Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3002.93
BIST 100
9471.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Mart 2019

Kadınların hakkı ve sistem!

MESELELER, meselenin istediği zaviyeden ele alınmayınca, neticesi kaotik bir uygulamayla sonuçlanan kurallara dönüşüyor.

Problem olan meseleyi, geçmiş ve gelecek muhasebesiyle bir nispet noktasından yola çıkarak hal çaresine bakma alışkanlığı kazanılmadığı için, tabiri caizse, rüzgâr hangi yönden sert eserse ona göre alınan kararlarla uygulanmak istenen çözümler, nihayetinde yanlışa götürüyor bizi.

Kadın hakları denilince bu işin münadilerine bakarsak, kadınların istediği şey sadece hazza göre yaşamak istemeleridir. Hele ki birkaç senedir, o kadın hakları savunucusu STK’ların organizasyonuyla gerçekleştirilen 8 Mart Kadınlar Günü gösterilerinde dile getirilen ve pankartlarda yazılanlara bakınca gerçekten sorun olarak dillendirilen meselenin bu olduğu sonucu vahim bir şekilde görülüyor!..

Aile kurumu tahrip edildi

Kadın hakları olarak dayatılan şeylerin aile kurumunu tahrip ettiği, kadın erkek ilişkilerini iyice zorlaştırdığı, gençleri evlilikten soğuttuğu ve hepsinden önemlisi kadını kadınlıktan çıkaracak şekilde yaşamaya zorladığı ortadayken, bu mantaliteyi devam ettirmenin gayesi ne olabilir?

O gösterilerde yazılanlar, atılan sloganlar, okunan metinler ve topluluğun hali bize, bir milletin inancını, değerlerini, aile yapısını, geçmiş ve geleceğini hedonist-hazcı bir yaşam için heder etmekten çekinmeyen bir zihniyetin varlığını ve bu güruhun cüretkâr bir şekilde değerlerimizi ayaklar altına almak istediklerini gösteriyor.

Ve tabi ki politik kaygıyla bunlara destek veren, sessiz kalan, oy için teşne olan siyasilerin varlığını…

Kadın hakları meselesi, iktidara muhalefet adı altında, kendi yaşam tarzını bu millete dayatmak isteyenlerin kullandığı bir argüman aslında. Batının demokrasi insan hakları, özgürlükler diyerek her meseleyi kendi çıkarı için kullandığı gibi, bizdeki batıcı zihniyette kadın haklarını, ifade özgürlüğünü aynı şekilde kullanıyor.

Onların dertleri başka!

Gerçekte kadın haklarını falan dert edinmediklerini biz geçmişte görmüştük zaten. Başörtüsüyle okumak isteyen, işine gitmek isteyen, hatta hastanede tedavi olmak isteyen kadınlara bile tahammül edemeyen bir zihniyetin kadın haklarını savunduğu iddiası, gülünç bile değil artık.

Vicdan Hareketinin 8 Mart için düzenlediği basın açıklamalarında, Türkiye’de başta Sultan Ahmet Meydanı olmak üzere 81 il ve 23 ülkede, Esed’in zindanlarında işkence ve tecavüz altında zulüm gören kadınlar için özgürlük istendi. Bu kadın hakkı savunucuları, Müslüman coğrafyada yaşanan kadın ve çocuk katliamına hiç tepki gösterdi mi bu güne kadar?

İktidarın da bu meseleyi karşı tarafın baskısına göre ele aldığı, uygulamaya koyduğu yasalarla ortada zaten. Bu yüzden de kendi keyfiyeti içinde çözüme kavuşturulması gereken her mesele politik çekişmeye kurban edilmek isteniyor maalesef.

Asıl sorun erkeklerde

Kadın hakları meselesi erkeğin meselesidir bana göre. Erkek bozulunca kadına bakış açısı da bozulmuştur. İnancı, ahlakı, zalimi, mazlumu, merhamet ve asaleti yani gücün adil bir şekilde kullanılması gerektiğini, hasılı kelam sadece kadın meselesi değil, bütün yaşam tarzımızı en baştan düzenleyecek bir sistem inşa edememenin vebali altında olan erkektir.

Çünkü sorun mevcut sistemin dayattığı yaşam tarzıdır. Kadının, erkeğin, çocuğun, öğrencinin, işçinin, emekçinin, patronun, mazlumun, adalet sisteminin, üretmenin ve tüketmenin ahlakını belirleyecek bir sistem inşa etmek zorundayız. Ahlakın merkeze alındığı, Batının dayatmalarına karşı direnebilecek bir yaşam tarzını benimseten bir nizam. Hakkı olan ancak böyle bir nizamda hakkını alabilecektir.