Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2423.95
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Ağustos 2019

Kadına yönelik şiddet mi dediniz?

Emine Bulut cinayeti ile hali pür melalimiz yeniden sırıttı. Yanlış isimlendirme ile olayı yine “kadına şiddet” başlığı altında konuşuyoruz. Kimileri İstanbul sözleşmesini tekrar lanetlerken kimileri de kadına tanınan özgürlüklerin kifayetsizliğinden, birey olamamasından dert yanıyor.

Kısır çekişme…

Eskiden kabadayılar bile hasımlarına karısının yanında ilişmezlerken günümüzde boşanmış bir kadın çocuğunun gözleri önünde katlediliyor. Birileri de yaşananları cep televizyonu ile kaydediyor.

Bu ve benzeri olaylarda kuşkusuz çarpık namus anlayışı yahut cinsellik üzerine kurulmuş eksik ahlak telakkisinin olumsuz etkileri var. Aynı şekilde erkeğe bağımlı olmaktan kurtarılmaya çalışılan “özgür” kadın profilinin de katkıları var.

Ama sorulması gereken temel soru zannımca şu olmalı: Şiddet sadece kadına mı yönelik? Erkeğe yönelik, çocuğa yönelik hayvanlara yönelik şiddet yok mu?

Elbette var! O zaman adını doğru koyalım. Kadına yahut şuna buna yönelik şiddet sorunumuz yok; şiddete yönelik insan sorunumuz var… Mesela trafikte birine ikazda bulunmanın nelere mal olacağını hesap etmeden araç kullananlar var mı?

Bizler aile olarak çocuklarımıza nasıl bir hedef biçiyoruz: Vur, kır, parçala amacına ulaş. Amaç ne? Başarı; sadece başarı… Peki ya erdem; o da neymiş kardeşim güçlü ol ki toplum içerisinde sayılasın!

Bizim nesil okullarda da farklı yetiştirilmedi. “At topu Ali at “diye okumayı söktük ama “sev Mehmet sev”, “öfkelenme Niyazi” yahut ”ekmeğini olmayanla bölüş Veli” diyerek iç dünyamız şekillendirilmedi. Varsa yoksa madde. Bana metafizik adına Mustafa Kemal’in pusulasız gemi ile Samsuna çıkmasından başka hiçbir şey anlatılmadı tahsil hayatım boyunca.

Türkçeyi bile öğretemeden, İngilizce dersi verdiler yıllarca. Matematik, fizik, kimya ne için? Diploma alıp devlet kapısına kapak atmak için. Sonra ne olacak hayata atılacağız. Örneğin evleneceğiz.

Tamam da, hayatın ve evliliğin, elin gavurunun lisanı kadar ehemmiyeti yok muydu da bize adabı muaşeret ile ilgili hiçbir bilgi verilmedi. Hadi laiklik vardı ve devlet bazı hususlara haram, helal, ahret, hesap gibi noktalardan yaklaşmadı. İnsanlıkta mı yoktu be kardeşim! Komşumuzla iyi geçineceğimiz, yoksullara yardım edeceğimiz, adalet karşısında boynumuzu “ama”sız bükeceğimiz, zulmün karşısında itiraz edeceğimiz, ahlakı hayatımızın ziyneti edineceğimiz hususları neden öğretilmedi? Bunca yıl bana takır tukur zorla İngilizce öğrettiler zihnimde dört kelime kalmadı; keşke bazı erdemleri öğretmiş olsalardı hiç olmazsa bir zamanlar ideolojik çatışmalarda o kadar gencimizi kaybetmezdik. İster Kürt olsun ister Türk, insanların birbirine üstün olmadıkları, bilakis dilleri, renkleri ve ırklarının zenginliğimiz olduğu öğretilmiş olsa idi onlarca yıl terör için harcadığımız servetimizi kalkınmamız için harcardık.

Ama okullarda bize ayrımcılık aşılandı bir ırkın dünyaya bedel olduğu öğretildi.

Ya evlilik! Evlilik için bizler nasıl hazırlandık? Erkeğe düşen görevler nedir, kadına düşen görevler nedir; eşler arasında ihtilaflar nasıl çözülür, birbirlerine gösterilmesi gereken sevgi ve saygı nasıl olmalıdır eğitildik mi? Cinsellikten tutunda aile ekonomisinin idaresine kadar hangi bilgi ile gençlerimiz evlendirildi? Hele çocuk nasıl büyütülür, nasıl eğitilir, topluma nasıl kazandırılır öğretildi mi? Çocuk eğitiminin kurbağanın sindirim sistemi kadar önemi yok muydu da bizlere aile ile ilgili dersler verilmedi?

Yeri gelmişken zikredelim ki haksızlık olmasın, bizim nesil yine de şanslı idi. Seyrettiğimiz Türk filmlerinin üzerimizdeki pozitif etkisini yadsıyamayız. Aşkı, fedakârlığı, dürüstlüğü, mertliği, sonunda mutlaka iyilerin üstün geleceğini işleyen filmler elbette neslimizin ruhunda etkiler bıraktı.

Ama sonra üniversiteli olduk ideolojik safları doldurduk. Sözüm ona toplumsal sorunlarımızı düşünür olmuştuk. Okuduğumuz basmakalıp kitaplar ve boğazımızı yırtarcasına atmış olduğumuz sloganlarla hakikati kolayca yakalamıştık. Boşta kalan elimize birileri sinsice silah tutuşturdu. Kimimiz millet düşmanını öldürdük, kimimiz halk düşmanlarını.

Cahil değil, tahsilli katiller yetiştirdik.

Sonraki nesiller bizden çok daha şanssız. Ne eski Türk filimler kaldı ne de kırık dökük fikirler. Varsa yoksa tatmin bekleyen arzular… Arzular azgın; arzular şelale.

Erdem mi? Hak getire!

Hangi iktidar gelirse gelsin solcusu, liberali dindarı, hiç fark etmiyor. Gençlik eğitilmiyor. Hakları ballandıra ballandıra anlatılıyor ama sorumlulukları öğretilmiyor.

Erdemli toplum olmayınca şiddet tavan yapıyor.