Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Aralık 2012

Kadınlara seçme hakkı vermek caiz midir?

Bu yıl da 5 aralıkta Atatürk'ün, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verişinin yıldönümünü kutladık. Bu anma geçen yılllardaki gibi miydi yoksa biraz sönük mü geçti düşüncemi kendime saklasam da dikkati çeken, son yıllarda bu ve benzeri sosyal değişim dönemeçlerinin artık sadece kutlanmak yerine irdelendiği ve sosyolojik tahliden geçirildiği.

Her şeye rağmen bu sene de, Atatürk Cumhuriyeti'ndeki kadınların diğer ülke kadınlarına göre şanslı olduğu, bu hakka birçok Avrupa ülkesinden bile önce kavuşmuş olduğu bir kez daha hatırlandı/hatırlatıldı. Bunda doğruluk payı var elbet. Kadınlarımıza, Fransa ve İtalya'dan hatta medeni kanununu aldığımız İsviçre'den bile önce seçme ve seçilme hakkı verilmiş. Ancak olgunun; Yeni Zelanda, Avustralya, Finlandiya, Norveç, Moğolistan, ABD ve Britanya'daki kadınların bizden daha önceki tarihlerde bu hakkı elde ettiği gerçeğini de ihmal etmememiz gerekiyor.

1930'da belediyelere, 1933'de muhtar ve köy heyetine seçilme hakkına kavuşan kadınlarımız, genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkını ise 1934'de elde ederler. Kadınlara bu hakkın neden aşamalı olarak verildiği ayrı bir yazı konusu olabilirse de; gelin biz şimdi, kadınların seçmen olabilmeleri teklifine verilen ilk tepkilere göz atalımu2026

Eskiden beri kadınlarımızın bu ve benzeri hakları hiç mücadele etmeden, hiçbir sıkıntı çekmeden elde ettiklerine dair nutuklar atılmışsa da bunun doğru olduğunu söylemek zor. Ülkemizde kadınların gerek seçme ve seçilme hakkı gerekse eğitim ve sosyal hayattaki kazanımları için Osmanlı'dan beslenen bir mücadele zemini vardır. Kadınların çabaları kadar, bu işe gönül vermiş erkeklerin destekleri de sosyal ve idari mekanizmada dönüşümü sağlayan önemli bir unsura dönüşmüştür.

Bizde kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmeleri o kadar kolay olmadığı gibi bu tarihe gelinceye kadar toplumun idari mekanizmasında bulunan kişilerin düşüncelerinde de böyle bir fikre yer olmadığını biliyoruz. Şimdi paylaşacağımız örnek, dönem siyasetçilerinin kadına bakışını özetleyecek ve toplumsal algı hakkında da fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.

Yıl 1923'tür ve mecliste, seçim kanunuyla ilgili bir görüşme yapılmaktadır. Konuşmak için söz alan Tunalı Hilmi, savaşlar nedeniyle erkek nüfusunun azaldığını söyleyip kadın sayısının fazlalaştığına dikkatleri çektikten sonra her 50.000 kadın ve erkek için bir milletvekili seçilmesini teklif eder. Ancak Tunalı Hilmi'nin bu önerisi mecliste tepkiyle karşılanır ve mebuslar ayaklarını yere vurarak, "Millete saygı gösteriniz beyefendi", diyerek onu susturmaya çalışırlar.

Tunalı Hilmi'nin: "Ayaklarınızı vurmayınız beyefendiler, benim mukaddes analarımın benim mukaddes bacılarımın başına vuruyorsunuz ayaklarınızı." deyip itiraz etmesi fayda etmez. "Ben, kadınlara intihap (seçilme hakkı) verilsin demiyorum," diyerek konuşmasına devam etmek isteyen Tunalı'yı meclisi doldurmuş olan mebuslar ayaklarını yere vurarak engellerler. Tunalı Hilmi'nin "Hakikate tahammül edemeyen kulaklaru2026" sözleri sayın vekillerin ayak patırdıları arasında kaybolup giderken onların savunma sözcükleri bugün hepimizi acı acı güldürecek niteliktedir. Eskişehir vekili Emin Bey'in: "Milletin hissiyatı ile oynama, milletin hissiyatı ile oynama!" sözlerine mebusların: "Şeriata hürmet ediniz!" sadaları karışıru2026

Yazıktır ki kendi düşünce biçimlerini şeriatla özdeşleştiren, geleneği din olarak yorumlayan bu vekiller, istediklerini başarır ve kadınları temsil için vekil seçilmesini engellerler. Mebusların savunmalarını şeriat üzerine temellendirmeleri ise onların samimiyetsizliklerini ve dini yorumlamalarındaki nakıs yönü göstermesi açısından anlamlı olduğu kadar inciticidir de!

Ancak bu tutumun geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam ettiğini hatta deneyimlerimize ve tarih bilgilerimize dayanarak gelecekte de var olacağını teessüfle söylemek zorundayız. Kendi düşüncesini, çıkarlarını hatta varlığını güçlü ve tartışal-a-maz bir yüce kaynağa dayayarak meşruiyet sağlamaya, çıkarlarını korumaya, statükonun devamını sağlamaya çalışacak bol miktarda kişiler bulunacaktır. Değişen, belki kaynak gösterilen merkez olacaktır, hepsi buu2026

twitter:sabihadogann