Kadınların Çalışma Hayatında Kalma Süresi 2,4 Yıl Arttı
Geçen Pazartesi
günü tüm dünyada 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü kutlandı. Bu anlamlı günde çeşitli medya kanallarında kutlamalardan
ziyade ne yazık ki kadına yönelik şiddet haberlerini izledik.
İster fiziksel
ister psikolojik olsun şiddetin türü ve
dozu tartışmaya açık olmamalıdır. Her türlü şiddete karşı durmalı ve gereği
yapılmalıdır.
Sadece
ülkemizde değil tüm dünyada yaşanan bu sorun nedeniyle, kadınların yaşadığı
diğer sıkıntılar pek fazla konuşulmuyor. Örneğin çalışma hayatında yapılan onca
düzenlemeye rağmen cinsiyet ayrımcılığının önüne geçilemiyor. Gerek işe
alımlarda, gerek maaş farklarında en göze çarpan unsurun cinsiyet faktörü
olduğu biliniyor.
Elbette ki bu,
çok katmanlı bir mesele. Türk toplumunda başta temizlik, yemek, bulaşık, ütü,
çamaşır olmak üzere her türlü ev işi, çocuk büyütme, yaşlı bakımı ve
sayamayacağımız daha pek çok iş her zaman kadınların sorumluluğu altında
görülüyor.
Evin geçimini
kadının sağladığı, hatta kocanın da çalışmadığı ailelerde bile bu görevler yine
kadınların omzuna yükleniyor. Bu açıdan bakıldığında işverenler kendilerince
mazeret buluyor. Çünkü yukarıda sayılan işler başlı başına mesai gerektiriyor.
Diğer bir ifadeyle iş başvurusunda
bulunan bir kadın işsiz olarak görülmüyor.
İşveren, kadını zaten hali hazırda bir işi olan ve bu nedenle başvurduğu
işi layıkıyla yapamayacak bir aday olarak düşünüyor maalesef. Sadece işe alımda
karar veren merci değil, müşteriler de benzer bir düşünce yapısına sahip.
Ankete dayalı bilimsel bir araştırmaya göre; kadın tüketicilerin çoğunluğunun
özellikle hizmet sektöründe erkek çalışanı tercih ettikleri ortaya çıkmıştı.
Neden olarak da ‘kadınların iş dışında
kafalarını meşgul eden pek çok konu olduğunu, bu nedenle odaklanma sorunu
yaşadıklarını, ve bunun sonucunda da tüketicilerin aldıkları hizmet kalitesinin
düşebileceğini’ göstermişler. Bu nedenle toplumsal bilinç değişmeden iş
hayatındaki kadınların aleyhine olan bu durum devam edecek.
Bir diğer sorun
da daha çok tarım sektöründe gördüğümüz ücretsiz
aile işçisi kavramı. Standart bir işçiden daha fazla çalışan ancak ne ücret alan, ne de sigortalanan
kadınların oranı son derece yüksek. Boğaz tokluğuna çalışan bu kadınları da göz
ardı etmemek gerekir.
8 Mart
nedeniyle pek çok kurum kadınlarla ilgili araştırma ve rapor yayımladı. TÜİK’in
açıkladığı kadın istatistiklerine göre kadın-erkek eşitsizliği devam etse de
son yıllarda kadınların çalışma koşullarının iyileştiğini görmek sevindirici.
Örneğin çalışma hayatında kalma süresi,
2013 yılında 15 ve daha yukarı
yaştaki kadınlarda 16,7 yıl,
erkeklerde 37,7 yıl iken 2019
yılında bu süre kadınlarda 19,1 yıl,
erkeklerde 39,0 yıl olmuş. 150'den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde kreş
açma zorunluluğu, doğum izni gibi yasal düzenlemeler kadınların iş hayatında
tutunmalarına katkı sağlıyor.
Bu vesileyle gecikmiş
de olsa, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.