Kadın valimize hoş geldin diyor cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz
1970 yılında 25 yaşına henüz girmiş bir genç olarak Süleymaniye camiine hatip olarak tayin edildiğim ve toplumsal hayatımızı izlemeye başladığım ülkemizde bu günkü gibi demokratik bir laiklik yoktu. Baskıcı, ötekileştirici ve örtülü kadınlarımızın temel haklar ve özgürlüklerini zalimce çiğneyen jakoben laiklik uygulamaları vardı.
Kadınlarımızın örtüsü İslami bir şiardı ve böylesi toplumsal
tezahürlere başta ordumuz ve üniversitelerimiz olmak üzere bütün resmi alanlar
kapalıydı. Örtülü tahsil imkanları bile ancak azılı İslam düşmanlarınca
yapılabilecek şekilde engellenmekteydi.
Örtülü kadın için bırakınız bakan, rektör, hakim ve vali
olmayı, resmi daireler de sıradan bir memur
olması bile düşünülemezdi.
Recep Tayyip kardeşimizi sahiplendiğimizi ama şiddetle eleştirdiğimizi
okuyucularımız iyi bilirler.
Toplumu İslamileştirme çalışmaları için değil ama İslam’ın da
lehine gördüğümüz demokratikleştirme çalışmaları için bütün Ülkemiz Recep
Tayyip bey kardeşimize ayağa kalksa yeridir ve tercih edilmesi için yeter sebeptir.
Çocuklarımıza ve torunlarımıza
Allah’ın buyruğu olarak tesettürü emrederken onların bakışlarıyla “Bizim
toplumsal hayatımız ne olacak?” şeklindeki sorularına ikna edici cevap
verememenin ezikliği içindeydik.
Diyanet’in yaklaşık bir asırlık tarihinde ürkek bir dille ve
kapalı bir şekilde bir kere değinebildiği tesettüre bürünmenin her hangi bir
alanda engel oluşturmak şöyle dursun Cumhurbaşkanlığı dahil her makam için
tercih edilebilir bir yol olabileceğine, atanan örtülü kadın valimiz de
delilimiz olmuştur.
İLLA DA RECEP TAYYİP BEY GİTSİN DİYENLERE “İNANARAK KULCA
ÖRTÜNDÜĞÜNÜ KANITLAMIŞ ÜMİT MERİÇ VE BENZERİ BİR DEĞERİMİZİ BULUP ADAY
YAPMALARINI ÖNERİRİM.
Buruk Bir Sevinç İçindeyiz
Tamam da örneğin örtülü hakimemiz neye göre hükmedecek? Örtülü Valimiz
hangi ölçüler içinde yönetecek? Heyhat… İslâm uzaklarda…
Onlara İslam’ı iyice öğrenmelerini, gerçek müminlerle derin
ilişkiler ve istişareler içine girmelerini ve inanç ayırımı yapmaksızın
İslam’ın bir diğer adı olan adalet, merhamet ve sevgi çizgisini
izlemelerini tavsiye ederim.
Dünya ölçeğinde önemi olan bu örtü devrimini kavrayamayan ve
İslam’ın bir hayat düzeni olduğunu idrak edemeyen şekilperest düzeysizlerimize
de daha önce yayınlanan bir çalışmamızdan bir hatırlatma yapalım.
Aşağıda bu hatırlatmamızı yapmadan önce de Recep Tayyip
kardeşimi bu son görevlendirmesi için bir daha tebrik ederek göz yaşları
içinde dualarla bağrıma basıyor, Rabbimin onu yalakalardan korumasını ve ona
hakkı söyleyecek yardımcılarla teyid etmesini diliyorum.
“Kur’ânî ve Nebevî Yaklaşım
Kur’ân’da erkeklere özgü olduğu
açıklanmadıkça kullanılan eril kipler kadınlara da şâmildir. Bunun konumuz
özelindeki anlamı seçme ve seçilmeyi de içine alan siyasî hayata vücut ve yön
verici Hayr’a çağrı, Mârûfû emir, Münker’den sakındırma; adalet, liyakatlileri
tavzîf ve şûra (danışma ,seçme-seçilme) gibi Kurânî görevlerle kadınların da
yükümlü oldukları ve bu görevlere bağlı haklara da sahip oldukları hakîkatidir.
