KADİR, KUR'AN, AHLAK
Allah, insanı onur sahibi varlık olarak yaratmıştır. İnsan onuru, hiçbir şekilde ihlal edilemez. Allah, onur ve özgürlük bahşettiği insanı, muhatap almıştır. Allah'ın insanı muhatap almasının sonucu olarak Allah, insanla konuşmuş ve söz söylemiştir. Sözü var eden şey, Allah'ın insanı muhatap almasıdır. Allah'ın insanla olan muhataplık ilişkisi hiçbir şekilde kesintiye uğramamıştır. Allah, tarihin hiçbir döneminde ve mekanında insanı terk etmemiştir. Allah insana söz söylemeye ve onu muhatap almaya devam etmiştir. İslam, Allah-insan ilişkisini söz söyleme ve muhatap alma üzerine bina etmektedir.
İnsanlık tarihinin en önemli olayı, Allah'ın insanlığa evrensel sözü söylediği Kadir Gecesinde gerçekleşmiştir. İnsanlık tarihinin tek merkezi olayı Kadir Gecesidir. Kadir Gecesinde, Allah, şu sözleri insanlığa söylemiştir: "Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku! Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretmeyi öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti." (Alak, 1-5) Allah, insanlığa Kelam'ı yani Sözü evrensel hakikat olarak indirdiği Kadir Gecesinde insanlığa yaradılışın asli amacını öğretmek için bildirmiştir.
Kadir gecesi, insanlık tarihinin en önemli olayı olan Kur'an'ın indirilmeye başlandığı gecedir. Kur'an, insanlığa ebedi bir çağrıda bulunmaktadır. "Oku!" Sözü bütün zamanlardaki ve mekanlardaki insanlara yapılan bir çağrıdır. Kur'an, okumanın duyusal olarak değil, duyguyla, düşünceyle, akılla, kalple ve davranışla yapılmasını istemektedir. Allah, Kendi ilahi Sözü olarak söylediği Kur'an'ın sadece işitilmesini istememektedir. Allah, gerçek anlamda hayatla iç içe olarak Kur'an'ı okumamızı, anlamamızı ve hayatımıza Kur'an modelinin uygulanmasını istemektedir.
'Oku!' daveti, insanlığın önündeki en büyük meydan okumadır. İnsan, Kur'an'ın hayata dönüştürülmesi gibi büyük bir imtihanla yani meydan okumayla yüz yüzedir.
Kadir ve Kur'an ilişkisinin iyi anlaşılması gerekmektedir. Kadir gecesi ve Kur'an arasındaki ilişki anlaşılmadan, insanın Kur'an'ı hayat haline getirmesi mümkün değildir. Kadir Gecesi olayında değerli olan gecenin kendisi değildir. Kadir gecesinde asıl olan bütün zamanın Kadir gecesi bilinci içerisinde idrak edilmesi ve yaşanmasıdır. Allah, bu dünyadaki zamanımızı, yani hayatımızı Kadir gecesi şuuruyla yaşamamızı istemektedir. Başka bir ifadeyle Kadir Gecesi, kişinin bütün günü ve hayatı olmalıdır. Kadir Gecesi olgusunu, sadece bir gece vaktiyle sınırlamak, Kadir gecesi şuurunu idrak etmemek demektir. Kadir gecesini, bizi zamanın sınırlılıklarından kurtaran Allah'a sürekli olarak kulluk bilincimizi fark ettiren yeni bir duygu, düşünce, akıl ve kalp tazelemesiyle idrak etmemiz gerekmektedir.
Allah, "Oku!" sözünü insanın tek başına yaşaması için söylememiştir. İnsanlık adına "Oku!" sözünün muhatabı olan İslam Peygamberi, yalnız kaldığı Hira mağarasını hemen terk etmiş, şehre inerek diğer insanların arasına dönmüştür. Kadir gecesinde indirilmeye başlanılan Kur'an Kelamı, bizim diğer insanların arasında olarak gerçek anlamda Allah'a kul olmamızı gerektirmektedir. Allah'a gerçek anlamda kul olan kişi, diğer kişilerle beraber insanlığını gerçekleştirendir. Kur'an, insanların birbiriyle tanışarak birbirlerinin sahih anlamda insan olmalarına katkıda bulunabileceklerini şu şekilde ifade etmektedir: " Ey insanlar! Muhakkak k Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız. Muhakkak ki Allah'ın indinde en çok kerim olanınız en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır." (Kur'an, Hucurat, 13) Allah, tek başına bir hayat yaşamamızı istememektedir. Allah, diğer insanlarla birlikte çoğulculuk içinde bir hayat sürmemizi murat etmektedir. Kur'an, diğer insanlarla birlikte insan olarak nasıl yaşayacağımızı gösteren hidayet ve şifa rehberidir.
Kur'an, diğer insanlarla birlikte yaşamamız için aklımızı dinamik bir şekilde kullanmamızı emretmektedir. Kur'an, insanı, aklı ve hayatı bütünleştirmektedir. Hayat, aklın sürekli olarak kullanılması tecrübesidir. Aklın kullanılmaması, aslında hayatın durdurulması anlamına gelmektedir.
Kur'an, aklın kullanımını emretmekle, aslında insanın diğer insanlarla ahlak ve hukuk içinde bir birlikte hayat sürmesini istemektedir. Akıl, ahlak ve hukuk birbirinden ayrılamaz. Kur'an, akıl, ahlak ve hukukun insan ilişkilerinde birlikte yol gösterici olması gerekliliğini şu şekilde ifade etmektedir: "Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl, 90)
Kadir gecesini, gece olarak değil Kur'an bilinciyle, Kur'an'ın Kadrini idrak ederek tecrübe etmek lazımdır. Kur'an'ın Kadrini bilerek yaşadığımızda, bizim için her gün Kadir günüdür ve gecesidir. Hayatın Kadir gecesi şuuruyla Kur'an'ın yol göstericiliğinde yaşanması, aklın, ahlakın ve hukukun birlikte uygulanması demektir.