Kadının Makam Koltuğu
En küçük amirinden, muhtar makamına, devleti idare edenlerin makamına kadar, her makam koltuğu insanı ihtiyata sevk eder... Elbette makam mevki dinlemeden, bodoslama dalanlar da eksik olmayacaktır, fakat genellikle insanlar makama koltuğa saygı gösterirler ve daha dikkatli davranırlar… Makam sahibi yakınımızdan biri dahi olsa, ister istemez, ciddiyetin çekim alanına girmiş oluruz…
Cenab-ı
rabbü’l-âlemin hazretleri kadına öyle bir makam ve öyle bir koltuk vermiş ki
başka hiçbir medeniyet asla o koltuğu ve makamı verememiştir…
Zaten İslam medeniyeti dışındakiler, kadını çekiştirip durmuş ve her fırsatta
alaşağı ederek, ayaklar altını almıştır… Müslüman olmayanlara karışacak
değiliz, fakat Müslüman bir kadın kendi selameti ve aile saadeti için makam
koltuğuna sahip çıkmalıdır. Kasap çengelinden sokağa kaçmış gibi değil;
makamının asaletine yakışır şekilde üzerine kargalar ve akbabalar bakışı
tünemesine fırsat vermeyecek şekilde dışarı çıkması lazımdır… Gelelim asıl
meseleye:
Sevdiğimize veya gerektiği zaman birine çiçek demetini
çıplak şekilde takdim etmeyiz. Zarif bir kıyafet hazırlanır; güzel malzeme ile
buket yapılır, kurdele takılır ve o şekilde verilir. Hatta en değersiz çiçeği bile o güzel buket kıymetli hale getirir..
Gevşek bazı modacılar ve kadının değerinden nefret edenler ve de sözde bazı
feministler kızlarımızın ve kadınlarımızın kıymetine inat buketsiz, tesettürsüz
sokağa çıkmalarını teşvik ederek, makam koltuklarından alaşağı edilmesini arzu
ediyorlar. Şeytan ve şeytanlaşmışlar,
asla kıymetli hiçbir şeyin var olmasını ve devamını istemezler… Kendisi
değerden ve çaptan düştüğü için her değerli şeye düşman kesilmiştir. Tesettür kıymetli ve değer katan olduğu ve
ayrıca makam koltuğu sahibi ettiği için başta şeytan ve onun talebeleri bu
makamdan çok rahatsızdırlar… Bu makam; sağlıklı aile ve sağlıklı yuvalara
vesile oluyor. Bu makam ile eşler özel olanı sadece birbirlerinde görüyor ve
daha çok kıymet ve muhabbet duyuyor. Erkeğe
en çok haddini bildiren bu tesettür makamdır... Bu makam, trafik işareti
olarak, yanlış yollara sürüklenmeyi engeller… Kontrolsüz trafik ve kontrolsüz
sürüşler, mahkemelerde dosyaların çoğalmasına ve sağlıksız yuvalara ve
psikolojileri bozuk çocukların artışına sebep oldu.
Yenileyecek olursak: Tesettür kadının makam koltuğudur. Tesettür erkeğe temkinli
davranmayı sağlarken, kadına da güven katar. Sokaklarımız, ekranlarımız ve
medya et yığınlarından ve yatak odası olmaktan kurtulur ise evdeki mevsimler,
bereket ve huzur düzelecektir. Evdeki mevsimler v.s düzeldiğinde ise asıl
mevsimler, azgın ve doyumsuz – şükürsüz nesiller düzelir, hatta etiketler bile
düzelir...
Son söz: Eskiden yakılmış misal; “Mihriban” – “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez”
– “Gönlüm hep seni arıyor, neredesin”
gibi türküler şimdi yakılamıyor… İstisnalar hariç, şimdi kime türkü yakılır ki?
Kasap kancasından sokaklara kaçmış et yığınlarına mı? Nikâhı özgürlüğe kurban
edenlere mi? Kime türkü yakacaksın;
kaybolmuş bitmiş ağırbaşlılığa ve mahcup ifadelerin yerini almış botoksa mı?
Kanaatkâr olamayan, geçmişe ve değerlere düşman çocuklar doğuran ve yetiştiren,
yeri geldiğinde vatan için Nene Hatun gibi yiğit olamayan, makyajı mahcubiyet
ve hanımlık olmayan kadınlara türkü yakılır mı? Kime türkü yazacaksın, anasına
yardım etmeyen, babasına bir bardak çay vermeyen ve sosyal medya ile
azgınlaşmış kıza mı? Hanım hanımcık
kızlar, kadınlar gidince türküler de başını alıp gittiler... Edep ölmüş,
türküler de ölmüş. Sırtlan ete ancak dişleriyle şiir yazar... Kadının etine
değil, asaletine, analığına ve helal yuvanın zamanına kendini yetiştirene,
tertemiz birlikteliğe ancak türkü yakılır… Allah cümlemizi tertemiz etsin,
kadınları makam koltuğu sahibi etsin…