Kaldı ki, Tevbesûresinin 71. âyeti kadının toplumunu temsil edebilir olma
niteliğine daha bir açıklık getirmektedir. Bu âyette şöyle buyrulur:
“Mümin erkekler ve kadınlar birbirlerinin Evliya’sıdır: Onlar
birbirlerini temsil edebilir ve birbirleri adına tasarrufta bulunabilirler.
Onlar (bu yetkilerine dayanarak) Marûf olan İslâm’ı emredip gerçekleştirmeye çalışırlar;
İslam ve akıl ve ilim dışılık olan Münker’den de (güçleri
ölçüsünde sözlü ve fiilî olarak) sakındırırlar.
Namazı birliktelik içinde kılar ve zekâtı verirler. (Hayatı
düzenleyici emirleri ve yasaklarında) Allah’a ve Resûlü’neitâat ederler. Onlar Allah’ın
kendilerini merhametiyle kuşatacağı insanlardır. Hiç şüphesiz Allah karşı
koyulamayacak güç sahibidir ve neylerse güzel eyleyendir.”
Âyette geçen “Evliya”,
“Velî”
kelimesinin çoğuludur. Velî yönetimi üstlenme anlamına gelen Vilâyet’tendir;
temsil eden ve hukûken tasarrufta bulunabilen kişi anlamına gelir. Bu sebeple
mümin erkekler mümin kadınların, mümin kadınlar da mümin erkeklerin velîsi
olabilir. Erkekleri siyasî yönden temsil edebilir ve yetkilendirildikleri
makamlarda onlar adına tasarrufta bulunabilir. Daha açık bir anlatımla kadınlar
da seçilebilir ve yönetebilirler.
Kur’ân’daSebe’ Melîkesi Belkıs’ın
danışmayı önceleyen idarî özelliklerine ve zulüm karşıtlığına değinilerek
yöneticiliğinin onaylanır bir dille anılması, yukarıda özetlenen vilâyet görevi
ve hakkını pekiştirmektedir.
Peygamberî Yasak ve Yorumu
Özetlenen Kur’ânî yaklaşıma
rağmen İslâm kültür havzasında kadınların siyasî hayata girmesine soğuk
bakılması ve yöneticilik üstlenmesine karşı çıkılmasının sebebi de hiç şüphesiz
Peygamberimizin belirgin bir olaya ilişkin olan hadîslerinin- Kur’ân dikkate
anılmadığı için- genel nitelikli bir yasak olarak görülmesidir.
-Allah şanını
artırsın-Peygamberimizin şöyle buyurdukları rivayet edilmiştir:
“Yönetimlerini kadına veren
hiçbir toplum felah bulamaz/başarıya ulaşamaz.”
Hadîsler genel olarak bağlamından
koparılarak anlam olarak aktarılmaktadır. Bu sebeple, anlamı sunulan sözlerinin
Allah’ın Resûlü tarafından aynen söylenildiğinin kabul edilemeyecek oluşu bir
tarafa bu hadîs, -bize göre-yukarıda açıklanan Kurânî bilgilerle de
çelişmektedir. Bu sebeple mezkûr hadîsi söylenildiği bağlamı içinde şöylece
değerlendirmek gerekir:
Bu hadîs, İran Kisrası’nın
öldürülüşü sonrasının karmaşıklık döneminde, gerekli yeteneklerden yoksun
donanımsız kızının tahta geçirilmesi sebebiyle İranlılara yönelik olarak
yapılmış bir açıklama olsa gerektir. Eğer böyle değilse bir başka özel sebep
altında söylenilmiş veya siyasi bir çıkar amaçlı olarak uydurulmuş olabilir.
Hiç şüphesiz, doğruları en iyi bilen Allah’tır.”