey ve her duygu bir arada. İnsan nerede ise en çok da dert orada.. sıkıntı orada.

İnsan; bir derde, bir sıkıntıya düşmeye görsün, derdinin büyüklüğü kadar ses çıkarır. Derdine, sıkıntısına çare bulana kadar da çırpınır durur.

Hayatta öyle dertler vardır ki bir hamlede, bir istek ve hareketle üstesinden gelirsiniz. Hem de kendiniz gelirsiniz.

Öyle dertler vardır ki, insan tek kişisi olarak ne yaparsanız yapın bir adım bile yol alamazsınız. O dert sadece size ya da sadece sizin ailenize ait değildir. Tüm ailelere, tüm kurumlara, tüm topluma aittir. Hatta ve hatta tüm ülkeye de ait olabilir.

Millet meselelerinin, kurum sorunlarının neredeyse tamamı bu tür dertlerdendir. Tek kişi insan değil ilim ehli, fikir adamı ve en başta da kurumlar çözüm üretecektir, üretmelidir. Tek çıkar yol da budur.

Dertlerin ve sıkıntıların çözümleri için elden, dilden ve kalemden ne gelirse yapmak bir mecburiyettir. Bir vazifedir. Dert ve kötülüğe buğz etme hakkını kullanmak da kişinin kendisine yapacağı en büyük zuldür. En hafifiyle büyük bir acziyettir.

Sıkıntının, derdin kaynağı, kötü olandır. Kötü ve kötülük, istemeseniz de vardır. Aslolan kötünün olmamasıdır. İşin aslı, yapılabilirse kötünün içini boşaltıp iyi hale getirmektir. Olmuyorsa da o kötüyü yıkmaktır, yok etmektir. İyi olma ve iyi kalabilme niyeti ve ameli de kötü olanı zaten yıkmaktır.

Şu kadar derdin, bu kadar sorunun beraberinde bir hedefimiz var. Hayalimizde de bir ülke var. Hedefimiz, her insanın eşit yaratıldığının farkında olunan Adil Bir Dünya. Hayalimiz; sırtı pek, karnı tok, adil, hasen ahlaklı ve insan karakterli insanların yaşadığı Kaf Dağının Ardındaki Ülke.

Hep insanı anlatmaya, insani olanı anlamaya çalışacağız. Her zaman, Kaf Dağının Ardındaki Ülke’nin mesut ve bahtiyar insanlarının güzel ahlakına ulaşma niyeti ile o güzel ülkeden ve o güzel insanlardan olmaya çalışacağız .

Niyetimiz ve çalışmamız insan olmak ve insan kalmaktır. İnsan yoksa dünya da yoktur, imtihan da, ahiret de… En azından kıyısının en uç köşesinden de olsa varılmak istenen O Yer, nihai hedefimizdir.

Mutluluğun en yakınında bir hayat için.

Seninle Adil Bir Dünya düşlemiştik ya!... Unutmadık!

Ve O’nun adıyla…

Bu mecra ve buraları için Bismillah…