Kadına dair
Yaz kadın
Bağrına dürülen kışları da yaz
Üşütmemek için ne denli üşüdüğünü de
Aslında hep yazdın sen kadın
Mevsimin kadar yaz'dın
İçine birikenleri
Başını alıp gidenleri
Gitmesini istediklerin ama gitmeyenleri
Sesini soluğunu
Solanı dolanı...
Saçını süpürge ettiğinden çok yolanı
Yazdın...
Kim nasıl bilirse bilsin
Tomurcuklarını örtmüş
Yazdan kalan tüm gülücükleri gülleri kurutmuş
Yazdan kalan bir anıydın artık sen
...
Kayısı işçisi olarak gelmişlerdi. Bahçemizin yan tarafında
oldukları için, ben de çalışırken uzaktan izledim onları . Bitirmişlerdi
mesailerini. Gün de bitmek üzereydi.
Kurdukları çadırların önünde çocuklar oyun oynuyor,
çamaşırlar yıkanıp seriliyordu birer birer.
Kim bilir şimdi de yemek yapmaya koyulacaktı onlarca kadın.
Elimi yüzüme yaslayıp kendimle de muhasebe ettim onların
ahvalini.
Zordu, çok zordu aslında onu yaşayanlar bilirdi. Hem evde
yoğun, hem dışarda çalışıyor olmak.
Mesai bitti deseler kim inanır...Bir o kadar da evde
görünmeyen saatler var.
29 yıllık öğretmenlik hayatımda çoğu vakit sabah kahvaltı
bile yapmadan ilk işimin yemeği koymak olduğu bilgisini kalbim öyle bir
içselleştirmiş ki, tatillerde bile böyle devam etti gitti.
Çocukları büyütme onlarla beraber çalışma hayatı kısmına da
şimdilik girmeyelim.
Anne kadın, işçi kadın, çalışan kadın hele bir de desteği
yoksa diğer mesailer de göz yaşıyla dost kadın, naçar kadın, yorgun kadın, ama
hep güzel kalmaya çalışan vefakar kadın .
Anne olmak, üreten olmak tarifsiz güzel de o bitmeyen
mesailerde de mutlu edilmeli kadın "derim
Ve en çok da yar deyip yaslanılan omuzlar, ar deyip
temizliği, sadakati kuşanmalı.
Ve kadın kırık düşleri tek tek geçirdi kumaşına. Belirsiz
eyledi vaktin koynunda. ağır ve s'ağır
...
Makine dikişi edasında küçük adımlar ve beyaz
Şiddetten uzak bir toplum hayal ediyoruz bugün için mücadele
ediyoruz. Şiddet cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesidir. Evlat
yetiştirirken analar, merhamet, sevgi, fedakarlık aile olma bilinci
hususlarında bilhassa öncü olmalıdır.
Üstünlük cinsiyette değil, liyakat adalet ve ahlak üzere
olmaktan geçer.
Bu minvallerde fıtrata sadık kalarak, anne ve kadın bireyler
Rabbin bakın dediği pencerelerden bakıldıkça, huzurun sevginin toplumsal
yansıması olacaktır.
İnsan eşref-i mahlukat olarak değerini yaratılıştan alır.
Kadınlarımız, çocuklarımız, erkeklerimiz birbirine huzur
katarak bir arada oluş sırrıyla mutlu olurlar. Bu ruh ile yürüdüğümüzde
güzelliklerle hemhâl olacağız vesselam
...
Nilüfer Zontul Aktaş