Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2446.01
BIST 100
9867.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 May 2012

Kadınlar partisi kurulsun!

Kadınların duygusal yoğunlukları herkesin malumu. Buna bağlı olarak kimi abartılı tepkiler verdiği de. Kadınlara duygu dünyalarının güçlülüğüne paralel birtakım olumlu sıfatlar yüklenmiş olsa da kimi zaman bunun tersiyle karşılaşırız. Böyle durumlarda işin içerisine kadın kıskançlığı, kadın öfkesi gibi tanımlar girmiştir. İnsani zaafların, kadınsı haline büründürülmüş adıdır bu. Peki ya erkekler? Daha mantıklı, akl-ı selim olduğuna tüm insanlığın kanaat getirdiği erkeklerin dünyası çok mu sakin? Onlar, her şeye rasyonal camlı bir gözlükle bakan, olayları objektif bir düşünce süzgecinden geçiren kişiler midir? Her bir yaşananı, erkek türünün milyonlarca yıldan beri taşıdığına inanılan serinkanlılık ve olgunlukla mı karşılarlar?

Ne de çok erkek türü vardır oysa. Her bir kadın profiline eşlik edecek hatta onunla boy ölçüşebilecek nitelikte, envai çeşitteu2026 Kıskanç, dedikoducu, tembel, egoist, hedonist diye peş peşe olumsuz nitelikle sıralanan beher kadın figürüne eş hatta aşan özellikte kıskanç, dedikoducu, tembel, egoist, hedonist erkek tipleri mevcuttur. Sadece, siyaset gibi çekişmeli ve insan evladının taşıdığı tüm hırs ve bencilliğini sergilenmesinin zorunluluğa dönüşmüş olduğu bir kulvarda erkek egemen yapı olması bile bizlere konuyla ilgili ipucu vermektedir.

Sadece siyaset mi, keşke öyle olsa! Erkekler, bulundukları her ortamı bir anda rekabet ve çekişme merkezi haline dönüştürme konusunda çok mahirler. İş ve kariyer yolunda karşılarına çıkan her engeli sınır tanımaksızın aşma konusunda büyük bir kararlılık ve azme sahipler. Bu, sanat dünyasında da böyle olmakta, edebiyat ve akademik alanda da. Belki konuyu biraz daha geliştirerek evlilikleri de bunun içerisinde dahil edebiliriz. Hasılı kelam, söylemek istediğimiz; erkeğin, kişisel ihtirasları mevzu bahis olduğunda yolu üzerine çıkan veya çıkması muhtemel her engeli bertaraf etmek için elinden geleni yaptığıdır. Bu çerçevede nerede, hangi pozisyonda olduğu hiç önemli değildir.

Erkeklerin, kadınlara karşı daha özgeci bir tutum içerisinde oldukları mevzuuna gelince söz konusu mesleki veya sosyal yapı içerisindeki konumları olunca bundan eser dahi görülmez. Bilhassa mesleki ve statü alanında kendilerini geçme veya rekabet etme potansiyelini gördükleri kadınlara karşı çok acımasızlar. Yenilgi fikrine dahi tahammül edemeyen erkekler için, bunun bir kadın eliyle gerçekleşmiş olması kadar sıkıntı verici bir şey olamaz.

Kadın amir denetiminde çalışmak, kendinden kıdemli kadınlarla aynı işte çalışmak -yani bir kadınının söylediği şeyi kendi inisiyatifi dışında yapmak zorunda olmak- erkeğin müthiş egosunu sarsmakta. Böylesi durumlarda erkeğin sözde, kadınlara duyduğu koruma, kollama duygusu tersi bir etkiyle harekete geçip yenme ve alt etme mekanizmalarının tümü devreye giriyor gibidir.

Erkekler, hem kadınların siyaset, kültür, sanat gibi alanlarda yeterli seviyede ve sayıda olmadıklarından şikayet eder hem de bunun yolunu ustalıkla keserler. Örneğin siyaset gibi tüm insanları ilgilendiren bir alanda kadınlar hala kadın kollarında, gençler de gençlik kollarında çalıştırılarak merkez siyasete egemen olmaları engellenmektedir. Böylelikle kadın ve gençlerin potansiyelinden yararlanmış, tepkilerini kırmış, aynı zamanda da onları ustalıkla siyaset dışı bırakmış olurlar. Tüm partilerde parti teşkilatını erkekler oluşturur, nadiren, çok özel bir iki kadın bu yapılanmanın içerisinde yer alır, diğerleri ise partinin kolluk görevini yürüten arka güçler gibidir. Hep çalışır, çok çalışır ama hiçbir şey olamazlar.

Hamasi nutuklarla kadın haklarını savunanlar iş fiilata gelince dökülürler. Sonra da kadınların siyasete ilgi duymadıkları, mecliste yeterli oranda temsil edilmedikleri gibi konuşmalar yapılır. Oysa kadını siyasette de, hayatta da geri planda tutmak için elinden geleni yapan da erkeklerdir, timsah gözyaşları akıtanlar da. Laf bizim mahallemizde, yıllardır hakim olan başörtüsü yasağı da bu anlamda erkeklerin işini kolaylaştıran, meydanı kendilerine bırakan bir uygulama olmuştur. Aslında feministlerin buradan hareketle, hangi inanç dünyasına ait olurlarsa olsunlar, başörtüsüne özgürlüğü herkesten çok savunmaları gerekmektedir. Tabii, amaçları gerçekten kadın erkek eşitliğini savunmaksa.

Siyaseti bu kadar ön plana çıkarıp buradaki yapıyı örnek olarak vermemizdeki amaç ise yapılanmanın oldukça net ve görünür olmasından kaynaklanmaktadır. Yoksa aynı algı ve işleyiş edebiyat dünyasında da hakimdir, akademik çevrede de; maliyede de böyledir, evliliklerde deu2026 İster iş, ister eş hayatında tüm erkeklerin, kendilerinin bir adım gerisinde duran kadın istemeleri, kendilerinden kariyerli ve başarılı eşlerini hazmedememelerine de bu açıdan bakılamaz mı?